Mü’minler Kimlere Karşı Merhametli Olmalı?
İblis gibi hatasında ısrar eden; kendisi O’nun rahmetinden umudu kestiği gibi, başkalarını da O’nun rahmetinden uzaklaştırmak için her tür şeytanlık düşünen kimseler ilahi rahmetten ebediyyen mahrum kalacaklardır.
Mü’minler Kimlere Karşı Merhametli Olmalı?
“ Muhammed (sav) Allah’ın elçisidir ve onun
Es-Selam..
Kitabı okudum ve özellikle hadis bölümüne geldiğimde en büyük eksikliğin sahih olup olmama noktasında ''Tahrîc'' yapılması gereğini hissettim.
İncelemelere baktığımda da arkadaşlarımız teknik bakımından gerekli bilgileri vermişler, bu yüzden içeriğe hiç dokunmadım.
Şu şekilde bir yöntem izledim;
Önce hadisleri klasik kaynaklarda tarama
1 - Hayır, yemin ederim o kıyamet gününe.
2 - Yine hayır, yemin ederim o sürekli kendini kınayan nefse.
3 - İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?
4 - Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
5 - Fakat insan günahı devam ettirmek ister.
6 - O kıyamet günü
"Biz Semud kavmine de peygamber gönderip gerçekleri gösterdik. Fakat kendileri, körlüğü tercih ettiler. Bunun üzerine, onları alçaltıcı bir azabın yıldırımları çarptı."
İBLİS ADEM SECDE
Etimolojik sözlüklerde secde kelimesi Aramice sagd/sagūdā’dan Arapçaya sacda olarak geçmiş gözükmektedir. Görebildiğim kadarıyla yere kapanma, yere kapanarak tapınma anlamına gelmektedir. Yani ritüel tarafı yere kapanma, özü tapınmadır. Bu “tapınma” anlamı beni biraz düşündürdüKur’an fihristinden içinde secde kelimesinin geçtiği
<Nefsini tezkiye eden, elbette kendisi için tezkiye etmiştir>(1). <Mücadele eden, elbette kendisi için mücadele etmiştir>(2). <İyilik yapan kendisi için yapmıştır> (3).
(1) 35 --- Fâtır: 18.
(2) 29 --- Ankebût: 6.
(3) 41 --- Fussılet: 46.
İsra Suresi 17/70
- "Andolsun, biz Âdemoğullarını çok değerli kıldık, Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık"
وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَن۪ٓي اٰدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ