Galata Köprüsü'nde gerçekleştirilen Filistin'e destek yürüyüşüne katılan vatandaş, yürüyüş sonrası elinde Kelime-i Tevhid bayrağıyla dönerken ırkçı faşist bir şahıs tarafından saldırıya uğradı.
Kendini bilmez ırkçı, İsmail Aydemir adlı vatandaşa, "Siz Arap sevicisiniz" diyerek yumruk attı. Yumruklu saldırıda Aydemir'in yüzü kanlar içinde kaldı.
Bu saldırı, son zamanlarda ırkçılık ve kemalizm üzerinden hortlatılan "Arap düşmanlığının" özünde, aslında İslam düşmanlığı olduğunu bir daha göstermiş oldu.
Bize kıyılara çıkmayan dalgalar, çocukları yutmayan sular borçlusun İstanbul... Boğaz’ı geçen balıkları sayan deli bir muhasebeci, balıkların peşine takılıp Haliç’e giren şaşkın bir yunus, yunusa yalanırken rakı bardağına düşen bir kedi, kediye kaftanlardan kefen diken bir terzi borçlusun. Bize dipsiz çöp kutuları borçlusun İstanbul... Kız
Orlando.... fantastik bir roman mı diyelim, açıkçası bunu dersek kimsenin bizi kınayacağını zannetmiyorum, 4 asır yaşayan cinsiyet değiştirebilen, günlerce ölüm uykularına yatabilen bir Orlando varsa evet buna fantastik diyebiliriz kimsenin de itirazı olmaz; ama bütünüyle oraya takılamayız...
çünkü bir taraftan bunlar varken diğer taraftan aşk
Bediüzzaman, dünyaya, kâinata, olaylara herkesten farklı bakmaktadır. Bir seferinde bir dostuyla Eyüp Sultan'a gidecektir. Bir araba bulmak için Galata Köprüsü'ne gelirler. Araba bulamayınca bir kayıkla gitmek zorunda kalırlar. Ama arkadaşı, kayığa binemeyeceğini söyler. Bediüzzaman sebebini sorunca da:
Batarız diye korkuyorum, der.
Ama hepiniz, hepiniz ...
Hepiniz geçim derdinde.
Bir ben miyim keyif ehli, içinizde?
Bakmayın, gün olur, ben de
Bir şiir söylerim belki sizlere dair;
Elime üç beş kuruş geçer;
Karnım doyar benim de.
Kentin hafızası toplumun kolektif bir fotoğrafını çeker. Şiir de en az fotoğraf kadar şehri ve şehirlileri dizelere hapseder, burada ölümsüzleştirir. İstanbul’un önemli dilsel ve görsel temsilcilerinden
MANEN TOKAT
Yahya Kemal bir keresinde Yusuf Ziya’ya bir tokat attığını söylemiş. “Aman!” demişler, “Dövüştünüz mü?”, “Hayır” diye cevap vermiş Yahya Kemal, “ben köprünün (Galata Köprüsü) Boğaz tarafından geçiyordum, o Haliç tarafından geçiyordu. Elimi uzaktan bir salladım, manen yedi tokadımı!”
eyüp sultan’da sabah namazı + galata köprüsü ve eminönü’nde filistin yürüyüşü + üsküdar-karaköy vapurunda gün batımı + ayasofya, sultanahmet, hüdayî camiilerinde namaz edaları
bir günden alınabilecek max verim alındı, benim bünyeyi bir miktar toparladı💆🏻♀️
"..O zaman anladım ki hayallerimizin İstanbul'u hakikisinden daha çok güzeldir. Acaba öyle mi? Kötü bir Galata Köprüsü, çirkin bir Beyazıt Kulesi, bir yüce Süleymaniye kubbesi, bir kocaman ve munis ejderha Ayasofya yanında, birinin üstünde, diğerinin tepesinde, diğer ikisinin duvarları dibinde daha mı mesuduz?Acaba asıl İstanbul; özlenen, daha bir saat ötelerden bile özlenen, hayallerimizin, rüyalarımızın ve hatıralarımızın İstanbul'u mudur?"
Sayfa 34 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 'Bir Başka İstanbul' ÖyküsüKitabı okudu
İşte İstanbul
yorgun şehir
işte canından bezmiş boğaz vapurları
kederli tramvaylar
ve Galata Köprüsü'nden
telaşlı insanlar geçmektedir
bir gizli sevinç mahzun gözbebeklerimde
eriyen bir sükun kaldırımlarda adım adım
işte İstanbul
İstanbul dedim de seni hatırladım.
Alışamıyacak mıyım,
Unutamıyacak mıyım?
Güneşten sonra yattım,
Güneşten önce kalktım;
Pencereden dışarıya şöyle bir baktım:
Ufuk, yeşil yeşil, ağarıyordu.
Sevgilim, dedim,
Dördüncü uykudadır şimdi;
Galata Köprüsü açılmak üzeredir;
Kül rengi sulara
Kirli bir gün ışığı dökülecektir.
Çatanalar, mavnalar, kayıklar,
Limanda sıra bekleyen gemilerin arasında
İnsanlar hayat mücadelesinde;
Adamlar, kadınlar, çocuklar;