Fetih Suresi 29. Ayet
29. O, Allah'ın elçisi Muhammed'dir. Onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı sert, kendi aralarında merhametlidirler. Onları, Allah'ın lutuf ve rızasına talip olarak hep rükûda ve secdede görürsün. Secdenin tesiriyle yüzlerine simaları oturmuştur; Tevrat'ta onlar için yapılan benzetme budur. İncil'deki misalleri ise bir ekindir: Çiftçileri sevindirmek üzere filiz verir, onu güçlendirir, kalınlaşır ve kendi sapları üzerinde durur. Onlar (müminler) yüzünden kâfirler öfkeden kahrolsunlar diye (böyle olmuştur). Onlar arasından iman edip dünya ve âhirete yararlı işler yapanlara Allah bir bağışlama ve büyük bir ödül vaad etmektedir. [Hz. Peygamber ve ashabından daha önceki ilâhî kitaplarda da övgü ile bahsedildiği anlaşılmaktadır. Kur'an'ın, dolayısıyla İslâm'ın asıl amacı insanlara doğru yolu göstermek, dünyada bütün insanlık için örnek olacak bir topluluk yetiştirmek, onlar sayesinde erdem topluluğunun dünya görüşünü ve hayat düzenini insanlığa sunmak ve hür iradeleriyle ona tâbi olmalarını, onların izlediği yolu izlemelerini teşvik etmektir. Savaşlar ve fetihler amaç olmayıp adalet, hürriyet ve faziletin hâkim olduğu bir dünya düzeni oluşturmanın araçlarıdır. Feth sûresi belirtilen amaca vurgu yaparak son bulmaktadır.]
Sayfa 514Kitabı okudu
Fetih suresi
26. O kâfir olanlar, kalplerine asabiyeti, câhiliye asabiyetini (kibir ve bağnazlığını)* koymuşlarken, Allah da Resûlü’nün ve mü’minlerin üzerine huzur ve güvenini indirdi (ve öfkelerini dindirdi). Onları takvâ kelimesine (tevhide yani Lâ ilâhe illallâh kelimesine ve sulh akdine vefâya) bağladı. Zaten onlar da buna layık ve buna ehil idiler. Allah
Reklam
BEDİÜZZAMAN'A GÖRE IRKÇILIK VE ZARARLARI
BEDİÜZZAMAN'A GÖRE IRKÇILIK VE ZARARLARI Bir 20. asır müslümanı olan Bediüzzaman Said Nursi, müsbet ve menfi milliyet konusunu ele alırken; ırkçılık ve zararlarına dikkat çektiği bir değerlendirmesinde şunları söyler: "Fikr-i milliyet şu asırda çok ileri gitmiş. Hususan dessas Avrupa zalimleri, bunu İslâmlar içinde menfi bir sürette
Fetih Suresi 29. Ayet
29. O, Allah'ın elçisi Muhammed'dir. Onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı sert, kendi aralarında merhametlidirler. Onları, Allah'ın lütuf ve rızâsına talip olarak hep rükûda ve secdede görürsün. Secdenin tesiriyle yüzlerine simaları oturmuştur; Tevrat'ta onlar için yapılan benzetme budur. İncil'deki misalleri ise bir ekindir: Çiftçileri sevindirmek üzere filiz verir, onu güçlendirir, kalınlaşır ve kendi sapları üzerinde durur. Onlar (müminler) yüzünden kâfirler öfkeden kahrolsunlar diye (böyle olmuştur). Onlar arasından iman edip dünya ve âhirete yararlı işler yapanlara Allah bir bağışlama ve büyük bir ödül vaad etmektedir. [Hz. Peygamber ve ashabından daha önceki ilâhî kitaplarda da övgü ile bahsedildiği anlaşılmaktadır. Kur'an'ın, dolayısıyla İslâm'ın asıl amacı insanlara doğru yolu göstermek, dünyada bütün insanlık için örnek olacak bir topluluk yetiştirmek, onlar sayesinde erdem topluluğunun dünya görüşünü ve hayat düzenini insanlığa sunmak ve hür iradeleriyle ona tabi olmalarını, onların izlediği yolu izlemelerini teşvik etmektir. Savaşlar ve fetihler amaç olmayıp adalet, hürriyet ve faziletin hâkim olduğu bir dünya düzeni oluşturmanın araçlarıdır. Feth sûresi belirtilen amaca vurgu yaparak son bulmaktadır.]
Sayfa 514
Muhammed Allah´ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûya varırken, secde ederken görürsün. Allah´tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat´taki vasıflarıdır. İncil´deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükâfat vâdetmiştir. Fetih Suresi | 29. Ayet
Sayfa 507 - Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İlk defa yere atılan bir dane gibi filizlenmeye başlayan Müslümanlar, gittikçe güçlenerek koca bir ordu olmuşlar, İslam tohumunu ekenler sevinirken, onların güçlü durumunu gören kafirler öfkeden çatlar hale gelmişlerdir.Kitabı okudu
"Kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler." | Fetih Suresi, 29. Ayet
Reklam
Fetih Suresi 29. Ayet meali
﴾29﴿ Muhammed Allah'ın resulüdür. O'nun beraberindekiler kâfirlere karşı çok katı, kendi aralarında birbirlerine karşı çok merhametlidirler. Sen onları, rükû ve secde ederek Allah’ın fazlını ve rızâsını ararlarken görürsün. Onların yüzlerindeki görüntüleri secdenin bıraktığı eserdir. Bu onların Tevrat’taki ve İncildeki vasıflarıdır. Onlar için yapılan benzetme budur. Bir ekin gibi; filizini çıkardı, onu güçlendirdi, kalınlaştı ve dik durdu. Ekenlerin hoşuna gider, kafirler de onunla öfkelenir. Allah onlardan iman edip salih ameller işleyenlere, bir bağışlanma ve büyük bir ecir vaad etmiştir.
Sayfa 228 - Ravza Yayınları
Fetih Suresi 29. Ayet meali
 "O, Allah'ın elçisi Muhammed'dir. Onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı sert, kendi aralarında merhametlidirler."
Fetih Suresi 29. Ayet meali
Muhammed, Allah'ın Resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin/şiddetli, birbirlerine karşı ise çok şefkatlidir. 
Secde Suresi-29,30.Ayet
“De ki: Fetih (ve hüküm) gününde inkarcılara (o gün ettikleri) imanları fayda vermeyecek ve kendilerine mühlet de tanınmayacaktır. Artık sen onları bırak ve bekle. Zaten onlar da beklemektedirler.”
Sayfa 416Kitabı okudu
Reklam
Fetih suresi 29.ayet
Muhammed, Allah’ın Resûlüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde hâlinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır: Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir.
Sayfa 752Kitabı okudu