Doğru şekilde mukabele ettiğimizde dertler,kalbimizi yumuşatıp daha alçakgönüllü olmamızı sağlarken empati duygumuzu, Allah'a olan sevgimizi ve tevekkülümüzü de artırır.
Allah'ın yaptığı herşey bir amaca hizmet eder. Buna duygular da dahildir.
Dârü'l Erkam olmaya aday evlerin azıkları Kur'an'dır,ilimdir,irfandir,hikmettir,seccadedir, gözyaşıdır, merhamettir,sevgidir.
Bu ev inşa olmayı ve inşa etmeyi düşünür.
Bu evin sakinleri boş işlerin değil, ulvi işlerin sevdalılarıdır.
Efendimiz 'in Erkam'in evinde eğitmeye başladığı bu altın nesle verdiği şahsiyet eğitiminin 3 mühim basamaktan oluştuğunu görürüz:
1-Sağlam bir akide
2- Aklî eğitim
3- Ruhi eğitim
Erkam, inşa olmayı ve İnşa etmeyi düşünürken Nedve, imha olmayı imha etmeyi düşünür. O halde bulunduğumuz yerin kimin dar'ı/evi olduğunu iyice gözden geçirmeliyiz. ya Erkam'ın safındayızdır ya da nedve'nin. Ben yokum diyen de aslında "ben Daru'n Nedve'nin talebesiyim ona hizmet etmekteyim "demektedir. Çünkü Darül-Erkamların olmayışı demek, Darün-Nedvelerin varlıklarını devam ettirmeleri demektir.
Hz. Ömer der ki: 'İster hoşuma gitsin, ister gitmesin; hangi hal üzere sabahlarsam sabahlayayım benim için fark etmez. Çünkü ben, hayrın hoşuma gidende mi, gitmeyende mi olduğunu bilmiyorum" (İbn-i Kesir).
Nefsin gözü miyoptur; ileriyi görmez,ahireti düşünmez. Arkasını da görmez;nereden geldiğini, ne için yaratıldığını düşünmez. Düşünmek de istemez. Hazır zamanı görür,hazır zevklerin peşinden koşar ve dünyanın yalnız fâni yüzüne muhatap olur.