Müslümanlar olarak artık meselelere "takva" boyutuyla değil, "fetva" boyutuyla bakmaya başladık. Nefse hoş gelen bir mesele olunca köşesinden, kenarından tutup ve fetvayı da bulup işimize bakıyoruz. Halbuki din ihtiyattır, şüpheliden kaçmaktır. Lâkin "fetva" diye diye tüm hassasiyetlerimizi kaybettik. Azimetle amel etmemiz gerekirken, ruhsatlara tutunduk.
-"Yeni kuşak İslami gençler ile geleneksel çizgiden gelenler arasındaki farklar nelerdir? Bu fark sizce hangi noktaya varacak?" Geleneksel çizgiden gelen kuşak için hayatı belirleyen takvadır. Yeni kuşak için fetvalar yeterli. Ve giderek ahlakî anlayışta belirleyici ögeler İslam ahlâkından ziyade liberal ahlaka vurgu yapan bir “özgürlüğe" dönüşüyor. Fetva arayışı da hayatı Hakk'a uydurmak üzere değil, Hakk'ı hayata uydurmak çabasına dayanıyor. İslamî kesimin hayat çizgisi sürekli olarak yasaklarla sekteye uğruyor. Yasaklar hayatı mevsim normallerinin dışına çıkartan bir iklim gibi. O iklimde hiçbir şey kendisi olarak var olmaya devam edemiyor.
Reklam
Hadisçilerin Hüküm Verme Prensipleri
Hadîsçilerin hüküm ve fetva prensiplerini şöylece özetleyebiliriz: (1) Meseleyi açıkça halleden bir âyet varsa onunla amel edilir. (2) Ayetin mânası ihtimalli ise sünnetin tercih ettiği ihtimal kabul edilir. (3) Ayet yoksa Rasûlullah'ın (s.a) sünnetine uyulur. Sünnetin mütevâtir veya âhâd olması, sahabe ve fukahânın onunla amel etmiş veya etmemiş olmaları neticeyi değiştirmez. Hadis bulununca ittibâ edilir, buna muhalif re'y ve esere itibar edilmez. (4) Olanca imkânlarıyla aradıktan sonra hadis de bulamazlarsa sahabe veya tâbiûndan bir cemaatin meseleye åit hükümleri alınır. Bu cemaatin belli bir memleket veya medreseden olmasına bakılmaz. Bunlar arasında ihtilaf varsa ilim, takva şöhret gibi bazı kıstaslar ile tercihe gidilir. (5) Bütün bunlar bulunamazsa o zaman, Kitap ve sünnetin ruhuna, umumi hükümlerine, îmâ ve iktizalarına bakılarak meselenin benzeri (nazîri) bulunur ve cevap ona göre verilir. Bu benzetme yapılırken önceden vazedilmiş bazı kaidelere değil, anlayışa ve kanâate dayanılır. 129
Sayfa 111 - Darimi, ag. Esr., 1/60 vd.; Şah Veliyyullah. Huccetullah, 1/314 vd., a. mlf., el-İnsát, s. 12 vd.Kitabı okudu
Mart Ayı İçin 40 Hadis-i Şerif
(Ümmetimden 40 Hadis ezberleyen kıyamette alim olarak diriltilir. Hadis-i Şerif) 1. Her iki tarafı dinlemeden karar verme. 2. Yanında yiyeceği olan olmayana versin. 3. Hepiniz çobansınız, idareniz altındakilerden sorumlusunuz. 4. Öğrenen de, öğreten de sevaba ortaktır. 5. İmamlığı en iyi Kur'an okuyan yapar. 6. Misafir kabul etmeyende hayır
40 Hadis-i Şerif (İmam Nevevi Rahmetullahi Aleyh )
İmâm Ebû Zekeriyya Rahmetullahi Aleyh Yahyâ b. Şeref Rahmetullahi Aleyh Nevevî, Şâfi’î (ö. 676 / 1277) Rahman ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle Hadis-i şerifte: “Kim ümmetime dini işlerine dair kırk hadis hıfz ettirirse, Allahü teâlâ onu âlimler zümresinde haşreder. Ben de kıyamet gününde ona şâhid ve şefaatçi olurum” buyurulmuştur. İslâm âlimleri bu
ALKAME BİN KAYS RAHİMEHULLÂH
Alkame bin Kays (rah.), Tâbiîn’in büyük fakîhlerinden olup Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’in hâli hayatında Kûfe’de dünyaya geldi. Fakat Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) ile görüşme şerefine nâil olamadı. Abdullah İbn-i Mes’ûd (r.a.) Hazretlerinden kırâat ve fıkıh ilmini öğrendi. Hazret-i Ömer, Hazret-i Ali, Hazret-i Ebu’d-Derdâ ve
Reklam
Geri17
79 öğeden 71 ile 79 arasındakiler gösteriliyor.