YouTube kitap kanalımda Marcel Proust'un hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
youtube.com/watch?v=n5e0iz7...
Bu incelemeyi Marcel Proust ismini daha önce hiç duymamış olanlar ya da kitaplarını okumak isteyip de okumaya çekinenler için yazıyorum.
Budala, İdiot hatta Aptal olarak da bilinen Dostoyevski nin en kalın romanlarından biridir. Kitabı Dosto, İsviçre, İtalya ve Almanya da da yazmıştır. İlk bölümü İsviçre nin Cenevre kentinde oluşturmuştur. Almanya da devam etmiş, Floransa da da yazımını bitirmiştir. Roman için hazırlık defterleri(3 adet) Rus Hükümeti tarafından itina ile saklanmış
Körlük kitabını okuduğumda öğrenmiştim. Körlük İncelemem : #166531912. İncelememde yazarın hayatından uzun uzun bahsettim. O kısmı okumanız Körlük spoiler ı yememeniz için yeterlidir. Yazara alışması ilk tanıdığım zamanlarda çok kolay değildi, daha sonra tabi alıştım ve ilginçtir ki çok da sevdim. Araştırmalarıma göre tüm
Anne ve babalarımız biz daha doğmadan önce tanışan bir çocukluk arkadaşım var,doğmadan önce tanıştığımız için embriyo arkadaşım demek daha doğru olacak,adı Ozan. Aileden toprak zengini anne baba çiftçi,İlber hocanın bu kitabını al Ozan'ın anne babasına okut derler ki "amaaan bunlar hep masraf be evladım" yemeyi değil kazanmasını bilen
"Dünyalılar,
birazdan okuyacağınız bu inceleme, ideolojisine körü körüne bağlanmış şahsiyetler için uygun olmayan cümleler içermektedir.
Bay K. keyifli okumalar diler."
Dünyalılar, Bay K. Cehennem'den korkmuyor. Sizler de korkmayın.
İnsanların, insanlara insanlık dışı olgularla hükmettiği bir dünyada yaşıyoruz, neden Cehennem'den
Fransız romancı Marcel Proust’un okuyucularına yaşamın anlamının kökenine inmesinde yol gösterici bir yazar olduğunu birçoğunuz biliyordur ben ise yeni öğreniyorum.
Araştırıp edindiğim bilgiye göre;
Bir okur olarak
İnceleme yaparken spoiler vermeyi ya da almayı hiç sevmedim, sevemedim. Sizlere içeriği tamamen değiştirerek fakat özüne sadık kalarak bir soru soracağım.
Hayatı boyunca Türkiye' de yaşamış bir insan düşünün. Bu insan Anadolu 'nun herhangi bir kasabası ya da büyükşehirinde yaşıyor olabilir. Ve size iki uçak bileti veriyorlar. Gideceğiniz
Dostoyevski. Çok fazla Dostoyevski. Neden bu kadar Dostoyevski'ye maruz kaldım ki? Bağımlı oldum. Ne onla ne de onsuz yapabiliyorum. Ah güzel Dostoyevski! Bir kitabını daha bitirdim. Ne yaptım ben? Birinin etkisini tüm beden ve ruhumla hissederken, diğerine başlamayacağıma dair kendi kendime söz veriyorum. Ancak bu söze ne kadar süre
''Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum'' ile başlayan, okura son söz olarak sevdiği kadının fotoğrafını aşkla öpüp ''Herkes bilsin, çok mutlu bir hayat yaşadım.'' Diyerek veda eden Kemal'in, Kemal'in Füsun'unun, en çok da İstanbul'un hikayesi...
İstanbul'un önde gelen
Gördüğüm her şeyi rahatça unuturum. Bir yüzün çizgilerini, hatta gözlerin rengini bile bir türlü öğrenemem. Fakat, Alissa'nın tebessümündeki
hüznü ve gözlerinden büyük bir kavisle ayrılan kaşlarını hatırlayabiliyorum.
Benzerlerini asla görmedim; yahut hayır... Dante zamanından kalma bir Floransa heykelciğinde... Öyle sanırım ki, Beatrbc'in çocukluğunda, böyle gayet geniş kavislenmiş kaşları vardı. Bu kaşlar bakışlarına, dolayısıyla bütün varlığıma aynı zamanda hem kaygı hem güven veriyordu. İhtiraslı bir sorgu hali...