Kitabı okudukça aklıma: "Psikologlara gerçek hastalar değil, onların hasta ettikleri kişiler gider." sözü geldi. Dolaylı yoldan kitapla bağdaşan bir söz.
Topluma hükmeden bir efendi, Tanrı tarafından gönderildiğini iddia eden papaz ve ezilmeye mahkûm edilen zavallı halk.
İnsanların kendilerince koydukları "adalet" ve "hükümler" adı altında dini ve siyaseti yine kendilerince yeniden inşaa ettikleri bir toplumda süregelen yaşamları ele almaktadır.
Suçluyu suçsuzu, haklıyı haksızı sorgulamadan ölümle yargılanan onlarca hayat.
Bunlara bir başkaldırı niteliğinde olan bir eserdir.
Kitabı özetleyen bir alıntıyla bitirmek istiyorum:
"Ne Tanrı yasalarını ne hakiki inancın asıl maksadını anlayabiliyor ne de günahkârla masumu ayırt edebiliyorlar. İçlerindeki sırları keşfetmeden, sadece nesnelerin yüzeyine bakıyorlar. Cahilce hüküm veriyor, düşüncesizce yargılıyor, suçlu ile suçsuzu, iyi ile kötüyü aynı kefeye koyuyorlar."