Akılla duygu (Apollo ile Dionysos) arasındaki ayrım, en azından yirmi iki yüzyıldır sürüp gitmektedir. Zihin bedene, akıl da duy- guya galebe çalmalıdır. Yirminci yüzyıl kahramanı Freud'un geliştirdiği bilimsel insan psikolojisi de aynı görüşü savunur. Ego ile süperego, id'in vahşice haz ve tatmin arayan dürtüleri üzerinde etkili olmasa, toplumda düzen kalmayacağı gibi, uygarlık da olmazdı. Freud'a göre uygarlık, libido'nun (insanın içgüdüsel, ilkel hazcı cinsel enerjisi) çeşitli başka aktivitelerle (yaratıcılık, hükmetme, kategorileştirme, derleme vb.) yer değiştirmesinin, onlara doğru kaymasının sonucudur. Hocalar, psikologlar, yasa koyucular ve yöneticiler aklın duygulara egemen olmasını öğütlerler her zaman. Uygarlığa ancak akıl yoluyla ulaşılabileceği, akim da sadece homo sapiens'te bulunduğu söylenir. Türümüzün akla dayanmayan, makul olmayan davranışlarının, hayvansı alt beynimizden kaynaklandığı belirtilir. Toplumda bir “aksaklık” baş gösterdiğinde, örneğin bir Hitler ortaya çıktığında, bunun açıklaması basittir: Halkın duygularıyla oynamakta üstat olan Hitler, Goebbels ve Speer, tıpkı ilkel bir toplumdaki gibi, simgeler ve gösteriler aracılığıyla insanların duygularını yönlendiriyor, manipüle ediyorlardı. Akıl sayesinde insan, var olan her şey üzerinde mutlak bir hakimiyet kurmalıdır. Akılcı insanı hayvan olan insandan ayırıp yüceltmek, totaliter gücün doruğunu oluşturur.
Freud, kişiliği anlamak için bilinçaltını, "id", "ego" ve "süperego" olmak üzere, birbiriyle etkileşim içinde olan üç bölüme ayırmıştır. Bastırılmış bilinç, bilinçöncesi ve bilinçaltından oluşan dinamik bir boyut içindeki bu katmanların her biri, insanın kendi kültürünü yansıtır. Kısaca değinecek olursak; id, kişinin ilkel benliğidir, cinsel dürtüler (libido) burada saklanır ve ego bu dürtüleri bastırmakla sorumludur. İd cinsel dürtüleri dile getirdiği sırada, ego, bilinçli bir şekilde "perde anı" mekanizmasıyla, hatırlanması sakıncalı olan bir anı, perde arkasına alır. Freud'a göre, “Ego, dış dünyadan gelen kısıtlamaları ide aktarmakla görevlidir. İddeki zevk temelli istekleri, mantık temelli isteklere dönüştürmeye yardım eder." Bu nedenle ego, gerçek ve dış dünyayla olan bağlantıyı sağlar ve ruhsal yapının karar verme organıdır, idi zapteder. Süperego ise bireyin davranışlarını süzgeçten geçirerek, bireye, "bu yaptığın doğru" ya da "bu yaptığın yanlış, utan kendinden" mesajlarını verir. Toplum tarafından onaylanmış değer yargılarına göre karar verir. Freud'a göre süperego, Oedipus kompleksine karşı bir tepki olarak gelişmiştir; baba figürünün koyduğu kısıtlamaları ve yasakların içselleştirilmesini temsil eder.
Sayfa 305Kitabı okudu
Reklam
Freud'a göre tam anlamıyla sağlıklı bir kişide, Ego, İd ve Süperego'dan daha güçlü bir konumda olacaktır. Çünkü ancak böyle olursa, Ego içinde bulunulan durumun gerçekliğini dikkate alarak Süperego'yu rahatsız etmeden İd'in ihtiyacını karşılayabilecektir. Süperego'nun güçlü olduğu durumlarda, kişinin davranışı katı ahlaki kurallar çerçevesinde olacaktır. Eğer kişilikte İd güçlü olursa kişi ahlaki kuralları dinlemeden kendi nefsini tatmin etme yoluna girecek ve bu davranış büyük bir kötülüğe sebep olabilecektir.
Çağ, Yok Oluş, Benlik, İslam, Roşa
_TARİH ÖNCESİ DEVİRLER_ _İnsanoğlunun ortaya çıkışıyla başlayıp, yazının icadına kadar geçen dönemdir. Taş ve Maden Devri olarak ikiye ayrılır. _1-Taş devri_ _a)- Eski Taş – Paleolitik devir: (M.Ö.2,5 milyon - M.Ö. 12.000) (avcı ve toplayıcı). Karain, Beldibi ve Belbaşı. Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya’daki Altamira, Fransa’da Laskö
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
_Şeytanla anlaşmak, yani Nevrotik kişinin kendi benliğinden vazgeçmesi, ruhunu satmasına karşılık gelmektedir. Psikiyatride bunu "kişinin kendine yabancılaşması" olarak adlandırıyoruz. Tıpkı bellek kaybı ve kişiliksizleşmede olduğu gibi kişi, kimlik duygusunu yitirmiş, kendine aidiyeti kalmamıştır. Sanki bir sis bulutu icindeymiş gibi
Reklam
Freud'a göre tam anlamıyla sağlıklı bir kişide, 'Ego, id ve Süperego'dan daha güçlü bir konumda olacaktır. Çün­kü ancak böyle olursa, Ego içinde bulunulan durumun gerçekliğini dikkate alarak Süperego'yu rahatsız etmeden İd'in ihtiyacını karşılayabilecektir. Süperego'nun güçlü olduğu durumlarda, kişinin davranışı katı ahlaki kural­lar çerçevesinde olacaktır. Eğer kişilikte İd güçlü olursa, kişi ahlaki kuralları dinlemeden kendi nefsini tatmin etme yoluna girecek ve bu davranış büyük bir kötülüğe sebep olabilecektir (örneğin, güçlü bir İd'in işareti olan tecavüz, birinin hazzı ahlaki değerlere tercih etmesi sonucunda or­taya çıkmaktadır).
Sigmund Freud, psikanalitik kuramın kurucusu olarak bilinir. Freud'a göre, insan zihninin üç bölümü vardır: id, ego ve süperego. Id, doğuştan gelen ve tatmin edilmek isteyen içgüdüsel arzuları temsil eder. Süperego, toplumun kuralları ve ahlaki değerleri içselleştiren bölümdür. Ego ise, id ve süperego arasındaki çatışmayı çözmeye çalışan ve
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
Reklam
_Totem: Kutsal sayılan herhangi bir şey. Tanrılar, putlar, uğur getiren eşyalar, dilekler, dua, kara kedi,13 sayısı vs. totemdir. Olması istenen dileklerin, kutsal varlıklar aracılığıyla yerine gelmesi için totemler devreye sokulur. Totem yapabilmek için, şans getirdiğine inanılan bir sözün söylenmesi ya da hareketin yapılması gerekir. Sözlü
Kişiliğin yapısal modeli
Freud'a göre tam anlamıyla sağlıklı bir kişide, Ego İd ve Süperego'dan daha güçlü bir konumda olacaktır. Çünkü ancak böyle olursa, Ego içinde bulunulan durumun gerçekliğini dikkate alarak Süperego'yu rahatsız etmeden İd'in ihtiyacını karşılayabilecektir. Süperego'nun güçlü olduğu durumlarda kişinin davranışı katı ahlaki kurallar çerçevesinde olacaktır. Eğer kişilikte İd güçlü olursa, kişi ahlaki kuralları dinlemeden kendi nefsini tatmin etme yoluna girecek ve bu davranış büyük bir kötülüğe sebep olabilecektir (örneğin, güçlü bir İd'in işareti olan tecavüz, birinin hazzı ahlaki değerlere tercih etmesi sonucunda ortaya çıkmaktadır).
Sayfa 31 - Okuyan Us yayın evi
104 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Id, Ego ve Superego
Psikoloji temalı eserleri oldum olası sevmişimdir. Asıl öznesi gezegendeki en komplike bilinçaltına, öngörülemeyen davranışlara ve fikirlere sahip insan canlısı olduğu için kişisel bir ilgi duyuyorum bu bilim dalına karşı. Dr Jekyll ve Bay Hyde, iki ana karakter üzerinden müthiş bir metaforik anlatımla kişilik bölünmesi konusunu işleyen ve bu
Dr. Jekyll ile Bay Hyde
Dr. Jekyll ile Bay HydeRobert Louis Stevenson · İş Bankası Kültür Yayınları · 201519,9bin okunma
60 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.