Nasyonal Sosyalistler sadece politik sistemi temelden değiştirmekle kalmayıp ekonomi, kültür ve toplumla ilgili hiçbir alanı da gözden kaçırmayan biçimlendirme sürecini başarıyla tamamladılar.
Ve nihayet Alman olmayan ve yozlaştıran her şeye karşı harekete geçebilme baskısı burada hem edebiyatı hem de öğretileri hedef aldı. Haftalardır solcu, demokratik-pasifist ve Yahudi yazarların isim listeleri hazırlanmıştı. Bu yazarların eserleri kamuya açık kütüphanelerde ve üniversite seminerlerinde artık yer alamayacaktı. Yasak, çağdaş yazarları ve yayıncıları etkiledi: Örneğin Erich Maria Remarque, Alfred Döblin, Kurt Tucholsky, Carl von Ossietzky, Heinrich Mann ve Ernst Glaeser. Sosyal kuramcıların yanı sıra Albert Einstein, Sigmund Freud ve Magnus Hirschfeld gibi bilim adamları da bu kapsama giriyordu. Ritüel sevinç sıçrayışlarının eşliğinde, yasaklanan kitapların bir kısmı alevlere teslim edildi ve rahatsız edici yazılardan oluşan tonlarca nüsha polis nezareti altında yok edildi.
Reklam
Yahudilere yönelik ilk önlemler (tıpkı Marksistlere karşı olduğu gibi) kararlı bir arındırmanın işareti olarak büyük kitlelerde sevinçle karşılandı. Gerek politik-ahlaksal körelmenin gerekse korkuya dayanan toplumsal biçimlendirmenin hızla gelişmesi neticesi elde edildi.
Hareket, sokağı ve gitgide daha fazla kamusal alanı kontrol eder oldu; fakat gücünü, oluşturduğu kaostan ve genel korkudan alıyordu. Olup bitende özel bir planlılık aranmamalıydı. Birçok şeyi belirleyen husus, hesap kitap değildi. Daha ziyade sayısız alt liderin vahşi kararlılığı belirleyici oluyordu. Onlar da ulusal kalkınışa katkılarını göstermek istiyor ve bu bağlamda kişisel bazda da yarar sağlıyorlardı.
Başbuğ Hitler.
Nedir Fuhrerprinzipe ilkesi hocam? İtalya'da Mussolini'ye "Duçe", Almanya' da Hitler'e "Führer" deniyordu, bunun bizdeki versiyonunun "Başbuğ" ya da "Reis" olduğunu biliyorsun. Duçe de Führer de "önder, lider, kılavuz, yol gösterici" gibi anlamlar taşır. Lider, milleti, partiyi ve devleti birleştirir, bir araya getirir -yine "birlik" meselesine geldik bak-, milletle parti ve devlet arasındaki bağlantı noktasını oluşturur, bu üçlünün birliği liderin şahsında somutlaşır.
Yordam Kitap
O Führer, mutlak bir efendi olmanın peşindeydi ve kesinlikle doğru olan şu tespiti yapmıştı: Mutlak iktidar sağlam ve işleyen bir devlet yapılanmasında değil sadece dizginlenmiş bir kaos ortamında mümkündür. İşte bu yüzden de daha en başından devleti bir kaosla ikame etmişti.
Reklam
54 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.