Hayat
Hayat bir masal gibi başlar Yaşadıkça roman olur Anlattıkça fıkra Sonuç mu ? ~Hepsi Hikâye..
248 syf.
10/10 puan verdi
Kurtasîya Pirtûkê
Kurtasî ya pirtûka ÎSLAMÎZM DEWLET Û NETEWEPERWERIYA KURDÎ ya Kamal SOLEIMANI DESTPÊK Di DÎROKNUSÎYÊN FERMÎ DE ÎMAJA KURD • Şêx Ubeydulahê Nehrî, Seîdê Kurdî / Nursî û yên wek wan divê wek islamist neyên kategorizekirin. • Ne Ubeydulah ne Şêx Seîd daxwaza pergala xelifetiyê dikirin. • Gelek ji siyasetên modernîzekirin û navendîkirinê ku ji
Îslam, Îslamîzm, Dewlet û Neteperweriya Kurdî
Îslam, Îslamîzm, Dewlet û Neteperweriya KurdîKamal Soleimani · Peywend Yayınları · 20182 okunma
Reklam
"Teşkilatlarımızdan bize gelen haberlere göre, seçime girme hakkını fazlasıyla hak etmiştik. Ama benim içim rahat değildi. Biz bu kanaatteydik; ama bakalım resmi kayıtlar ne durumdaydı. İl ve ilçelerden bizim teşkilatımızın kurulduğuna dair resmi yazılar bakalım İçişleri Bakanlığı'nın mahsus dairesine gelmiş miydi? Mahsus dosyasına girmiş miydi? Bakalım durumu biz biliyorduk; ama tavuk da biliyor muydu?" Ne demek tavuk da biliyor mu? Bu bir fikra... Duruma aynen uyuyor da ondan aklıma geldi. Anlatayım: "Adamın biri kendini arpa zannediyormuş. Sinir hastası! Nerede bir kümes hayvanı görse; 'Ben arpayım, şu tavuk gelip beni yiyecek' diye delik delik kaçıyormuş. Bakmışlar ki olmayacak, alıp akıl hastanesine yatırmışlar. Uzun süren tedaviler sonucunda iyileşme belirtileri göstermiş ve 'evet ben arpa değilim' demiş. Hastaneden taburcu edilmiş. Yolda giderken köşeden bir tavuk çıkmış ve adam hemen yerinden kıpırdamadan beklemeye başlarmış. 'Yahu kardeşim, sen artık İyileşmedin mi? Sen arpa olmadığını bilmiyor musun? Bu korku nedir?' demişler, adam cevaplamış: 'Ben arpa olmadığımı biliyorum; ama, bakalım tavuk da biliyor mu?' "
Enes

Enes

@enesbir
·
30 April 12:48
Tavuk da biliyor mu :)
Parti kurulduktan hemen sonra, seçime katılma hakkını elde edebilmek için, çok hızlı bir teşkilatlanma çalışmasına giriliyor ve kısa sürede 42 il, 400' ü aşkın ilçede teşkilatlanılıyordu. Bu süreçte parti genel başkanlığına Süleyman Arif Emre getiriliyordu. O günleri Süleyman Arif Emre şöyle anlatıyor:
Gayreti görünen, kapasitesini aşanın kapasitesi de açılır. En etkili çıkış yolları çoğu zaman en zor zamanlarda bulunur.
Sayfa 215Kitabı okudu
Doğrusu daima böyledir: Bir yazara kitabının ne anlattığını sormak neredeyse her zaman yararsız üstelik gülünç bir iştir; tıpkı bir fıkracıyı anlattığı fıkra üstüne düşünmeye davet etmek gibi. Bir fıkra ya komiktir ya değildir, ya anlaşılır ya da anlaşılmaz; kitap için de aynısı söz konusudur. Demek istediğim, yazar kitabında ne anlatmak istediğini zaten elinden geldiğince metin yoluyla gösterir. Geri kalanı okurun işidir; metne kendi nihai anlamını, her halükârda yeni ve farklı anlamı vererek metni tamamlayan okurdur; o yüzden eserin ne kadar okuru varsa o kadar çok sayıda yorumu olacak, bir anlamda her biri kendi eserini yaratacaktır.
2015 Baskısına SonsözKitabı okudu
244 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 23 days
Momeste Rênas wekî her carî dîsa zimanê xwe yê helbestî û arî û hêstiyarî di vê pirtûkê bi navê Spîtamayê de jî nîşanê me dide. Di aliyê din de jî kesayetên ku di dîrokê de hatine jibîrkirin bi bîr tînê. Bi piranî li ser kesayeta Spîtama (Zerduşt) disekine û tê dîtin ku fikir û ramanên Spîtamayî di rewşekî zor û zehmetîyê de çawa meşandiye bi me dide jiyankirin. Her pelên pirtukê peyamekî taybet û girîng e ji bo xwendevanan re . Slogana wî ya herî navdar ; ramanên baş, gotinên baş û kirinên baş e ku ev slogan ji bo rizgarbûyîna civakê re têgehên girîng in û divê her mirov bi wan têgehên re biponijin.. Ev her sê peyv di nava rûpalan de tê dîtin ku di nava xwe de têkiliyekî sîmbiyotîk çêdikin. Kengî raman nebaş be, di gotin û kirinên de xetereyekî derdikeve ku ev jî neyîniyan rêz dike... Bi rastî jî mirov kengî naveroka pirtûkê dinêre, ji ol zêtedir felsefe dibîne, cûdatîya ol û bawerî dibîne û diyalektîka xweza û jiyan û mirov dibîne û her wekî din. Tiştekî pir balkêş heye ku ev pirtuk ecizbûnî çênake. Hem ziman, hem gotin, hem jî fikra wî, mirov naêşêne. Min xwend. Ez pir kêfxweşbûm hûn jî bixwînin bi kêfxweşbin :)
Spîtama
SpîtamaRênas Jiyan · Belkî Yayınları · 201827 okunma
Reklam
Sarayı,lüks arabaları olan mahlukatlar,vatandaşa tutumlu olmasını söylüyor. Fıkra bu kadar.
Hz. Ömer zamanından bir vaka... Hz. Ömer, hilafeti zamanında cemaate soruyor: "Ben doğru yol­dan saparsam ne yaparsınız?" Cemaatten biri cevap veriyor: "Seni kılıçlarımızla düzeltiriz." Buna karşılık Hz. Ömer, Allah'a hamd ü sena ediyor. Kuruşçev'e ait fıkra yakıştırma da olsa, Hz. Ömer'e ait bu mükâleme gerçektir. Bu gerçeğin ifade ettiği an­lamsa, Müslümanların her hal ve şartta, kişilerin hatırı­ na bakmaksızın İslâm'a ait doğruları söylemesi gereği­ dir. İslâm ahlâkının kişilere telkin ettiği edep tavrı, İs­ lâm'a ait doğruların kişilerin hatırı için veya onlardan korkularak gizlenmesini tecviz etmemektedir.
Kuruşçev zamanına ait bir fıkra anlatılır. Kuruşçev, kürsüde Stalin aleyhine atıp tutuyormuş. Dinleyici ka­labalığı arasından biri "o zaman neredeydin?" diye ses­lenmiş. Kuruşçev haykırarak bu soru sahibinin kim ol­ duğunu sormuş. Fakat dinleyiciler tarafında büyük bir sessizlik. O zaman Kuruşçev: "İşte ben de o zaman, se­nin şimdi bulunduğun yerdeydim" diye cevap vermiş. Elbet bir yakıştırma bu. Fakat öyle de olsa, bir gerçek­ lik payını gizlediğine inanmak gerek.
PcKK'lılar Hamas'a terör örgütü demiş. Fıkra bu kadar.. Neyse Hamas'a selam ♥️🇵🇸
Reklam
Mizah, şefkat, sevgi, insan sevgisi, hayvan sevgisi, canlı sevgisi - bunların hepsi arasında açıklayamayacağım bir tür bağ var sanki. Belki de -tıpkı sevgi gibi- mizah duygusu da en başlarda, insanlar arasında bir köprü olarak tasarlanmıştı. Belki de bizler bunun değerini tam bilemedik, galiba da feci şekilde suistimal ediyoruz: En incelikli ve üst boyuttaki mizahı kendimizden farklı olduğunu sandıklarımızı ötekileme, hatta aşağılama aracı olarak kullanabiliyoruz. Oysa mizah birleştirici olmalı, kapsayıcı olmalı; bir fıkra hangi ortamda anlatılırsa anlatılsın, kimsenin canını yakmamalı, kimseyi dışlamamalı.
Sayfa 103 - ALFA, 1. Basım, Temmuz 2017Kitabı okudu
Aydın'da bulunan 57. Fıkra kumandanı Şefik Bey, Harbiye Nezaretine bir rapor göndererek Yunanlara karşı koyacak Kuva-yı Milliye birlikleri oluşturulmasını teklif etmiştir. Kuva-yı Milliye tabiri ilk defa burada kullanılmıştır. Böylece ilk derli toplu cephe Aydın' da kurulmuş oluyordu.
296 syf.
·
Not rated
·
Liked
Hasan Hüseyin (Korkmazgil) (1927-1984) Sivas Gürün'de doğdu. Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü'ne parasız yatılı girdi. Burada Mustafa Nihat Özön'den Türkçe dersleri aldı. 1950'de Maraş'ın Afşin ve Göksun ilçelerine öğretmen olarak atandı, altı buçuk ay sonra, Nâzım Hikmet'in şiirlerini okuduğu suçlamasıyla
Kelepçemin Karasında Bir Ak Güvercin
Kelepçemin Karasında Bir Ak GüvercinHasan Hüseyin Korkmazgil · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023199 okunma
142 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
"Beş Şehir" ve "Altıncı Şehir" den sonra üçleme gibi devam eden harika bir kitap. Hayatının büyük bölümü Amasya'da geçmiş, şehirde yaşamak değil, şehri yaşamak olgusunu tatmış bir öğretmenin anı defteri adeta. Gezi yazılarını, Şehir Tarihlerini okumayı sevenler için, biraz Masal, biraz mesnevi tadında ama yer yer de fıkra gibi hikayelerle size Amasya'yı tanıtıyor ve gitmek için can atmanıza sebeb oluyor. Kitabın diline bayıldım, koştur koştur bir şehri gezer gibi değil de sakin sakin hayal eder gibi okutuyor kendini. Kitabın sonuna anlatılan yerlerden bazılarını gezip görmek isteği ile not aldım. Umarım okuduklarımı dünya gözü ile görebilirim. Günü yetiştirme telaşı içinde Amasya'yı bilenlere sevdirecek, benim gibi bilmeyenlere merak uyandıracak sakin ve dinlendiren bir kitap. Tek kelime ile bayıldım
Yedinci Şehir
Yedinci ŞehirÖzkan Yalçın · Ötüken Neşriyat · 201419 okunma
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.