Hiç evlenmemiş ve çocuğu olmayan Franz Kafka, Berlin’de bir sokakta dolaşmaktadır. Ağlayan bir kız çocuğuna rastlar. Çocuğun , sonunda parkta çok sevdiği oyuncak bir bebeği kaybettiği için ağladını anlar. Kafka , çocuğa bebeği beraber parkta ararlar ama o gün bebeğin kaybolan izine rastlamazlar. Ertesi gün aramaya karar verirler. Ne de olsa
Yıllar boyunca övünüp durduk insanın "düşünen" bir varlık olmasıyla. Öleceğini bilen, irade sahibi, özgür, kendini konuşarak ifade edebilen bir varlık. Tarif edilemeyecek ayrıcalıklar değil mi?
Kimi ayrıcalıklar aynı zamanda tarif edilemeyen acıları da getirir beraberinde.
Sevdiğiniz birini düşünün meselâ, hasta yatağında, belki ona
"Gregor Samsa bir sabah huzursuz düşlerinden uyandığında kendini yatağında kocaman bir böceğe dönüşmüş buldu." Franz Kafka'nın en çok okunan eseri Dönüşüm, bu, son derece etkili cümle ile başlar. Kitap reyonlarında, Dönüşüm'ün ününden bihaber dolaşan bir okur, eminim onu eline alıp bu cümleyi okuduğunda şaşıracak ve bu hikayenin devamını
Saçlarımı 'kaskatı ve kendi başına duran, mükemmelliğiyle bir yabanarısı kovanına benzeyen bir topuz' halinde toplamışım, kulağımda inci küpelerimle. Dile kolay yüzyılın romancılarından birinin kapısı önündeyim. Böyle insanı büyüleyen, hapseden, on kere okutan cümleleri yazan adamın karşısında ne yapılır? Ama ondan sonrası karanlık. Kapının
Bir kitap, içimizdeki donmuş denize inen bir balta gibi olmalı
Franz Kafka
Ne baltası bu mektuplar içime oturdu, kalkmıyor.
Aşk, gurbet, evlat sevgisi, yokluk, hayata tutunma çabası, erkenden kayıp giden bir değer. İçime dokunan -yani diğerlerine göre daha çok dokunan- iki nokta
Bedensel engelliyim, yürüyemiyorum ve ben muhtacım.
Bırakın başkasının işine yaramayı, çoğu kendi ihtiyacımı dahi karşılayamıyorum.
İnsanların bize ne gözle baktığını ben kelimelere yeterince dökemem ama Samsa size bunu en iyi şekilde aktarabilir.
Samsa'ya göre aile konusunda şanslıyım ama çevremdeki insan topluluğuna eş değeriz.
Pazarda, cafede, markette aklınıza gelebilecek her yerde insanlar gözleriyle dövüyor.
Yanlış anlaşılma olsun da istemem, engelim ile barışık ve çok aktif bir insanımdır.
"Kitap çok ince o yüzden herkes okuyor" söylentilerine kesinlikle katılmıyorum.
İnsanlar kitabı okurken kendi hayatlarını göz önünde bulundurup "böcek" olduklarını hissettikleri için okumayı tercih ediyorlar.
Başından tutun son sayfasına kadar elbet bunu kanıtlayacak bir yanınız ortaya çıkıyor.
Aslında bu sistem şartlarında hepimiz birer Gregor Samsa'yız.
Kitabın özetini şu cümle ile yapabilirim; "başkalarının sana verdiği değer onların ihtiyaçlarını karşılayabildiğin kadardır."
Bazıları kitaptan bir şey anlamayıp yarıda bırakma eyleminde bulunabilir.
Bunu çok görmem açıkcası çünkü kitap ince dahi olsa, kolay yutulur lokma değil.
Her kitabın bir okuma zamanı vardır
Eğer bu kitapta sıkılıyor, anlamadığını hissediyorsan kitaplığının "baş köşesine" koy ve zamanı gelince kesinlikle oku...
Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
DönüşümFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022221,9bin okunma
İnsan her gün bir parça müzik dinlemeli, iyi bir şiir okumalı, güzel bir tablo görmeli ve mümkünse birkaç mantıklı cümle söylemelidir.
- Goethe
Hiçbir zaman kötü kitaplar çok az ya da iyi kitaplar çok fazla okunmaz: kötü kitaplar zihin için zehir mesabesindedir, aklı harap ederler. İyi olanı okumak için kötü olanı hiçbir zaman okumamayı insan
Franz Kafka, Berlin’de bir sokakta dolaşmaktadır. Ağlayan bir kız çocuğuna rastlar. Çocuğun parkta çok sevdiği oyuncak bir bebeği kaybettiği için ağladını anlar. Kafka ve çocuk bebeği beraber parkta ararlar ama o gün bebeğin kaybolan izine rastlamazlar.
Ertesi gün aramaya karar verirler. Ne de olsa Kafka’nın bu çok içine işlemiştir. Ertesi gün