Erkenden uyanmış makber gibiyim bazen
Bazen geç kalmış bir fetva
Gözden düşmüş hisli bir bulut gibi
Yağmurunu aramakta toy
Ve Yeryüzünün kamburunda
İçmemiş hiçbir tuzun ağzından denizi.
Sorma be birader mezhebimizi,
Biz mezheb bilmeyiz yolumuz vardır.
Çağırma meclis-i riyaya bizi,
Biz şerbet içmeyiz dolumuz vardır,
Bizim söyleyecek sözümüz vardır.
Biz müftü bilmeyiz fetva bilmeyiz,
Kıl-ü kal bilmeyiz ifta bilmeyiz,
Hakikat şehrinde hata bilmeyiz,
Şah-ı Merdan gibi Ali'miz vardır,
Bizim söyleyecek sözümüz vardır.
Nesimi özünü farş etme sakın,
Ne bilsin ham ervah likasın Hakk'ın,
Hakk'ı bilmeyene Hakk olmaz yakın,
Bizim Hakk katında elimiz vardır,
Bizim söyleyecek sözümüz vardır.
İşimden gücümden oldum,paramdan pulumdan oldum
Sebeb olanlar utansın,yerimden yurdumdan oldum
Dostlar kaçar düşman güler,gün dolanır yıllar geçer
Kim ne eder elbet görür,elbet birgün devran döner
Bana dokunmayan yılan elleme yaşasın dedin.
Komşun aç yatarken yanda hadislerden fetva seçtin.
Düğünlerde halay çektin,camilerden nutuk çektin.
Öz akraban uyumazken sen bi güzel Uyku çektin.
İmâm Ebû Zekeriyya Rahmetullahi Aleyh
Yahyâ b. Şeref Rahmetullahi Aleyh
Nevevî, Şâfi’î (ö. 676 / 1277)
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle
Hadis-i şerifte: “Kim ümmetime dini işlerine dair kırk hadis hıfz ettirirse, Allahü teâlâ onu âlimler zümresinde haşreder. Ben de kıyamet gününde ona şâhid ve şefaatçi olurum” buyurulmuştur.
İslâm âlimleri bu