Devlet-i Âli Osman zamanında meczuplara dair bir fetva vardır: Bir meczuba üç ila altı mızrak yaklaşılmaya. Yaklaşıldığında deli mesul olmaya.
İsmet Paşa'ya gece toplantısında haber gelir. "İzmir'den Afyon'a gelen Delibaş Mehmet çetesiyle birlikte dün Afyon'dan ayrılmış. Haberi yollayan arkadaşımız Konya'ya geçtiğini tahmin ediyor." İsmet Paşa hiç beklenmedik bir şey yaptı ve galiz bir asker küfürü savurdu, sonra da," Bu it yine dini alet edip bu cahilleri
Sayfa 331Kitabı okudu
Reklam
"Kara basma iz olur..." Ve der demez pat bir çukura düşüyor, arkadan bıçkın bir herif cümleyi tamamlıyor. "İz olmazsa belediye çukuru olur..." İstanbul'da herkes birer şairdir diye boşuna dememiş Tanpınar. Kar izi dedim de acaba şimdi bu İslamcılar "Bir kadının ayak izine basmak zinadır" diye bir fetva çıkarmasınlar. Olur, olur...
''Gönül bir müftüdür ki istemediği şey için pek kolay fetva vermez.''
Sayfa 25
Mademki bu kere mağlubuz Netsek, neylesek zaid Garı uzatman sözü Medemki fetva bize ait Verin ki basak bağrın mührümüzü (Şeyh Bedreddin)
Sayfa 22 - Altınpost Yayınları - 1. Basım 2012Kitabı okudu
120 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitabı dini düşüncelerimi değiştirmek isteyen bir akrabam hediye etti. Kitabı yavaş yavaş anlayarak okudum. Öncelikle; bir çok hususta kaynak göstermeden bilgi vermeye çalışması nedeniyle bilimsel bir yayın olarak değerlendiremedim. Ancak bahsettiği hususlarda doğruluk payı olduğunu da belirtmek lazım. Dini Konuların çok hassas olarak ele alınması ve üzerinde tartışılması gereken konular olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Kitapta vurgulanan ana tema "bütün müslümanların dini konularda derinlemesine bilgi sahibi olması gerektiği" ve hatta bu konularda fetva verecek seviyeye ulaşmaları (sade vatandaş olarak etliye sütlüye karışmayan namazında niyazında günlük hayatını yaşayan bir müslüman kalmamalı) olarak gösterilebilir. Ancak burada da kitap kendi içinde çelişiyor...ve sıradan insanın asla böyle bir seviyeye ulasamayacağını vurgulayarak mutlaka bir mezhebe göre hareket etmesi gerektiğini belirtiyor. Kitabı okuyunca mezhep imamlarinın şimdiki Devlet idarecilerinin yaptığı gibi karar merciinde oldukları bazan dini bazen dünyevi konularda insanlara yol gösterdikleri anlaşılıyor... Ben ne bir mahkemede hakimim ne bir belediye başkanıyım ne de bir valiyim... Ben sıradan bir insanım ve devletimin koyduğu kurallar çerçevesinde yaşıyorum. Eğer bundan rahatsızlık duyuyorlar ise beni değil biraz önce saydığım ve adına Ulûl-Emir denen kişileri duzeltsinler. Çünkü peygamber Efendimiz Ulûl emre itaat edin diye belirtmiştir. Sonuç olarak kitap faydalı oldu. Ancak düşüncelerim değişmedi.
Yolumuz ''Dört Hak Mezhep''
Yolumuz ''Dört Hak Mezhep''Hüseyin Okur · Semerkand Yayınları · 2015288 okunma
Reklam
480 syf.
9/10 puan verdi
Bir reddiye yazısı Zamanın mısır fetva kurulu başkanı Şeltut hakkında yazılmış Merhum zahid el Kevseri'nin keskin kaleminden bir disiplin savunması...
Nüzul-i İsa (aleyhisselam) Meselesi
Nüzul-i İsa (aleyhisselam) MeselesiMuhammed Zahid el-Kevseri · Rıhle Kitap · 201221 okunma
Bahse girerim yarın bir yobaz çıkıp, tuvalete gitmek günah diye fetva verse, tuvalete gitmeyecek ve altına yapacak o kadar öküz var ki bu ülkede.
FETVA Türküler var başı belden aşağı Çalmıyan radyonun pili cennetlik. Kafir meyve inmez daldan aşağı Yoksulun yaktığı çalı cennetlik. Boşunadır dünyamıza geldiği
http://www.siirperisi.net/siir.asp?siir=4166
Anadolu'daki birçok din bilgini, müftü, imam, hoca bizi destekliyor. Ama buna karşılık Osmanlı Şeyhülislamı vatanı savunanların öldürülmesinin din görevi olduğu hakkında fetva verebildi. İstanbul'da pek çok din adamı, din bilgini var. Dinin siyasete alet edilmesinin en pis örneği olan bu fetvaya hiçbiri karşı çıkmadı, hepsi susarak destek verdi. İstiklal ordusuna ve idaresine karşı düzenlenen isyanların çoğunda din silahı kullanıldı ve etkili oldu. Bazı din dernekleri bildiriler yayınlayarak halkı istiklal idaresine karşı gelmeye çağırdılar. Birtakım din adamları isyanlarda başı çektiler. İsyancılar, kuvayımilliyecileri, subayları, askerleri, vatan savunmasını destekleyen yurtsever din bilginlerini, müftülerini din gereğidir diye öldürdüler, din gereğidir diye düşmana yardımcı oldular. Bazıları hala yardımcı oluyor. Mesela Tekirdağ Müftüsü, mesela Bursa Müftüsü, mesela Feraizci Hoca. Edirne Müftüsü Hilmi Efendi Venilos'un sağlığı için dua ediyor. Anzavur, 'Yunanlılar bizim dostumuzdur, padişahın emir ve rızası hilafına olarak onlara silah çekmek küfürdür, isyandır' diyor, Adliye Nazırı Ali Rüştü Efendi gazetelere demeç verip, 'Yunan ordusunun başarısı için dua ediniz' diyor, Divitli Eşref Hoca, 'İngilizlere meydan okuyoruz, bu en büyük küfürdür' diyor.
Reklam
-Doğru,- dedi Hanzade hanım.- Şia sünni düşmanlığının ne korkunç katliamlara sebep olduğunu Herat'da bizzat gördüm! Merv'den sonra Herat da kızılbaşların eline geçmişti. Şeybani-han döneminde itilip kakılan şiiler, intikam almak için isyan başlattılar. Herat'da Şeybani-han'ın bütün işlerine fetva veren seksen yaşındaki şeyhülislam Taftazani'yi yakalayarak şiilere teslim ettiler. İhtiyarı sokaklarda sürükleyerek halkın arasına getirdiler ve derhal sünnilikten vazgeçip şiiliği kabul etmesini emrettiler. Taftazani bunu reddedince sokaktaki bir ağaca astılar. Sonra da cesedini ağaçla birlikte yakıp küllerini savurdular. Bu olaya şahit olan ve hiçbir şeye karışmayan kişiler şia-sünni düşmanlığından yaka .silkerek, Abdurrahman Cami'nin hayattayken söylediği bir rübaisini fısıldamaya başladılar: Ey muğbeçe-i dehr, bedeh cam-ı meyem Ki amed zi nizayi sünni-yu şia kayem Guyendki, Camiya, çe mezheh dari? Sad şükürki, seg-i sünniy-u har(şia neyem)'' (Ey genç saki, ver bana şarap kadehimi Şii sünni çatışması artık canıma yetti: Deseler ki hangi mezheptensin ey Cami? '·Şükürler olsun. ne sünninin itiyim, ne şianın eşeği!)
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.