Pessoa "Ben bu dağınık olaysız yaşam öykümü, hayatsız hikayemi anlatıyorum. Bunlar benim itiraflarım ve bu itiraflarda hiçbir şey söylemiyorsam bu, söyleyecek bir şeyim olmadığındandır." der. Huzursuzluğun kitabına giren "huzursuz" cümlelerdir bunlar.
İtiraf, irfan ile aynı kökten geliyor. İtiraf için kişinin suçunu bilmesi ve kabul etmesi gerekir önce. Her ne kadar kulağa olumsuz bir manası varmış gibi gelse de, itirafta suçu kabullenmenin ve pişman oluşun irfanı da hissedilmelidir.
"Kendini bilen Rabbini bilir" şeklinde tercüme edilen cümlenin orijinalinde "arefe" sülasi fiili vardır. Arefe kelimesinde bilmekten ziyade tanımak ve hissetmek daha ağırdır. Çünkü Rabb bilmenin konusu değildir. O sıfatlarıyla bilinir, zâten bilinmez. Sıfat ile bilmek ise daha çok hissetmeye matuftur.
Dağınık ve olaysız bir yaşamda eksik olan nedir? Elbette sıfatlar! Biz hayat hikayemizi anlatmanın derdine düşmüşken, Pessoa hayatsız bir hikayeden bahsetmenin utancını yaşamaktadır. Söyleyecek bir şeyi olmaması, hiçbir şey söylemiyor oluşunun neticesi değildir. Hiçbir şey söylemiyor olmak başlı başına bir şeyi söylemektir. Yani her şeyi...
Ma arefnake hakka marifetike ya Maruf!