Yepyeni bir hayata başlayabilirdik hepimiz. Ama başaramadık. Öylesine genç, öylesine saf, tecrübesiz ve iyi niyetliydik ki. Her şeyi,herkesi seviyorduk. Yurdumuzu, taşımızı, toprağımızı, insanımızı seviyorduk. Kitaplar, şiirler okuyor, türküler söylüyorduk.
Kapanır bir devrin kadınlarına görkemli bölüm. Yaz bahçelerinde hoyrat bir rüzgardır ölüm.
Reklam
"Ne biçim insanlardık biz , kavgaya, kana,şiddete ve savaşa doymayan? Ne biçim bir ülkeydi bu, barışta bile kurşun yağdıran? Bitmez tükenmez savaşların sonunda, bir cesur adam,'yeter,'demişti, 'savaş bitti,artık yurtta ve cihanda barış var.' Ama, kırk yıl bile dayanamamıştık Kavgasız yaşamaya. "
Sayfa 59 - EverestKitabı okudu
Mortis Kapanır bir devrin kadınlarına görkemli bölüm. Yaz bahçelerinde hoyrat bir rüzgardır ölüm.
Sayfa 9 - EverestKitabı okudu
Hayat uzun bir bekleyişti.Aşk uzun bir bekleyişti. Gençlik uzun bir bekleyişti.Sevgili ,cephelerden mektuplar yollayan , başucumdaki resimdi. Başucumdaki resim ,eksik kalmış kavuşmalardı. Kavuşmalar , bahçe taşlarında duymayı umduğu ayak sesleriydi. Hep çerçeveden çıkarak onu kollarına alan bir genç adam ,gümbürtüsü kulağına gelen kalp atışları, dizlerinin kesilmesi, akıp akıp gitmeleri, büyük dalgalarla kıyılara vurmaları, içinde şırıl şırıl akan nehirler ve her seferinde yarım kalan bir rüya gibi, duyulmamış eksik bir tat...
Sayfa 8 - EverestKitabı okudu
"Kim görecek"
-Mujdemi isterim, iki katlı beş odalı bir eve taşınıyoruz. - Piyangodan mi çıktı - Kurdun ensesi niye kalın ( karım) - Ne yani iki kat üst üste giyip iki misli para mi alıyorsunuz?
Sayfa 128
Reklam
Peyman Saydam bir çiçektir Gün sonu başlayan özlem
Sayfa 58 - Everest
Yaşam buydu . Gerçekleşmeyen beklentilerdi.
Ey hayat sen kederler ve sevinçlerle dopdolusun . . .
Kavuşmaları ve sevişmeleri öyle uzun bir süre hayal etmişti ki, gerçekle hayal iç içe geçmiş resimler gibiydi. Kendi bile ayırt edemiyordu artık gerçekle gerçek dışını. Aşk diye bildiği, bilme­diğiydi.
Reklam
Yaşam buydu artık. Yaşam bal gibi bilinip de bilmezliğe gelinenin peşinde, gerçekle düşün, hayatla ölümün arasına gerilmiş çok ince bir ipte yürümekti. O ipin üstünde yürürken, dengeyi bulmak ve cehenneme yuvarlanmamak için, içkiye, hayal gücüne ve kırık bir umuda sığınmaktı.
Hayat uzun bir bekleyişti. Aşk uzun bir bekleyişti. Gençlik uzun bir bekleyişti.
Günümüz insanları...
Öylesine yüklüydüler ki yaşam derdiyle, onu dinlemeye ne zamanları ne de güçleri vardı.
Resim