İzlenim Yönetimi
Goffman toplum yaşamını, oyuncular tarafından sanki bir sahnede ya da pek çok sahnede -çünkü bizim nasıl davranacağımız, belirli bir zamanda oynadığımız rollere bağlıdır- oynanıyormuş gibi görmektedir. İnsanlar, başkaları tarafından nasıl göründükleri konusunda duyarlıdırlar ve başkalarını kendi istedikleri gibi tepki vermeye zorlayacak pek çok izlenim yönetimi biçimi kullanırlar. Bu, kimi zaman hesaplı bir biçimde yapabilirsek de, genellikle bilinçli bir dikkatle yapmadığımız şeyler arasındadır. Philip bir iş toplantısına katıldığında, takım elbise giyip kravat takar ve en iyi davranışını gösterir; aynı akşam, rahatlamak için arkadaşlarıyla bir futbol maçı izlerken, kot pantolon ve tişört giyer ve pek çok fıkra anlatır. Bu, izlenim yönetimidir.
Sayfa 181 - Toplumsal Etkileşim ve Günlük YaşamKitabı okudu
352 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
- Hayatımın her döneminde okuyabileceğim kitaplar arasındadır 1984. Diktatörlüğü ve iktidarın kendi çıkarları için yapabileceklerini en iyi anlatan kitaptır sanırım. George Orwell, bu kitabında ütopik bir dünya kurmuş gibi görünse de bana göre büyük öngörü sahibiymiş. - Daha önce "Hayvan Çiftliği" adlı kitabını okuyup yorumlamıştım. İki kitabın ortak noktası, gerçek dışı gibi gösterilen olaylar, kişiler veya dünyalar üzerinden tarihteki ve günümüzdeki önemli meselelere değiniliyor olunması. 1984 kitabı distopya olarak niteleniyor olsa da benim gözümde gelecekte yaşanması muhtemel karanlık günlerden ziyade günümüzdeki egemenlik anlayışını ve buna bağlı oluşan toplumsal yapıyı fazlasıyla yansıtıyor. Kitapla ilgili okuduğum bazı yorumlarda, kitapta bahsedilen durumların ileride gerçekleşme olasılığından bahsediliyorken, ben şuan yaşandığını düşünüyorum. Zaten kendisi de bununla ilgili, "Kitapta anlattığım toplumun bir gün mutlaka gerçek olacağına inandığımı söyleyemesem de, ona benzer bir toplumun gerçek olabileceğine inandığımı söyleyebilirim" demiştir. - Ağır koşullarda çalışmaktan, boğaz kavgasından, komşularla didişmekten, sinema, futbol, bira ve en önemlisi de kumar yüzünden kafalarını çalıştırmaya fırsat bulamıyorlardı. Orwell'ın yarattığı dünyada, Avrasya, Doğu Asya ve Okyanusya olmak üzere, sürekli bir egemenlik mücadelesi içerisinde olan üç büyük devletten bahsediliyor. Her devletin bir takım kendine has yapısı ve toplum özellikleri olduğundan bahsedilse de hepsinde aynı baskıcı rejimler uygulanıyor ve düşünen bireylerin meydana gelmesi engelleniyor.
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2023167,4bin okunma
Reklam
“Tarihte hiçbir toplum, kadını Türkler kadar erkekle eşit saymamış ve hak tanımamıştı. Her cinsin önceden belirlenmiş görev ve sorumlulukları vardı. Her iki cins, aynı eğitimden geçer, cinsler arasında ayrım, kimsenin aklına gelmezdi. Kadın, toplumsal yaşamın her alanında vardı. Örtünmez, harem bilmez, erkeğin gittiği her yere gider, yaptığı her işi yapardı. Erkeklerle birlikte; bayramlara, şölenlere, içkili toplantılara katılır ve kendisi de şölenler düzenleyip davetler verebilirdi. Çin kaynaklarına göre; “kocaları dama oynarken onlar futbol oynar”, “pazara gittiklerinde torbaları kocaları taşır” ve “açık bir kibarlıkları vardır”. Gerekirse “ava ve savaşa” da giderlerdi. Arap Gezginci İbn Arabşah, Türk kadını için, “Erkekler gibi savaşıyor, kafirler üzerine dörtnala at sürüyorlardı” diye yazar.”
Sayfa 265
Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle başlarım... Bu güne kadar kimleri tanıdık? Kimlere hayran olduk? Kimleri sevdik? Kimler ve yaptıkları beynimizi meşgul etti, kimlere özendik? Şarkıcılar, türkücüler, tiyatrocular, artistler, mankenler, futbolcular, haberciler, siyasetçiler, gazeteciler vs.vs... Bir asırdır önümüze konulan, sevdirilen
Roma batarken son günlerinde insanlar neler yapıyordu, ya da Bizans batmadan tam birkaç ay evvel toplum ne haldeydi acaba diye merak ederdim hep. O zaman da insanlar aynı bugünkü gibi eğlencelerle futbol, dizi, yarışma, şarkı, türküyle oyalanmışlar. O zamanların eğlencesi arena dövüşleriymiş. Roma İmparatoru da isyan etmesinler diye, halka bedava ekmek dağıtırmış. Türkiye'de kömür ve makarna dağıtıldığı gibi. Ama dağıtılacak o da kalmadı.
“Ne istiyorsunuz ki?” diye patladı, Macar futbolunun görmezden gelinemez performans ve cazibe kaybı nedeniyle gazetecilerin sıkıştırdığı 1.Lig oyuncusu: ‘Topluma şöyle bir bakın bakalım. Toplum iyi işliyor mu ki? Macar futbolunun zayıflığı, ekonomimizin ve politik hayatımızın yarım yamalaklığının ve yetersizliklerinin bir yansıması sadece.’
Sayfa 171Kitabı okudu
Reklam
378 öğeden 331 ile 340 arasındakiler gösteriliyor.