Cemil Meriç, diyalektiği bir metot olarak uygulayan 'serazad' bir düşünür; sonunda titreyip kendine/yuvaya dönmüş, hidayete ermiş, hak yolunu bulmuş eski bir Marksist; Batı'yı tanıdığı öl­çüde, ışığın ancak Doğu'dan gelebileceğinin farkına varmış eski bir batıcı; Doğu ile Batı ve/veya 'muhteşem bir mazi' ile 'muhte­şem bir istikbal'i birbirlerine bağlamanın yılmaz misyoneri, Av­rasya idealinin öncüsü veya Cemil Meriççiliğin babası; müzik zevk ve anlayışından dil ve din konusundaki görüş ve tavırlarına kadar Türk-İslam sentezinin ete kemiğe bürünmüş prototipi, son ve mükemmel Osmanlı veya bu temelde. komple ve sistema­tik bir düşünür; derin inanç sahibi modern bir mistik; komple ve sistematik bir düşünür; post-modernizmin ilk yerli ve öncü temsilcisi; otodidakt ve malûmatfuruş bir lise/Fransızca hocası... Kadıköy'den Emek-Bahçeli'ye Aznavour'dan Cemil Meriç'e Kadir Cangızbay
Fransızca'da liseyi bitirene kadar çocuk, eğitim konusudur, eğitilip biçimlendirilecek nesnedir. Elev ve bu kelime 'elevaj (hayvan yetiştirme) ile kökteş, üniversiteye geldiğinde ise artık o bir 'etüdyan'dır, yani etüt eden özne, yetiştirilen, biçimlendirilen değil. Biz hala üniversiteye gelen talebeyi, yetiştirilecek insan olarak görüyorsak, burada düşüncenin yeşerebilmesinden söz etmek mümkün değildir. Post-Modern Pre-Modern'i Öpüyor: Siyasal İslam Kadir Cangızbay
Reklam
'...Yanıtını beklediğin bir soru daha vat: Neden yeryüzüne indim ve bu pek "kadir-i mutlak, ölümsüz, üstün ve egemen" Şeytan'dan... sana dönüştüm? Açıkçası sözcük arayıp durmaktan yoruldum, boşuna bu, en iyisi sana İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Almanca, ikimizin de iyi anlayabileceği herhangi bir dille yanıt vereyim: Canım sıkılmıştı... yani Cehennem'deyken; Ben de yeryüzüne inip yalanlar söylemek, oyunlar oynamak istedim.'
Diğer ülkeler Tiktok uygulamasını yasaklıyor bizim ülke reklamını yapmış. Neymiş Fransızca öğreniyormuş çocuklar. G.zekalısınız gerçekten ve bu sebeple bu saçmalıklar bitmeyecek.
2. Mahmud'un ıslahatçılığı
Fransızca öğretimi birçok memur için mecburî tutuldu ve Bâb-ı Âlî’de kurslar açıldı. Tercümeler yapıldı, kitaplar basıldı. Mektepler açıldı. Bugünkü Harbiye ve Tıbbiye kuruldu. Tıbbiye’de tedrisat Fransızca olduğu için, Batı medeniyetine içinden bakan bir nesil yetişmeye başladı ve bunlar, Tanzimat yıllarında iktidara yükseldiler.
Sayfa 156
jansenistlerin "etkin lütuf" (Fransızca grace efficace) anlayışına göre insan iyi olanı yapsa bile kurtuluş ancak Tanrı'nın inayeti ve takdiriyle mümkün olabilirdi. Takdir-i ilahi doktrinini (Fransızca predestination) savunan Jansenistler, ilahi lütfun bireylerin özgür iradeleriyle yapdıkları eylemlerden bağımsız olarak bahşedildiğine ve ancak az sayıda seçilmişin kurtulacağına inanıyorlardı. Buna karşılık Cizvitlerin "yeterli (sınırlı) lütuf" (Fransızca grace suffisante) anlayışı özgür irade ile ilahi lütuf kavramlarını uzlaştırarak insanın iyi veya kötü olanı yapma, Tanrı'nın herkese bahşettiği inayetini kabul veya reddetme gücüne sahip olduğunu savunuyordu.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.