''Üsküdarlı Vasıf'ın meşhur semailerinden biridir: * Efendim yoktur emsalin bulunmaz bir güzelsin sen Nedir maksudun ey canım beni böyle üzersin sen Adûyü bed-likalarla niçin daim gezersin sen Seni ben sevmişim candan velâkin bî-habersin sen Otursam reh-güzarında selam vermez geçersin sen Görünce bendeni yavrum neden çeşmin süzersin sen * (Nakarat) Gidip ağyara yar oldu benim halim harap oldu Seninle gezdiğim gül-zâr kararmış bir tür-âb oldu * Vasıf'ın bu semaisinin sonundaki iki satırlık nakarat bazen şu şekilde de okunurmuş:* * Bugünlerde senin tavrın bana gayet merak oldu Seninle içtiğim meyler niçin nar-ı firak oldu''
Diler göñül visâlini kanı visâl-i dost İster gözüm cemâlini kanı cemâl-i dost Olur firâk-ı ömr bigi acı firâk-ı yâr Olur visâl-i cân bigi şîrin visâl-i dost Sayd-ıla kayda düşmeg-içün mürg-i cânu akl Dâm-ıla dâne düzdi bu zülf ü bu hâl-i dost Bedr ü hilâli bir arada göreyim diyen Uş mâh yüzde ebru-yı müşgîn hilal-i dost Agzında âb-ı Hızr ola ben teşne-dil olam Şart ol-durur ki dostı nedür bile hâl-i dost Olur kemal-i dostı sevmeklig Ahmedî Ayb ol-durur ki ide kişi milk ü mâl-ı dost Aña nazîr didi ki kime ideyim nazar Tâ mihr ü meh çün olmadı kimse misâl-i dost - Ahmedi -
Reklam
.. .. Yâre te'sîr ide mi nâle vü âhum bilmem.. Bana gün göstere mi baht-ı siyâhum bilmem.. Kurtuluş yok feleğün cevr ü ta’addîsinden.. N’eyledüm bilsem ana ben de günâhum bilmem..
Mefûlü mefâîlü +1 feûlün Ey bâd-ı firâk yetmedi bülbül edişin ya Yâr hasreti çeksin diye düldül edişin ya (Ey ayrılık rüzgârı! Yetmedi bülbül edişin ya,yârin hasretini çekeyim diye Düldül edişin ya) Düldül:Hz.Muhammed(s.a.v)'in Hz. Ali’ye hediye ettiği katırın adı. Fâ`ik E.D
Terahhum eyleyip imdâd kıl bi-çâre hâline Firâkınla harâb oldu bu dil-hâne eriş ey yâr (Ey Sevgili Yetiş! Bu gönül evi, ayrılığınla harap oldu, bu çaresiz hâline merhamet gösterip yardım et.) Şairin yek-âhenk gazelinin bu beytinde de hitap makamı sevgilidir. Bu defa gönül, sevgiliden ayrı olmanın verdiği dert ile harap olmuş bir eve teşbih edilir. Klâsik Türk şiirinde âşık, genellikle ayrılık hâlindedir. Bu sebeple âh ve feryat eder, kanlı gözyaşı döker. Biçareler bile âşığa merhamet eder, ayrılık yarası ona acıyıp kan ağlar. Âşığı hasta eden de bu ayrılık derdidir. “Hicran, ayrılık” anlamlarına gelen firâk, tasavvufta vahdet makamından uzak kalmayı, visâl hâlinde olmamayı ifade eder. Firâk, sâlikin asli vatanı olan gayb ve ruhlar âleminden ayrılıp bu âleme gelmesiyle başlar. Şair, sevgilinin merhamet gösterip bu çaresiz hâline yardım etmesini diler. Firâkın son bulması demek, sevgilinin visaline ermek demektir.Visal ise ancak, bu alemden o aleme geçmekle mumkün olur.
Nagehan Uçan EkeKitabı okudu
Hitâb-ı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim Cevâb-ı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim Me’âli hikmet-i sırr-ı Vedûd’dur yek-ser Kitâb-ı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim Hurûf-ı dâğ-ı mahabbet dilimde kaldı nihân Hisâb-ı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim Ne bîm-i dûzaha benzer ne hevl-i câna firâk Azâb-ı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim Firâk-ı yâr ile Galib misâl-i Mecnûn’um İkâb-ı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim Leskofçalı Gâlib
Reklam
Geri14
50 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.