Mehmet Kasapoğlu
"MAÇLARIN SEYİRCİSİZ OYNANMASI YA DA ERTELENMESİ GÜNDEMİMİZDE DEĞİL" Özellikle hafta sonunda oynanacak olan futbol maçlarının seyircisiz oynanmasıyla ilgili yaşanan tartışmalar üzerine de konuşan Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, "Maçların seyircisiz oynanması ya da ertelenmesi gündemimizde değil. Başakşehir'in Kopenhag maçı var. Planlandığı gibi devam edecek. Gelişmelerle ilgili an be an bilgilendirme yapmaya devam edeceğiz. Tüm insanlığın hızlı şekilde bunu atlatmasını temenni ediyorum" diyerek sözlerini tamamladı. "1 MAYIS'A KADAR SPORCU GÖNDERİLMEYECEK" Bakan Kasapoğlu ayrıca sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Çin'de ortaya çıkan yeni koronavirüs salgını sonrası tedbiren 1 Mayıs 2020'ye kadar bazı uluslararası spor organizasyonlarına sporcu göndermemeye ve Türkiye'de düzenlenecek uluslararası spor organizasyonlarını, yine 1 Mayıs'tan sonraki bir tarihe ertelemeye karar verdik" bilgilendirmesini yaptı.
OSMANLI TORUNUYUZ DİYENLER BU YAZIYI İYİ OKUYUN OSMANLI, YIKILDI GİTTİ, YERİNE KENDİ KENDİNİ İDARE EDEN HALK İDARESİ CUMHURİYET GELDİ VE TARTIŞMA BİTTİ. İLBER ORTAYLI'dan Tarihimiz* *Osmanlı diye insan yoktur, Türk vardır, Çerkez vardır, Kürt vardır, Gürcü vardır ama osmanlı yoktur. Osmanlı olunmaz osmanlı doğulur, onun için de
Reklam
Futbol salgını bütün bir neslin düşüncelerinin, KALPLERİNİN hâkimi oldu. Snellman ve arkadaşları, gençlerin güçlü beyinler yerine güçlü bacakları tercih etmelerini bir türlü kabullenemedi. "Sırf bacak, diz ve ayaklarını geliştiren bu yiğitlerden ne beklenebilir?" Diye merak ediyordu Suomi' nin kültür havarileri....
Sayfa 35
Ekonomi dehasının kanıtlarından biri, Türk tekstilinin temeli kabul edilen Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası’ydı. Ruslara yaptırdı. Krediyi Ruslara verdi. Makineleri Ruslar getirdi. Rus mühendisler kurdu. İşçilerimizi Rus mühendisler eğitti, öğretti. 1937’de bizzat açıldı… 2 bin 500 insanımız çalışıyordu. İşçilere kadınlı-erkekli balolar
Sayfa 355 - Kırmızı KediKitabı okudu
Değişiyoruz.
Son Günlerde iyice farkettim, Corona salgını hayatımıza girdiğinden beri dünyanın eski tadi tuzu kalmamış. Cafeler'de oturanlar Restaurantlarda yemek yiyenler sinemaya gidenler Futbol izleyenler Kuaförde dedikodu yapanlar.. bunlarin hepsi yaşanırken o eski haz , mutluluk ifadesi yok insanların yüzünde .. sokaklarin ruhu değişmiş gibi .. donuk bir hayat olarak devam ediyor herşey.. Bilmiyorum sadece bana mı öyle geliyor..?
Gittikleri yere varmaları uzun sürmedi. Bruno, gördüğü şeylere şaşkınlıkla bakıp kaldı: Hayalinde, bütün barakalar mutlu ailelerle doluydu. Bazıları, akşamları sallanan sandalyelerde oturup hikâyeler anlatır; çocukken her şeyin nasıl daha iyi olduğunu, büyüklerine ne kadar saygılı davrandıklarını, bu zamane çocukları gibi olmadıklarını söylerlerdi. Burada yaşayan bütün oğlan ve kızların ayrı gruplarda futbol ve tenis oynadıklarını, yere seksek için kareler çizdiklerini düşünüyordu. Ortada bir dükkân olacağını düşünmüştü ve belki Berlin’de gördükleri gibi küçük bir kafe. Acaba meyve ve sebze tezgâhı var mıdır diye merak etmişti. Ama sonuçta, vardır diye hayal ettiği hiçbir şey... yoktu!.. Sundurmalarının altında sallanan sandalyelerinde oturan büyükler yoktu!.. Ve çocuklar gruplar halinde oyun oynamıyorlardı!.. Meyve ve sebze tezgâhları olmadığı gibi, Berlin’deki gibi bir kafe de yoktu!.. Bunun yerine, toplanıp oturan insan grupları vardı. Hepsi yere bakıyor ve berbat bir şekilde mutsuz görünüyorlardı. Tek ortak noktaları, hepsinin korkunç derecede zayıf, gözlerinin içeri çökmüş ve kafalarının kazınmış olmasıydı... Bruno’nun düşüncesine göre, burada da bit salgını olduğu anlamına geliyordu bu
16 öğeden 11 ile 16 arasındakiler gösteriliyor.