Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

HİÇ KİMSE

Din ( çocuğun yetişkinleri taklidi) eski mitolojiler içerir: tahminler, evrene duyulan güvenden kaynaklanan gizli varsayımlar, kişisel güç arayışındayken söylenen sözler... Bütün bunlar bilgelikle yoğurulmuştur.Hepsinde de dillendirilmeyen bir ilahi emir vardır: Sorgulamayacaksın!
Reklam
İnanan kişinin zihni durgunlaşır. Sınırsız, sonsuz evrene doğru açılmayı keser.
Sayfa 211Kitabı okudu
Bilmek değil inanmak üzere eğitiliyorlar, o kadar.İnanç yönlendirilebilen bir şeydir. Tehlikeli olan tek şey bilgidir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İhtiyacın olan şeyleri, gelecek nesilleri düşünmeden,sonsuza dek çalmayı sürdüremezsin.Bir gezegenin fiziksel nitelikleri, ekonomik ve siyasi hayatına yansır.
"Bir kimse arıyorsa, gözü aradığı şeyden başkasını görmez çokluk, bir türlü bulmayı beceremez, dışarıdan hiçbir şeyi alıp kendi içine aktaramaz, çünkü aklı fikri aradığı şeydedir hep, çünkü bir amacı vardır, çünkü bu amacın büyüsüne kapılmıştır. Aramak , bir amacı olmak demektir. Bulmaksa özgür olmak, dışa açık bulunmak, hiçbir amacı olmamak. Sen, ey saygıdeğer kişi , belki gerçekten arayan birisin, çünkü amacının peşinde koştuğundan hemen gözünün önündeki bazı şeyleri görmüyorsun."
Sayfa 139Kitabı okudu
Reklam
Siz birliktelik için doğmuşsunuz. Ölüm meleğinin beyaz kanatları sizi ayırana kadar ayrılmayacaksınız. Allah'ın sessiz tanıklığında bile beraber olacaksınız; ama birlikteliğinizde mesafeler bırakın; bırakın ki, cennetin rüzgarları aranızda dans edebilsin... Birbirinizi sevin ama, aşk tutsaklığı istemeyin; bırakın aşk, ruhunuzun kıyılarına vuran dalgalar gibi olsun... Birbirinizin bardağını doldurun ama aynı bardaktan içmeyin; ekmeğinizden verin birbirinize; ama aynı somundan ısırmayın... Birlikte şarkı söyleyin; lakin birbirinizi yalnız bırakmayı da bilin, sazın telleri de yalnızdır ve armoni içinde aynı melodiyi seslendirir... Birbirinize kalbinizi verin; ama karşılıklı kilitleyip saklamak için değil! Sadece hayatın eli o kalbi saklar! Birlikte durun; ama yapışmayın, tapınakların sütunları da bitişik değildir! Ve unutmayın, meşe ile çınar birbirlerinin gölgesinde büyümezler...
Kendi yaşamınızı tam anlamıyla yaşadınız mı? Yoksa yaşam mı sizi yaşadı? Siz mi seçtiniz? Yoksa o mu sizi seçti? Sevdiniz mi? Yoksa pişman mı oldunuz? Yaşamınızı tamamlayıp tamamlayamadığınızı sorarken anlatmak istediğim buydu. Yoksa boşa mı harcadınız?
... düşünceler, duygularımızın gölgesidir; ama her zaman daha karanlık, daha boş ve daha sade.
Sayfa 115Kitabı okudu
Atların Sanayi Devrimi'yle birlikte değişen kaderini kendimize hatırlatmalıyız. Sıradan bir çiftlik atı koku alabilir, insanları tanıyabilir, çitlerden atlayabilir, herhangi bir Ford modelinden ya da milyon dolarlık Lamborghini'den çok daha fazlasını yapabilir. Buna rağmen otomobiller hepi topu bir avuç şeyi iyi yaptıkları için değil sistemin beklentilerini karşılayabildikleri için atların yerini almayı başardılar. Taksi şoförleri de büyük ihtimalle atların kaderini paylaşacaktır.
Sayfa 325Kitabı okudu
.... Halbuki modernite şaşırtıcı derecede basit bir anlaşmadır. tüm sözleşmeyi tek bir cümlede özetleyebilirsiniz: insanlar güç karşılığında anlamı terk etmiştir.
Sayfa 211Kitabı okudu
Reklam
Başarı, hırsı ve açgözlülüğü beraberinde getirir; yeni başarılarımız bizi daha cüretkâr hedefler koymaya yönlendiriyor. Eşi benzeri görülmemiş refah ve sağlık seviyeleriyle uyum içinde yaşamayı garantilediğimize göre, insanlığın yeni hedefi ölümsüzlük, mutluluk ve tanrısallık olacak gibi duruyor.
Şiir, üzerinde yorum yapılabilir bir görüş değildir. Kanayan bir yaradan yahut gülümseyen dudaklardan yükselen bir şarkıdır o.
... çünkü sadece kendi kaderini bir gizem olarak yaşayabilenlerin gerçek anlamda yaşadıklarına inanıyorum.
Suçu yarattık, tıpkı mülkiyetçiler gibi. Bir insanı kendi onaylarımız dışına çıkmaya zorluyoruz, sonra da onu bu nedenle suçluyoruz. Yasalar yaptık, geleneksel davranış yasaları, tüm çevremize duvarlar ördük ve bunları göremiyoruz, çünkü düşüncemizin bir parçası onlar.
Sayfa 281Kitabı okudu
... Çok şeye sahibim ama ona olan sevgim her şeyi silip atıyor. Çok fazla şeyim var ama onsuz hiçbir şeyim yokmuş gibi...
hepimiz ''o''nu ararken neden kimse kimseye ''o'' olamıyor? ''bu da ''o'' değil dedikçe, bir başka ''o'' olma olasılığını kolaylıkla bulup, onu da tüketebildiğimiz için mi? hepimiz hepimize birbirimizi tüketme fırsatını kolayca verdiğimiz için mi?
Reklam
.…mutluluk ve erdemin sırrıdır –yapmak zorunda olduğun şeyi sevmek. Tüm şartlandırmaların amacı budur: insanlara, kaçınılmaz toplumsal yazgılarını sevdirmek.
Sıkıntı, işsizliğin yarattığı isteksizlikten kaynaklanmaz, herhangi bir şey yapmanın gereksizliğine yürekten inanmış insanların başına gelen, çok daha ağır bir hastalıktır bu. Ve bu şartlarda yapacak ne kadar çok işiniz varsa, çekeceğiniz sıkıntı da o kadar artar.
Sayfa 522Kitabı okudu
Bulutlar... İstemeden varım, istemeden öleceğim. Olduğum şeyle olmadığım şey arasında, hayal ettiğim şeyle hayatın beni yaptığı şey arasında bir boşluğum, birer hiç olan şeylerin ortasındaki soyut ve tensel noktayım
Sayfa 269Kitabı okudu
İhtiyaç duyduğumuz şeyleri istememiz insanca bir davranıştır, yalnızca gerekli olanı değil, arzulanır bulduğumuz şeyleri istemek de insancadır. Hastalıklı olan, gerekli olan ile arzulanır olanı aynı şiddetle arzu etmek, kusursuzluk özlemi yüzünden, ekmeksiz kalmış gibi acı çekmektir. Romantizm hastalığı budur işte: sanki sahip olmanın bir yolu varmış gibi Ay’a göz dikmek.
Tanrım, değiştiremeyeceğim şeyleri Sükunetle kabul etme lütfunu bahşet, Değiştirmem gereken şeyleri Değiştirmek için cesaret Ve ikisi arasındaki ayrımı Yapabilmek için bilgelik ver.
Sayfa 156Kitabı okudu
Zaman yaşamın kendisiydi. Ve yaşamın yeri yürekti. İnsanlar zamandan tasarruf ettikçe, zaman azalıyordu.
Reklam
Tüm bu çalışmaların en önemli bulgusuysa mutluluğun zenginlik, sağlık hatta topluluk gibi ölçülebilir koşullara bağlı olmadığıdır. Mutluluk daha ziyade somut durumla soyut beklentiler arasındaki ilişkiye bağlıdır.
Sayfa 375Kitabı okudu
Öyleyse neden tarih okuyoruz? Fizik veya ekonominin aksine, tarih doğru ve tutarlı tahminlerde bulunmak için uygun araç değildir. Geleceği bilmek için değil, ufkumuzu genişletmek, mevcut durumumuzun ne doğal ne de kaçınılmaz olduğunu anlamak ve sonuç olarak önümüzde akla hayale gelmeyecek olasılıklar bulunduğunu anlamak için tarih okuyoruz.
Çoğu insan yaşamını yöneten düzenin hayali olduğunu kabul etmek istemez, ama aslında her insan halihazırda mevcut bir hayali düzenin içine doğar ve istekleri doğumdan itibaren bu baskın mitlere göre şekillenir. Dolayısıyla kişisel isteklerimiz, hayali düzenin en güçlü savunma mekanizmaları haline gelir.
cinsiyet ve toplumsal cinsiyet
Kadınlar genelde erkeklerden daha iyi yönlendirici oldukları gibi, sakinleştirme becerisi yüksek kişiler olarak gösterilirler, ayrıca empatileri de daha yüksektir. Eğer bu kalıplaşmış ifadelerin herhangi bir doğruluk payı varsa, kadınlar mükemmel politikacılar olabilir, savaş meydanındaki kirli işleri de testosteron yüklü düz zekalı maçolara bırakabilirler. Popüler mitler bir yana, dünya tarihinde çok nadiren gerçekleşen bu durumun neden böyle olduğu da çok açık değildir.
Sayfa 163Kitabı okudu