İki bıçak seç kendine Biri yaralamak için Biri öldürmek Pusu kur gözlerinin Karanlık gölgesine Biri sevmek için Biri ihanet İki yürek seç kendine Biri yaşamak için Biri gizlenmek Bir korkak, bir kaçak, bir firar Kaç kişisin sen sevdiğim çocuk İçimdeki bıçak bir kere daha dönüyor Olduğu yerde Kalırsan sel basar yataklarımı Gidersen uçurum çiçekleri açar kalbimde Kimi zamanlar olur sevgilim İki bıçak bile yetmez bir tek ölüme
Sayfa 33 - Omayra
Beden Tutsak, Ruh Özgür
565 syf.
8/10 puan verdi
Telefon susar, zaman yavaşlar, etrafındaki her şey önemsizleşir. Kelebek işte tam da öyle bir kitap. Seni alır, binlerce kilometre uzağa, parmaklıkların ve dikenli tellerin ötesine sürükler. Ama bu yolculuk yalnızca haritada değil; vicdanda, sabırda, dirençte yapılır. Henri Charrière’in kaleminden çıkan bu hikâye, baştan sona bir kaçış değil; aksine, insanın kendi içindeki güce doğru yaptığı zorlu bir yürüyüştür. O tropik adalarda, rutubetli hücrelerde, göz göze gelinmeyen gardiyanların arasında ne kadar az eşya varsa, o kadar çok duygu var bu kitapta. Kelebek’in her denemesi, her başarısızlığı, her yeniden denemesi bir ders gibi. Çünkü bu kitap, düşmenin değil, yeniden ayağa kalkmanın kitabı. Her kapana kısıldığında daha da bileniyor, her kaybettiğinde içindeki özgürlük arzusu biraz daha büyüyor. Anlatım sade ama sarsıcı. Ne süslü cümlelere ihtiyaç var ne de mecazlarla bezeli sayfalara. Gerçeklik, zaten yeterince ağır. Anlattığı her şey öylesine sahici ki, okurken gözünün önüne değil, içine bir şeyler çiziliyor. Kitabın sonunda bir firar görmüyorsun sadece. Bir dönüşüm izliyorsun. Zincirlerle baş edemeyen bedenin, zihinsel zincirleri kırarak yeniden doğuşunu. Ve sen, son sayfayı kapattığında kendine şu soruyu soruyorsun: Ben olsaydım, kaçmaya cesaret eder miydim?
Kelebek
KelebekHenri Charrière · E Yayınları · 20196bin okunma
Reklam
Beni Kuzey Kulesi'ne (hapishane)götürdüklerinde cebimde kollarımda takılı kalmış bu saç tellerini buldular . "Bunlar bende kalsın. Buradan bedenen kaçmama yardım edemezler belki ama ruhen firar etmeme yardım edebilirler." Onlara(Gardiyan) bu sözleri söylemiştim çok iyi hatırlıyorum ..
Tıkla Beş bin yüz nefer… tıklamış
...Örneğin bir gün bir Müslüm Gürses şarkısı dinlerken kendini jiletleyen bir bireysi görebilir miyiz? Bir bireysi, sevemese de kendine ait hissettiği biri için "ya benimsin ya toprağın" diyerek cinayet işleyebilir mi? Mantığın insan aklından firar ettiği davranışlar, makinelerden de sadır olabilir mi? Zira kimi zaman tutarsızlık, insan olmanın şaşırtıcı ve vazgeçilmez bir bileşenidir. Kastettiğimiz onların yazılımlarına bağlı bir şekilde hiçbir zaman kötülük işlemeyeceği değildir. Standart yazılımının dışında, bir zekâ ürünü olarak kendini kötülük yapacak şekilde de geliştirebilir. Ama insandaki gibi tutarsız, absürt ve anlaşılması güç kötülüklere; onun zihninin hapishanesi olan mantığı engel olacaktır. Beynin işleyişi, bilgisayarların aksine her biri bir diğerine üstün gelmeye çalışan farklı olasılıklar arasındaki çatışmalardan beslenir. Bazen tenakuzlar bazen de tereddütler, kararsızlığa yol açar. İnsan, bu anlamda otomatik ve hızlı yanıtlar üretmek yerine zihinsel med cezir yaşar. Sonunda yine de karar veremediği olur. Oysa hesaplamalı, mekanik mantığa göre çalışan insansılar için bu durum muhal görünmektedir.
Sayfa 71 - Yapay Zekâda Ruh/Bilinç Ve Menşei Problemi
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.