Geçtiğimiz ay İskandinav Mitolojisi'ni okuduktan sonra içimde tarif edilemez bir Neil Gaiman okuma istediği olmuştu. Yokyer'i de bu bağlamda aldım ve aldığım gibi de başladım. Kitabı çeşitli sebeplerden dolayı 26 günde okumuş olsam da neden çoğu kişinin favori kitabı Yokyer'miş çok iyi anladım.
Kitabımız, sıradan bir Londra'lı olan Richard Mayhew
#kefaret olay ve tasvir ağırlıklı, merak unsuru yüksek, akıcı, dram türünde yazılmış, 3. tekil şahıs ve çoklu bakış açısıyla anlatılan, #postmodern özellikler gösteren bir roman. Olay örgüsü 1935-1999 yılları arasında geçen geniş bir zaman dilimi üzerine oturtulmuş. İkinci Dünya Savaşı’nda yenilgi sebebiyle İngilizlerin Fransa’yı boşaltmasına dair
Öncelikle kitabın bir nevi ASOIAF'ın Silmarillion'ı gibi olduğunu söylemem gerekir. ASOIAF evreninin coğrafi özellikleri ve tarihi üzerinde durulmuş. Bol bol foreshadowing (önceden ima etme) içeren ve hala yazılmaya devam eden bu dev seride akıl yürütmek, teori oluşturmak için elde mutlaka bulunması gerekiyor.
Bu kitabı okuduktan sonra Westeros'tan öyle bir sıkılıyorsunuz ki. Zira diğer kıtalarda dönen işler çok daha korkunç ve büyüleyici, seriyi fantastik yapan bildiğin diğer ktıalardaki hareketler. Bu evrende taht oyunlarının bir hiç olduğunu, tanrıların ve büyücülerin de içinde bulunduğu çok daha büyük bir oyunun var olduğunu idrak ettiriyor. George R. R. Martin'in azılı bir Lovecraft hayranı olduğu ve serinin aslında Lovecraft dinamikleriyle hayat bulduğunu da bu kitapta daha çok anlaşılıyor. Bir Lovecraft aşığı olarak seriyi bu kitapla daha da çok sevdim. Bu seriye ve fantastik kitaplara merakınız varsa mutlaka okunmalı.
Üslup klasik, Zweig reyizin aşırı dolu betimlemeleri ve kendimi yakın hissettiğim upuzun cümleleri. Ama bu sefer konu olmamış reyiz. Bu öyküyü boş zamanında mi yazdın, aceleye mi geldi bilmiyorum da yani bilmiyorum bu sefer beni şaşırtmadı. Daha doğrusu şaşırtmayan nokta öykünün sonlanması değil, gidişatı. Başta çok iyi kopya vermiş ama, ecnebilerin foreshadowing olayını iyi kavramış ama konu çoook abartıydı ya. Kendimi aptal bir aşk romanının içinde gibi hissettim, ya da son dönem yaz dizileri, aklımda aşk olmayan saf hanım, aklı hemen yanlış anlamaya meyilli bey. Falan filan. Aslında Zweig da bilemezdi bu öykünün defalarca klonlanacağını. Bu nedenle ona kızmak haksızlık olur. Ama bilmiyorum bence bu kitap olmazsa olmaz bir kitap değil. Hele Olağanüstü Bir Gece'den sonra asla okumayın çünkü hayal kırıklığı yaratıyor. Ah Mrs C ah.
Biraz uzun bir inceleme olacak sanırım.
Malazan serisini yıllar önce "Best of Fantasy" listelerinde görmüştüm. Okuyacak yeni kitaplar bakınıyordum, neler var diye araştırma yapmış ve birkaç listede görünce ilgimi çekmişti. Ufak bir inceleme sonrası tam bana göre olduğunu düşünmüştüm. Ancak serinin özellikle ilk kitabının karmaşık
Tuhaftır, yunuslar Yerküre gezegeninin yıkımının yakın olduğunu çok uzun zamandır biliyordu ve insanoğlunu tehlikeye karşı uyarmak için pek çok girişimde bulunmuşlardı ama iletişim kurma çabalarının çoğu toplara vurmak ya da lezzetli lokmalar karşılığında ıslık çalmak gibi eğlendirme çabaları olarak yorumlandı, onlar da sonunda pes edip Vogonların gelişinden kısa süre önce kendi olanaklarıyla Yerküre’yi terk ettiler. Yunusların bıraktığı en son mesaj da yanlış yorumlanmış ve ıslıkla Amerikan Milli Marşı’nı çalarken çift ters takla atarak bir halkanın içinden geçmeleri şaşırtıcı karmaşıklıkta bir numara olarak değerlendirilmişti, oysa mesajın aslı şöyleydi: Elveda ve balıklar için teşekkürler.
Robinson Crusoe bildiğiniz gibi bir macera kitabıdır ve hedef kitleye göre birçok defa düzenlenmiştir ki çocuklar için resimli baskısı da mevcuttur.Fakat Robinson Crusoe, döneminin özelliklerini, arka planını ve sosyal yaşamını da yansıtır.
18. yüzyıl İngiliz Edebiyatı'nın başyapıtıdır ki bazılarına göre yazılan ilk İngilizce romandır.1719'da ilk
Bu kitapta Blythe çocuklarıyla tanışıyoruz!
Önce erkeklerden başlayalım! Jem, kendini tüm kalbiyle hayata adayan, neşeli, enerjik bir delikanlı. Walter'ın tıpkı annesi gibi parlak, şiirsel bir hayal gücü var. En küçük oğulları Shirley ise pek ön planda bulunmayan bir karakter. Kim bilir belki de yazar onu bahsedecek kadar ilgi çekici