Olan biten hiçbir şeyin merkezinde değildim. Hiçbir zaman, hiçbir yerde önem taşımıyordum. Sadece geçip gidiyordum. Dokunmadan. Teğet… Rolüm yoktu. Figüran gibi.
Hayatı bir film sahnesi olarak görüyordum. Herkesin çeşitli roller üstlendiği, kiminin başrolde, kiminin figuran olduğu kocaman bir film sahnesiydi hayatımız. Rolü biten gidiyordu, yerine yenileri geliyordu.
Her topluluk, parlak bile olsa, beni çabucak sıkar, oysa hoşuma giden kadınlarla hiç sıkılmamışımdır. İtiraf etmekte güçlük çekiyorum ama, Einstein’la yapacağım on görüşmeyi güzel bir figüran kızla gerçekleştireceğim bir ilk buluşmaya feda ederdim.