Federico Fellini;
“Sinema rüyanın dillerini kullandığından beri, rüyalar hakkında konuşmak, filmler hakkında konuşmak gibi; yıllar, saniyeler içinde geçebilir ve kendinizi bir anda başka bir yerde bulabilirsiniz.”
Sayfa 70 - Hürriyet Mang
240 syf.
8/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Filmler ve Rüyalar Kİtabın temel amacı, rüyaların sinemada nasıl kurulduğunu Tarkovski, Bergman, Sokurov, Kubrick ve Wong Kar Wai gibi yönetmenler aracılığıyla anlatmak. Kitapta bulunan 10 bölümün ne anlatmak istediğini inceleyip, beğendiğim ve beğenmediğim veya eksik bulduğum noktalara değinmek istiyorum. 1.Bölüm BİÇİMCİLİĞİN YADIRGATMASINDAN
Filmler ve Rüyalar
Filmler ve RüyalarThorsten Botz-Bornstein · Metis Yayınları · 201156 okunma
Reklam
Yadırgatmaya Karşı Empati
Ama Tarkovski, "alışkanlığı kırma" işini bir sahneyi "gerçek zamandan "soyut bir zamana" aktararak yapmaz; soyutluk ve somutluk arasında yer aldığını düşündüğü bir ara alana, rüyaya başvurarak yapar.
Rüya Poetikası
Tarkovski için "rüyanın mantığı", her sahnenin kendi zaman yasalarını, kendi zamanını veya Tarkovski'nin deyişiyle kendi "zaman hakikatin i üretmesi anlamına gelir (Sculpting, s. 120).
Khora
Heidegger ve Cauquelin aracılığıyla manzaraya dair tartışmamıza dahil olan şey, khora, yani yer problemidir. Khora sadece tinsel bir dünyada, yani ne pastoral yaklaşımların ne de bilimsel ölçümlerin bulunduğu bir dünyada var olan problemler üzerine düşünmekten do­ğan gerçekdışılık anlamına gelir. Estetik bir fenomen olarak manzara,bir "yer"dir, bir khora dır, böyle olmasının tek nedeni de pozitif değil, daha ziyade tinsel bir nitelik taşımasıdır. Başka bir deyişle manzara, her tarafında nihai açıklıklar bulunan boş ve kapalı bir uzam de­ğildir; yani içerisinde şeyleri algılayabildiğimiz bir uzam değildir,sadece bir şeyin kendisidir.
Reklam
Tarkovski
Şayet filmlerinde manzaralar varsa, bu manzaralar geometrik değil "zihinsel manzaralar"dır. Olmayan bir ülkeye ve belli olmayan bir zamana bağlı bir "alanı" temsil eden ve hatta "düz çizgileri yok sayar" gibi görünen Stalker'daki "mıntıka"dır bunlar (Amengual)."Kozmik okyanuslar" veya insanların -tıpkı bir khora'daki gibi- kendi anıları (veya rüyaları) ile yaşadığı, bir uzay istasyonu benzeri zihinsel manzaralardır.
Tarkovski
"Tüm pitoresk inşalardan kaçının! Köylü pitoresk giyinmez, kendisi zaten pitoresktir" - Tarkovski'ye ait bir cümle değil bu; modernliğin öncüsü olan AvusturyalI mimar Adolf Loos'a ait. Basitlik, dolaysızlık ve netlik: Modem mimari tam da bu ilkeler aracılığıyla yeni yerler yaratmaya çalışır. Bunlar aynı zamanda Tarkovski'nin sinematografik ilkeleridir ve şöyle tınlar: "İzin verin de kamera, olan şeyi yakalasın sadece, ve bir şey inşa etmesin."
Caspar David Friedrich
Friedrich'in sanatında, nesnelcilik ile öznelcilik arasındaki kuramsal mücadele, yukarıda sözünü ettiğimiz dile bağlı bir dilin geliştirilmesi kapsamında tezahür eder. Bu dil, rüyaların dilidir. Dolayısıyla Tarkovski'nin Friedrich'in manzara resimlerine hayran olması bir tesadüf değildir.
Caspar David Friedrich
Friedrich'in Eldena Harabesi resminde gördüğümüz harabeler içindeki kulübe, Tarkovski'nin Nostalji'sinde karşımıza çıkan kilise harabesi içindeki köy evinin esin kaynağıdır. Hem Tarkovski hem de Friedrich için, Gotik harabeler eski inanışların ölümünü simgeler.
Reklam
Sokurov
Sokurov'un "yeni Tarkovski" addedilmesi konusunda pek çok kişi hemfikirdir. Bu uzlaşmanın birçok gerekçesi vardır elbette ve konumuzla en bağlantılı olanlarından biri de Sokurov'un -tıpkı Tarkovski gibi- sinema sanatında rüyalar yaratmayı başarmış olmasıdır. Sokurov eleştirisindeki eğilimlerden söz etmek için henüz çok erken olsa da, bir noktaya dikkat çekmekte fayda var: Tarkovski filmleri kadar yazılarında da "rüya zamanı" veya "rüya mantığı" gibi yarı-metafizik kavramlar aracılığıyla kendi rüya"larının yorumlarını devreye sokar; buna karşılık Sokurov'un yapıtları, rüyamsı "manzara resimlerini",belki de kısaca "rüya manzarası" diyebileceğimiz şeyleri çağ­rıştıran, estetik perspektifine daha yakın yorumlara ilham verir. Sokurov'un filmlerinde, rüyamsı ontolojik durum, resim metaforuna bağlı bir "manzara" olarak tanımlanabilir. Rüzgâr veya zar zor işitilen müzik (örneğin Anne ve Oğlu/Mat i syn) gibi doğal sesler bile atmosfer yaratan, resme özgü bir "ses manzarası" olarak tanımlanabilir muhtemelen. Bu durum, filmlerini "resim" şöyle dursun, "manzara" olarak bile tanımlayamayacağımız Tarkovski ile bir tezat oluşturur. Tarkovski'nin rüyamsı uzamları, insan medeniyetiyle az çok bağ­lantılı, zihinsel "mıntıkalar" gibi görünür daha ziyade; bu uzamları kuramsal açıdan ele alırken de, "tablolar" veya "manzaralar"dan ziyade "yapılar" veya "mantık"tan yararlanmak daha iyi sonuçlar verir.
834 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.