“Zenciler prensesi olacağım.
Hayat işte asıl o zaman başlayacak”
Pippi Uzunçorap
Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi
Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.
Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum.
Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor
Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum.
Bir bıçağın gereksiz
Radyo haramdır? Satın almayın.
Film? İzlemeyin.
Televizyon? Seyretmeyin.
Mikrofon? Kullanmayın.
Üniversite gitmeyin.
Modern bilimler? Okumayın.
Oy? Vermeyin.
Resmi iş? Yapmayın.
Kadın? Hişt! Adını anmayın!
Dünyayı saran sanayi devrimine, değişen dünya sistemine, Eskimolara buzdolabı satan bu kurnaz sermayeye karşı durarak onu engellemeye çalıştılar. Tamamen ''eski düzeni'' savundular. Batı hamlelerini geri püskürtmek için tek sermaye ve silahları ise yalnızca iki kelime idi:
Birincisi ''Haram.''
Ikincisi ''Hayır !''
Tek bir göreve yoğunlaşın
Belki de günümüzde karşılaştığımız en büyük engellerden biri tek bir göreve yoğunlaşamamaktır. Etrafımızda o kadar çok teknoloji ve o kadar çok dikkat dağıtıcı şey var ki. E-posta yazarken YouTube’daki bir videoyu izliyoruz, o arada bir sohbet penceresi açılıveriyor ve onu yanıtlıyoruz. Sonrasında akıllı telefonlarımız cebimizde titriyor, o mesaja cevap verir vermez bilgisayarımıza geri dönüyoruz, Facebook’a bağlanıyoruz. Otuz dakika geçiveriyor ve yazmamız gereken e-postanın neyle ilgili olduğunu unutuyoruz.
Aynı şey film izlerken akşam yemeği yediğimiz sırada da oluyor; son ısırığı alana kadar somonun ne kadar lezzetli olduğunu fark etmiyoruz.
Genellikle işleri birleştirmenin bize zaman kazandırdığını zannetsek de bilimsel olarak tam tersi kanıtlanmıştır. Birden fazla işi yapmakta iyi olduğunu iddia edenler pek verimli değiller. Aslında en az verimli olanlardır.
Bendeniz, bir sessiz film piyanisti gibi dışarıdan eşlik ettim olaylara. Hayat, büyük hesabıyla akıp giderken ben, karanlık odalarda, ince dökümler ile uğraştım. Ta gençliğimden başlayarak. Sizin gibi gençlerin bugün iki saniyede elde edebildiği ortalamaları bulayım diye günlerce güneşe çıkmadım, çevreme karşı dalgınlaştım, sevdiklerimi görmedim, günah işledim. Tek istediğim, devletimizin ayakta kalmasaydı. Kaldı da. Bizim kuşak bitene kadar da kalacak. Sonrasını bilemem. Ne çalkantılı yıllar atlattık biliyorsunuz, yine atlatır mıyız, bilemem.
İlk kim dedi "bayramlarda el öpmeyin, el öpmek geriliktir, tokalaşın" diye? Ve ilk kim inandı?
İlk kim "aman hastalık bulaşıyor, dikkat çok sarılmayın bayramlarda" dedi ve ilk kim buna itibar etti?
İlk kim "bayramlar tatildir, güneye inelim" dedi, ilk hangi araba yolunu memleketten sahile çevirdi?
İlk hangi evde
"Aslında, hiç kimseyi sevmiyordum. Çünkü insanlar beni incitiyordu. Onlarla ilişkilerimi bir türlü ayarlayamıyordum, doğal davranamıyordum. Bu yüzden insanlarla görüşmek yerine, durmadan film izliyordum."