Fundalıklar ve sümbüller arasında uçuşan pervaneleri izledim, otları hışırdatan hafif rüzgârı dinledim ve insan, bu dingin toprağın altında uyuyanların nasıl olur da huzursuz bir uyku içinde olduklarını düşünebilir, diye şaştım.
Sayfa 405Kitabı okudu
"Fundalıklar ve sümbüller arasında uçuşan pervaneleri izledim, otları hışırdatan hafif rüzgârı dinledim ve insan, bu dingin toprağın altında uyuyanların nasıl olur da huzursuz bir uyku içinde olduklarını düşünebilir, diye şaştım."
Reklam
Son
"Dingin gökyüzünün altında, bu mezarların yanında biraz oyalandım. Fundalıklar ve sümbüller arasında uçuşan pervaneleri izledim, otları hışırdatan hafif rüzgârı dinledim ve insan, bu dingin toprağın altında uyuyanların nasıl olur da huzursuz bir uyku içinde olduklarını düşünebilir, diye şaştım."
Sayfa 405Kitabı okudu
Bulunduğum kasabanın hemen arkasındaki ormanlık bir dağa çıktım. Önce fundalıklar, sonra çamlar arasında, uzun uzun, hedefsiz ve maksatsız dolaştım. Dağın en yüksek yerinde saatlerce kalıp, güzel işlenmiş, çiçekli bir bahçe gibi önümde uzanan ovaya; dağın eteğinde, siyah kiremitli damları, beyaz minareleri, kırmızı tuğladan uzun fabrika bacalarıyla kabartma gibi duran kasabaya; gümüşi yapraklı kavak ağaçları arasında kaybolan köylere; ve güneşin altında mor bir sise gömülen karşı dağlara baktım.
Sayfa 101 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"Tarlalar, ormanlar, tepeler ve fundalıklar güneşe, rüzgâra, yağmura, kuraklığa, kara nasıl da sessiz sakin, nasıl da duygulandırıcı, nasıl da uysal ve inanarak bırakıyordu kendini, akçaağaçlar ve dişbudaklar kışsı yüklerini nasıl da yakışık alır biçimde ve yumuşak başlı sırtlanıyorlardı. Onlar gibi olamaz, onlardan ders alamaz mıydık?"
Sayfa 127 - YKYKitabı okudu
Hep bataklık ve çam ormanıdır yolu, Fundalıklar, sarp kayalar ve vadiler...
Reklam
Dün öğleden sonra sis bastı hava soğudu fundalıklar ve camurluklar içinde bata çıka uğultulu tepelere gideceğime oturup vaktimi çalışma odasının ocağın başında geçirsem de olur diye düşünuyorm.
Kumandan Paşa’mızın tavsiyesine uyarak şimdi çekirge yiyiyorduk. Ve pekâlâ da doyuyorduk. Ama, hayvanlarımız ne olacak, onlar ne yiyeceklerdi? Her işimizi gören bu hayvancıklar, otsuz ve arpasızlıktan eriyip gidiyorlardı. O zaman çekilen bu kıtlık ve sıkıntıyı, topçu yedek subaylarından Orhan Aydar bakınız nasıl anlatıyor: ‘Şimdi bütün endişemiz, toplarımızı sürecek koşum hayvanlarımızı nasıl besleyeceğimiz hususu idi. Bu hayvanlara bu kupkuru çölde ve bomboş ambarlarda verecek bir şey yoktu. Ne ot, ne arpa... Anavatanın nefis arpasına hasret kalan sevimli hayvanlarımız, şimdi boyunlarını bükerek kısır çöl bitkilerine bel bağlamışlardı. Her gün ileri hatlarımızın çok ötelerinde, her tarafı sünger avcıları gibi tarayarak, hatta bedevilerle çatışarak ele geçirebildiklerimizi heybemize atıyorduk. Verimsiz, yeşilliksiz çölde bu ot toplayış anlatılmaya değer. Mesela, bir sabah müfrezemi almış, Cüleycele çarpışmasında bizi hayli yoran Kırmızı Tepeler istikametine gözcüleri sürmüştüm. Çölün pek az yerinde görülebilen bu fundalıklı arazide bol ot yetişir ve bedeviler buralardan, sürüleriyle hiç eksik olmazlar. Bir taraftan hayvanlarımız yayılırken, erler de toplayabildikleri otları istif ediyorlardı. Elimde tabancam fundalıklar arasından ilerlerken, birdenbire dalların sallandığını ve ardından uzun hareli kirpiklerle süslenen bir çift iri gözün beni olduğum yere mıhladığını gördüm. Bu bir ceylandı. Ne yapacağını bilemiyormuş gibi bir müddet şaşkın şaşkın, nefesi kesilmiş bir hâlde bakınan hayvancağız, ani bir hareketle yerinden fırlayıp gözden kayboldu.
Sayfa 153
280 syf.
·
Puan vermedi
Mary Lennox;tanıştığı herkesin huysuz ve şımarık olarak adlandırdığı küçük kız çocuğu. Ta ki sevilmenin ve sevmenin ne olduğunu öğrenene dek… Henüz 9 yaşındayken salgın hastalık sonrası ailesini ve sahip olduğu her şeyi kaybeden Mary,Hindistan’dan İngiltere’ye hiç tanımadığı eniştesinin yanına gönderilir. Misselthwaite malikânesinde duyduğu,girişinin yasaklandığı gizli bir bahçenin varlığı Mary’nin içerisindeki merak duygusunu harekete geçirir ve böylelikle hem kendini bulma hem de birçok sırrı ortaya çıkarma yolculuğuna adım atmış olur. Victoria dönemine dair okuduğum kitaplar kendimi en mutlu hissettiğim dönem kitaplarındandır Gizli Bahçe’yi de benzer hislerle okudum. Kendinizi uçsuz bucaksız fundalıklar ve sonsuz bir yeşile bürünmüş büyük bir malikânenin,masmavi gökyüzüyle birleştiği,kuş seslerinin eşlik ettiği bir kitabın huzuru içerisinde hissetmek isterseniz tavsiyemdir.
Gizli Bahçe
Gizli BahçeFrances Hodgson Burnett · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20217,3bin okunma
Dingin gökyüzünün altında, bu mezarların yanında biraz oyalandım. Fundalıklar ve sümbüller arasında uçuşan pervaneleri izledim, otları hışırdatan hafif rüzgârı dinledim ve insan, bu dingin toprağın altında uyuyanların nasıl olur da huzursuz bir uyku içinde olduklarını düşünebilir, diye şaştım.
Sayfa 405 - CanKitabı okudu
Reklam
fundalıklar ve sümbüller arasında uçuşan pervaneleri izledim, otları hışırdatan hafif rüzgarı dinledim ve insan, bu dingin toprağın altında uyuyanların nasıl olur da huzursuz bir uyku içinde olduklarını düşünebilir, diye şaştım.
Ah! Şu acayip İstanbul, bana geceleri görünen boğucu hayalet şehir! Kimi kes uzakta kalıyor, yalnızca silueti görünüyordu ufukta; minareleri, kubbeleri görünce, mezarlarla dolu, iç karartıcı fundalıklar arasında bir koşu tutturuyordum, sonra uykulu olduğumdan koşmam ağırlaşıyordu; bazen bataklıklarda oluyordu bu,sazlar, süsenler, bütün şu bitkileri koşarken önümü kesiyor, üstüme dolanıyor, bana engel oluyorlardı. Böylece vakit geçiyor, ben ilerleyemiyordum.
Ülkemiz
“Ülkemiz. Ülkemiz, bazı yanlarından denizlerle, bazı yanlarından da başka ülkelerle çevrili; genellikle dört köşe, özellikle çok köşe bir kara parçasıdır. Denizlerin olmadığı yerlerde ülkemiz, noktalı çizgilerle sınırlanmıştır.” “Hani, haritalardaki gibi, değil mi?” “Sözümü kesme. Evet, haritalardaki gibi. Ülkemiz, bir haritaya benzer.” “Kesikli,
Sayfa 111 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Dingin gökyüzünün altında, bu mezarların yanında oyalandım. Fundalıklar ve sümbüller arasında uçuşan pervaneleri izledim, otları hışırdatan hafif rüzgarı dinledim ve insan, bu dingin toprağın altında uyuyanların nasıl olur da huzursuz bir uyku içinde olduklarını düşünebilir, diye şaştım.
Sayfa 405Kitabı okudu
231 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.