Freud'a göre rüyalar kılık değiştirmiş arzuların kılık değiştirmiş şekilde gerçekleşmesidir.
136 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Kitap kısa bir Freud otobiyografisi ile başlıyor. Ardından psikanaliz ile devam etmekte ve kitle psikolojisine geniş, detaylı analizler getirmekte. Can alıcı birkaç noktası ise kitle içerisinde bireysel his ve düşüncelerin nasıl eridiğini, benliğin nasıl yok olduğunu, içgüdüsel dürtülerin öne çıkarıldığını çeşitli farklı açılardan ele alması. Şiddetle tavsiye ederim. Özellikle bu alana ilgi duyan ve merakı olanlara. İyi okumalar.
Kitle Psikolojisi
Kitle PsikolojisiSigmund Freud · Say Yayınları · 20173,321 okunma
Reklam
Kitle uysal bir sürü gibidir, başında bir efendi olmadan yaşayamaz. İtaate karşı öylesine bir susamışlık içindedir ki, ortaya çıkıp kendisini efendi ilan edecek herkese içgüdüsel bir boyun eğişle karşılık verir.
Cinsel dürtünün temel ve değişmez öğesini oluşturan şey nesne değildir.
342 syf.
8/10 puan verdi
Biş, Sessizliğindeki Çığlık
Kişisel gelişim kitaplarını okumayı seven birisi olarak kitabı biraz toplama gibi buldum. İlk okumaya başladığımda bana Mooji, Osho, Sigmund Freud kitaplarının bir özeti gibi geldi kitap derinleştikçe ilmi ve din felsefesine oradan da kuantum fiziğine kadar gitti. Yazarın düşüncelerinin hepsine katılmıyorum çünkü gnosis' e bağladığı bir çok yer var. Enerji ve titreşim olayından tutunda astrolojiye kadar her konuya değinmesi güzel fakat kaynak olarak gösterdiği çok az bilgi var. Genel olarak kendi düşüncesini yansıttığı kanaatindeyim. Bence okumaya değer bir kitap farklı bakış açıları sunduğu bir çok konu ve alan var. Okuyuculara şimdiden iyi okumalar.
Serpil Bahar Başoğlu
Serpil Bahar Başoğlu
Biş, Sessizliğindeki Çığlık
Biş, Sessizliğindeki ÇığlıkSerpil Bahar Başoğlu · Ceres Yayınları · 20141 okunma
Reklam
Freud diyor ki; “İnsan, karşılaştığı kişilerin kalıntısıdır.” Hayatın akışı içinde bir yerlerde bir şekilde, hayatımıza girip çıkan herkesin bir izi kalır hayatımızda. Bu, bazen iyi bazen kötü bir izdir ama kalıcıdır. Kişilik, bu izlerin içinden kendimizi nasıl inşa ettiğimizdir.
"Belki de varoluşun özü, bilinçaltının derinliklerinde saklıdır."
Bedenin rahatsızlıkları, ruhun çektiği acılar yüzündendir. Freud
...Mı acaba?
İlkellerdeki düşüncenin kadiri mutlaklığında narsizmin kanıtını görebiliyorsak, insanın dünya görüşünün gelişim evrelerini bireyin libidinal gelişiminin evreleriyle kıyaslamayı da göze alabiliriz. Bu durumda, animist evre hem zamansal sıralama hem de içerik bakımından narsizme, dinsel evre ise, karakteristik özelliği çocuğun ana babasına bağlanması olan nesne seçimi aşamasına tekabül eder; bilimsel evrenin tam karşılığı da bireyin olgunluk dönemi, yani haz ilkesinden vazgeçerek gerçekliğe uyum sağladığı ve nesnesini dış dünyada aradığı evre olacaktır.
Reklam
Animist evrede insan kadiri mutlak olduğuna inanır; dinsel evrede bu gücü tanrılara devretmiş, ama bundan hepten de vazgeçmemiştir, zira tanrıları çeşitli yollarla etkileyerek kendi arzuları doğrultusunda yönlendirme gücünü kendinde saklı tutar. Bilimsel dünya görüşünde ise insanın kadiri mutlaklığına yer yoktur artık, insan kendi küçüklüğünü idrak etmiş, tüm diğer doğal zorunluluklar gibi ölüme de tevekkülle boyun eğmiştir. Ama gerçekliğin kanunlarını hesaba katan insan zihninin gücüne duyulan güvende, o ilkel kadiri mutlaklık inancının bir parçası halen yaşıyor.
Günümüzde giderek daha çok insan kendi bedenini -bu durumdan çıkar sağlayanların ustaca yönlendirmeleri sayesinde- iğrenç ve düzeltilmeye muhtaç olarak görüyor ve ameliyat sayesinde tamamen kendilerine ait bir güzelliğe erişmeyi umuyorlar -'ayrıntılar- dan arıtılmış', etnik özelliklerinden veya bireysel işaretlerden arındırılmış istenildiği gibi bir kimlik. Ancak bu süreci belirleyen şey asla tatmine erilememesi ve sürekli yeni müdahaleleri gerektirmesi. Freud tarafından öne sürülen mantığa göre üst-ben bu durumda da itaat edildiği ölçüde cezalandırıyor (bkz. Freud [1930a]: 252). Görülen o ki estetik anlayışı, yani zevk, güçlenmek için cisimlere direnmesi gereken bir adele gibi işliyor. Direnilen cisimler ortadan kaldırılarak işi kolaylaştırıldığı zaman adeleye en ufak görevler bile zor geliyor ve onları yerine getirmeyi reddediyor. Bu kültür bireylere estetik sorunlara meydan okumaları için bilgi ve araçlar sağlamadığı ve onun yerine bunları yok etmeye teşvik ettiği için hayranlık ve mutluluk yerine iğrenme ve kendine güvensizlik doğuruyor. İşte burada bu kültürün haz düşmanlığına yönelimi kendini açık ediyor
Sayfa 541 - Ben-lik - Başkası Olmadan! / Robert Pfaller / Lacan ve Toplum/PolitikaKitabı okuyor
Nerede bir yasak varsa, arkasında o yasak eylemi gerçekleştirmeye yönelik bir istek vardır.
Freud kızardı. Bilgiye açlığını rahatlıkla ortaya koyuyor olsa da, bilgisizliğini göstermekten nefret ederdi.
Birçok kişinin de kabul edebileceği gibi Freud'a göre de en yoğun haz duygularını yaşatan ruhsal tutum sevgidir. Ama Freud sevgiyi de cinsel sevgi olarak sınırlandırp maddi haz kategorisinde değerlendirmektedir.> Freud'un bu değerlendirmesi onun materyalist felsefeye sıkıca bağlı olduğunu gösteren kanıtlardan biridir. Freud materyalist arka planı dolayısıyla psikanalizde görünmeyen süreçleri mekanik bir sebep olan cinselliğe bağladığı gibi mutluluk arayışında karşılaşılan ruhsal tutum olan sevgiyi de cinselliğe bağlamaktadır.' Freud'a göre acıyı önlemenin bir tekniği de libido kaydırmalarıdır. Bu şekilde içgüdülerin hedefleri dış dünya tarafından engellenmeyecekleri bir alana aktarılır. Freud bu duruma içgüdülerin yüceltilmesi demektedir. Bu yüceltme sonucunda insan ruhsal ve entelektüel çabadan kaynaklanan bir hazza ulaşır.> Sanat ve din gibi fenomenlerden elde edilen bu haz ise genellenemeyecek düzeyde ve az kişiye mahsus olduğu için acıyı dindirmek için ideal bir yöntem olarak sunulamaz. Ayrı zamanda bu hazların etkisi çok küçük düzeylidir ve gerçek bir acıyı alt edecek kadar güven vermezler.> Aslında Freud manevi hazlara da ihtimal verdiğini ama bunun çok az kişinin bir kazanımı olduğunu belirtmektedir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.