22 Haziran'da, Alman istilası günü, Stalin çok üzgündü. Sovyet halkının karşısına çıkıp konuşmaya yüzü yoktu. Molotov'un konuşmasını istedi. Birkaç gün içinde, Alman ordusunun Sovyetler Birliği'nin batısında alışıldık hızında ilerlediği ortaya çıktı. 28 Haziran'da Stalin bir çöküş yaşadı. Her şeyi kaybettiklerine dair birkaç
1942 Almanlar için bir ölüm kalım savaşının başlatıldığı yıl oldu. Alman orduları saldırılarını sürdürüyordu. 1942 yaz saldırısı başarılı geçmiş, Almanlar Kafkas Dağları’nın en yüksek yeri Elbruz’a ulaşmışlardı.
Ulaşmışlardı ama Stalingrad Cephesi’nden gelen haberler iç açıcı değildi. Hitler, ünlü 45 sayılı emrini vererek Kafkasya’ya gönderdiği birlikleri Stalingrad Cephesi’ne gönderdi. Bu da Alman yenilgisinin başlangıcı oldu.
Alman Genelkurmay Başkanı General Franz Halder, 45 sayılı emri uyguladı. Ama uygularken de defterine şunları yazdı:
“Hitler’in hareketlerine düşleri kılavuzluk ediyor.”
Tıpkı Turancı Enver Paşa’nınki gibi...
Uzun bir süre boyunca dünyanın görünüşte en medeni, yüksek eğitimli toplumlarından biri olan Almanya, neden kendisini koca bir kıtayı cenazeevine çeviren bir ölüm makinesine dönüştürdü?
Almanya neden kendisini bir adamın, Shirer'in küçümseyici bir şekilde "serseri" olarak bahsettiği adamın çılgın imhacı emirlerine teslim etmişti?
Amerikan gazetecisi, savaş muhabiri ve tarihçi olan William Lawrence Shirer'ın bilinen en büyük eseri 3 ciltlik" Nazi Almanyası'nın Doğuşu Yükselişi ve Çöküşü"dür. Yazarın, Adolf Hitler'in 1889'daki doğumundan 1945'te Avrupa'da sona eren İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar pek çok şeyi ayrıntılarıyla
“Gönüllülük” Meselesi ve Esirlerin Sınıflandırılması
Türkistanlı savaş esirleri için Alman Ordusunda çalışmak veya savaşmak için “gönüllü olmak”, muğlâk ve tartışmalı bir konu olarak kalmıştır. Almanlarla “işbirliği yapanlar", bunun sebebi ne olursa olsun, gerçekten gönüllü olmalarına bakılmaksızın, resmî olarak "gönüllüler" diye
1895 Goßmar doğumlu olan Kurt Zeitzler, Franz Halder'in ardından OKH Kurmay Başkanlığı'na getirilmiştir. Bu görevi Eylül 1942 ile Temmuz 1944 arasında sürdüren Zeitzler, 1963'te Almanya'da ölmüştür.
Savaşın en büyük sınavı Avrupa Rusya'sının güneydoğu bölgesinde, Volga nehrinin sağ şeridinde, yaklaşık 500.000 kişinin yaşadığı sanayi kenti Stalingrad'ın dışında 1942 son baharında başladı. Kent askeri bakımdan fazla önemli değildi fakat Hitler esas olarak isminden ötürü kenti ele geçirmeyi saplantı yapmıştı. Görünüşe bakılırsa kentin düşüşünün Ruslara ağır bir psikolojik darbe indireceğine inanıyordu. Ne var ki Ruslar kenti var güçleriyle savunuyorlardı. Kısa sürede Almanların saldırmakla hata ettikleri anlaşıldı. Wehrmacht generalleri, Hitler'i Staingrad'dan daha güvenli hatlara çekilmeye zorladılar fakat Hitler uyarıları dikkate almadı. Genel kurmay başkanı Franz Halder'i görevden aldı, Altıncı Ordu komutanı General Friedrich Paulus' a direnmesini, hiçbir ko şulda geri çekilmemesini ve teslim olmamasını emretti. Dört ay içinde bütün savaşın en şiddetli çatışmaları yaşandı ve 31 Ocak 1943'te Sovyet birliklerinin kuşattığı, gıda, cephane ve kışlık giysi sıkıntısı çeken Paulus'un teslim olmaktan başka seçeneği kalmadı. Bu Almanya'nın en büyük askeri yenilgisi ve savaşın gidişatında dönüm noktasıydı. Savaş iki buçuk ay daha sürdü fakat Hitler'in Sovyetler Birliği' ne saldırmakla ölümcül bir hata yaptığı artık anlaşılmıştı.
1942 Almanlar için bir ölüm kalım savaşının başlatıldığı yıl oldu. Alman orduları saldırılarını sürdürüyordu. 1942 yaz saldırısı başarılı geçmiş, Almanlar Kafkas Dağları’nın en yüksek yeri Elbruz’a ulaşmışlardı.
Ulaşmışlardı ama Stalingrad Cephesi’nden gelen haberler iç açıcı değildi. Hitler, ünlü 45 sayılı emrini vererek Kafkasya’ya gönderdiği birlikleri Stalingrad Cephesi’ne gönderdi. Bu da Alman yenilgisinin başlangıcı oldu.
Alman Genelkurmay Başkanı General Franz Halder, 45 sayılı emri uyguladı. Ama uygularken de defterine şunları yazdı:
“Hitler’in hareketlerine düşleri kılavuzluk ediyor.”
Tıpkı Turancı Enver Paşa’nınki gibi...
"Benim ne düşündüğümü hiçbir zaman bilemeyeceksiniz," demişti Hitler silah arkadaşı ve bir dönemin Genelkurmay Başkanı General Franz Halder'e. "Çevresine hava atmak için benim aklımdan geçenleri bildiklerini yüksek sesle söyleyenlere ben hiç kimselere
söylemediğim yalanları söylerim."' Nedir ki, Hitler yalan söylemiş olmak için yalan söyleyen biri değildi; daima içinde bulunduğu koşulları gizlemek için
yalan söylerdi. Hitler'in yalanlan 'taktik' yalanlardı.