Gagauz Türkleri
"Gagauz türküleri arasında konusunu Türk tarihinden alan türküler vardır. Bu tarihî türkülerin bir bölümü ağıt niteliği taşımaktadır. Çoklukla uzun asırlar Anadolu'nun acılarını da birlikte paylaşan Bulgaristan Gagauzları arasında söylenen bu türkülerden Yemen, Budin, Varna ve Kırım için yakılanlarda Anadolu ile açık yakınlık vardır. Bu ağıtlardan Yemen ile ilgili olanlar ayrı bir özellik taşır. Yemen'e gidenler arasında belki hiçbir Gagauz Türkü yer almamıştı, fakat onlar Osmanlı Türkünün ıstırabını hissetmişler ve bu acıyı paylaşmak istemişlerdir. Anadolu insanının dilinden düşürmediği Yemen ağıtı aynı şekilde Gagauzlar arasında da tespit edilmiştir."
Sayfa 63 - Zajackwoski, Jezyk i Folklor Gagauzow z Bulgarii, s78
"Yenik ve talihine küskün genç Selçuklu sultanı 2. İzzeddin Keykâvus ile birlikte 1262 civarında Balkanlarda Dobruca denilen gayrimeskûn Bizans topraklarında gerçekleşen söz konusu Türk iskânının bakiyesi, bugün Moldava'nın bir köşesinde Gagauzya denilen bölgede yaşamaya devam eden Hıristiyan Keykâvuslu Türkmenleri, yani Gagauzlardır. Bugün kendilerinin Gökoğuzlardan geldiklerini ileri süren Gagauz Türkleri, işte bu mühim tarihsel olayın hatırasını yansıtır."
Reklam
Gagavuz Türkleri
Hıristiyanlığı 11 .yy'dan itibaren özellikle Bizans misyonerlerinin faaliyetleri sonucu kabul etmiş olan Gagauz Türkleri; Peçenek, Uz ve Kıpçak gibi Karadeniz'in kuzeyinden Balkanlar'a inen Türk boyları ile Anadolu Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykavus'u takiben Bizans'a sığınan Selçuklu Türklerinin ahvadıdırlar ve bugün Gagauzların çoğunluğu Moldova Cumhuriyeti Gagavuz Yeri'nde yaşamaktadırlar. Bugünkü nüfusları 169.300'dür. Ancak, diğer bazı ülkelerde de örneğin, Moldova' da, Ukrayna' da, Rusya' da, Kazakistan' da, Beyaz Rusya' da, Özbekistan' da, Azerbaycan' da, Türkmenistan' da, Litvanya' da, Estonya'da da yaşayan Gagauz Türkleri bulunmaktadır.
Rus Pravoslav Kilisesi
Her ne kadar başlangıçta Bizans misyonerlerinin etkisinde kalmışlarsa da, 1770'lerde Besarabya'ya yerleştikten sonra Rus papazlarının etkisiyle Pravoslav dini denilen Rus Hıristiyanlığı Gagauz Türkleri üzerinde etkili olmaya başlamıştır. Bugün aralarında Babdist ve Adventist Protestanlık da belli bir seviyeye ulaşmışsa da, Gagauzların çoğu Ortodoks olup Moskova Patrikliğine bağlıdırlar.
Herkesin eli kanlı... Fail-i meşhur bir aydın; Necip Hablemitoğlu'nu saygıyla anıyoruz... (1954-18 Aralık 2002) "Yeni binyılın şeyhlerinin, dervişlerinin, müritlerinin ve de meczuplarının amaçlarının da değiştiği gözlemleniyor. Artık amaç, bir şeriat devleti kurmak değil. Şeriat; iktidarı, parayı, her türlü gücü ele geçirmenin sadece
Osmanlı İmparatorluğu, bünyesinde farklı din ve milletten insanları barındırmış bir imparatorluk olmuştur. Bugünkü millet kavramının içeriğinden tamamen farklı bir içeriğe sahip olan ve sadece din esasına göre, İslam hukukundaki zımmet kurumuna bağlı olarak oluşturulan Millet sistemi sayesinde Ermeni, Rum ve Yahudi gibi gayri Müslim topluluklar temel kültürel ve dini özelliklerini kaybetmeden yaşama imkanı bulabilmişlerdir. Osmanlı Devleti'nin gerek kuruluş aşamasında gerekse sonraki dönemlerinde ele geçirilen yerlerdeki Hıristiyan nüfusa yönelik din değiştirme konusunda herhangi bir zorlamanın olmadığı, eski Bizans ve yeni Osmanlı tebası Hıristiyan halktan kendi istekleriyle Müslümanlığa geçenlerin varolması yanında, kendi inancının gereklerini yerine getirebilen farklı dinlerden insanların olduğu bilinen bir gerçektir. Bu konuda Osmanlı İmparatorluğu'nun son gününe kadar yaşamlarını devam ettiren gayri Müslim nüfusun varlığı dahi tek başına bir delil olarak gösterilebilir. Yukarıda sözü geçen millet sistemi dahilinde kendi varlıklarını sürdürebilen Ortodokslar, heterojen bir yapıya sahip olup, Anadolu' daki Ortodoks nüfus dışında Balkanlar' da yaşamakta olan Gagauz Türkleri, Sırp, Bulgar, Romen, Arnavut ve ayrıca Araplar olmak üzere farklı birçok Ortodoks nüfusu bünyesinde barındırmaktaydı. Ancak, Ortodoks milleti içerisinde gerek günlük yaşamda, gerekse ibadet dili olarak Yunanca yerine Türkçeyi kullanan, genelde öz Türkçe isimler taşıyan ve Rumlardan farklı bir isimle anılan bu Ortodoks topluluğun kimler olduğu konusuna geçmeden önce Ortodoks kilisesinin İstanbul'un fethiyle nasıl yeniden şekillendirildiğine değinmek gerekmektedir.
Reklam
Yukarıda sözü geçen millet sistemi dahilinde kendi varlıklarını sürdürebilen Ortodokslar, heterojen bir yapıya sahip olup, Anadolu' daki Ortodoks nüfus dışında Balkanlar' da yaşamakta olan Gagauz Türkleri, Sırp, Bulgar, Romen, Arnavut ve ayrıca Araplar olmak üzere farklı birçok Ortodoks nüfusu bünyesinde barındırmaktaydı.
Gagavuzca ve Karamanlika
Bu türkünün nakarat kısmındaki ne güzel oğlan boynuma dolan sözleri ayrıca ne güzel oğlan yalabık çoban şeklinde de söylenmektedir. Karamanlıların bugün dahi Yunanistan'da söylemekte olduğu bu türküyü Gagauz Türklerinden de dinlemek mümkündür. Gagauz Yeri Kültür Dairesi Başkanlığı'ndan elde edilen bilgiye göre bu türkü Romanya ve Bulgar Dobrucası ve Makedonya'dan göç etmiş Gagauzların atalarınca Gagauz yerine getirilmiştir. Türkünün bazı versiyonlarına Romanya' daki Dobruca Türkleri, Rum Türkleri, Türkiye Türklerinde de rastlamak mümkündür. Yine paralel şekilde Moldova Bilimler Akademisi Gagauz Bölümü Başkanı L. Çimpoeş de Oğlan türküsünün metni ve müziğinin halka ait olup geçişte halka olunarak bu türkü eşliğinde dans edildiğini ve köken olarak türkünün Balkanlar' da Gagavuzlardan çıktığını belirtmektedir. Aşağıda Gagavuz Türklerinde bu türkünün nasıl söylendiğine bakılacak olursa temelde büyük bir bir farkın olmadığı görülecektir.
Gagavuzlar
Türk Ocakları'nın kapanmasından sonra 1931 yılında Bük­reş Elçiliği'ne atanan Hamdullah Suphi Tanrıöver göreve başla­dığı andan itibaren Müslüman Türkler kadar Dobruca ve Besarabya' da yaşamakta olan Gagauz Türkleri ile de yakından ilgilenmiş, yaşadıkları yerlerde Türkçe eğitim yapabilmeleri için başarılı girişimlerde bulunmuştur. Bunun dışında 1935 yılında 21 Gagauz gencini Türkiye'ye göndermeyi başaran Hamdullah Suphi'nin asıl gerçekleştirmek istediği, Gagauzlara Anado­lu'nun kapısının açılmasıdır. Elçiliği dönemi boyunca Gagauz Türkleri ile ilgili hazırladığı raporları Türk Dışişleri'ne ileten Hamdullah Suphi 1934 yılında hazırladığı raporunda şöyle de­mekteydi: "(Dörtyüz bin kişilik bu Türk kitlesinin) Hıristiyan kısmı ıssız Anadolumuzun koskoca bir parçasına neşe, hayat, refah ve ümran getirecek bir kıymet ve ehemmiyettedir.
Tarih boyunca varolmuş Türk toplulukları arasında İslamiyet haricinde Budizm, Maniheizm, Musevilik ve Hıristiyanlık gibi farklı inançları benimseyenler olmuştur. Genel olarak, bütün Türk topluluklarında dini hoşgörü vazgeçilmez bir politika ola­rak korunmuşken bu hoşgörü ortamında Hıristiyan, Müslüman, Yahudi, Budist veya Gök Tengri inancına
Reklam
208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
Kızılelma; Ne Çin, Ne Viyana. Kızılelma; Hak Yolu, Hakikât Yoludur!
Burada Ömer Seyfettin'in ''Forsa'' ve ''Kızılelma Neresi?'' hikâyeleri 10 farklı Türk lehçesine (Türkiye Türkçesi, Kazak Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi, Karaçay-Malkar Türkçesi, Kırım-Tatar Türkçesi, Gagauz Türkçesi, Kazan Tatar Türkçesi, Türkmen Türkçesi, Başkurt Türkçesi, Kırgız Türkçesi ve Özbek Türkçesi) çevrilerek tek bir kitapta toplanmış. Bu
Kızılelma Neresi?
Kızılelma Neresi?Ömer Seyfettin · Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları · 2020272 okunma
228 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Atalarımız Hunlar
*Rusya'daki azınlıklar, özellikle Türk kökenliler, resmî tarih mağduru sayılabilir, çünkü ataları hakkındaki bilgileri ve öz kültürlerini yeni kuşaklara sansürsüz aktaramıyorlardı. Böylece genç kuşaklar, giderek hafızadan silinmeye mahkûm edilen halk değerlerinden mahrum kalıyor ve manevi yönden gelişemiyordu. Bunun sonucunda da Ruslara karşı
Atalarımız Hunlar
Atalarımız HunlarSofi Tram-Semen · Kaynak Yayınları · 200714 okunma
(Atatürk) “Milli mücadeleyi müteakip Anadolu'da binlerce Hıristiyan Türk'ün sürülmesiyle işlenen hatayı, Romanya'daki Hristiyan Türkleri anavatana yollamak suretiyle telafi yoluna gitmek istemişti.”
Sayfa 49 - Türk Ocaklar Kayseri Şubesi YayınlarıKitabı okudu
“Her şeye din gözüyle bakan bu köhne idare sizleri, aynı kandan ve soydan kardeşlerimizi bizden ayırmak için ve bize düşman gözüyle baktırmak için ne kadar uğraştı. Fakat bizim ecdadımız ve babalarımız ve bugün biz Türklüğün hakikati dinde olmayıp kanda olduğunu anladığımız için daima kardeş gibi yaşadık ve yaşamaktayız. (...) Artık Türkleri birbirine bağlayan islamlık değil, Türklüktür. Ortada dinden evvel milliyetçilik var.” (s.190) Akıncılar Köyü, 1938-39 Doğan Dan
Sayfa 125 - Türk Ocaklar Kayseri Şubesi YayınlarıKitabı okudu
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.