GERÇEK ŞU Kİ BU ÇOK DEĞİŞİK BİR İNCELEME OLACAK!
Ördekler, Newburyport yolculuğum tam yirmi üç gün sürdü, bu kadar uzun bir zamanda okuduğum gerçeği sizleri yanıltmasın, çünkü her anlamda bayıldım.
Zengini daha zengin, fakiri daha fakir kılan sistem olan kapitalizmi ilk ortaya çıktığındaki çıplaklığıyla gördüğümüz roman...
Büyük buhran zamanları Amerika'da yaşayan ve çiftçilikle uğraşan
Kayıp Hayaller Atölyesi, duygularımda bol bol iniş çıkışa sebep oldu.
En başta hayallerinin peşinde koşan genç bir kızı okumaya başlamıştık. Sorunlar yaşasa da çok güzel bir ailesi vardı bu genç kızın. Hayallerini süsleyen işin peşinde koşma cesareti vardı, yeteneği vardı, çalışkandı, çok tatlı arkadaşları vardı ve tabi ki bütün bunlar okuma serüvenim için harika bir başlangıçtı.
Fakat sonra bir anda her şey kötüye gitmeye ve aile üyelerini birer birer kaybetmeye başladı Teddi. İş yerinde de sorunlar baş göstermeye başladı derken bunalım süreci de haliyle peşinden geldi.
Ben artık Teddi için bir ağlama seansına girmeye hazırlanmıştım ki bir anda iç ısıtacak gelişmeler yaşanmaya başladı ve böylece benim de okurken aldığım keyif bir anda arttı kitaptan. Tam "tamam, artık her şey yoluna girmeye başladı" derken kitabın başından beri şüphelendiğim şey geldi bu sefer de başımıza ve yeniden kendimi Teddi için üzülürken buldum. Ben olsam kardeşimin yaptığı bu şeyi asla affedemezdim galiba. Josh'ı asla sevemedim yaptığı şeyler yüzünden. Kitap boyunca Teddi'nin ona ne kadar düşkün olduğunu, onu ne kadar özlediğini ve bir gün gelecek umudunun onu nasıl yiyip bitirdiğini okumuşken "oh iyi, hayatta ve keyfi yerindeymiş" rahatlığı yaşayamadım haliyle.
Neyse ki Sam imdadımıza yetişti ve hem Teddi'yi hem de kalbi kırılmış bu okuru kurtardı. Gerçi kendisi biraz fazla romantik kaçıyordu benim için ama olsun. Aynı şekilde Teddi'nin en yakın arkadaşı Olivia'nın mutluluğa kavuşmasını da çok severek okudum.
Bir süre doğru kelimeleri bulmaya çalışarak bekledim.
"Kendimi sürekli başka biri olmaya uğraşıyormuş gibi hissediyorum. Yeni bir yer bulmaya, yeni bir hayata başlamaya, yeni bir ben olmaya çalışıyorum sanki. Bu büyümenin bir parçası sanırım, aynı zamanda kendini yeniden keşfetme çabası. Yeni bir ben olarak her şeyden kurtulabilirdim. Kendimden kaçabileceğime cidden inandım -çabalamaya devam ettiğim sürece. Ama hep sonunda dibe vurdum. Her nereye gidersem gideyim karşımda hep kendimi buldum. Eksikler olduğu gibi kaldı. Aynı eksik parçalar asla doyuramayacağım bir açlıkla üstüme geliyordu. Galiba beni tanımlayan şeyler bu noksanlıkların ta kendisiydi. Senin için yeni biri olmak istiyorum. Kolay olmayabilir ama her şeyimi verirsem eğer değişmeyi başarırım belki. Doğrusunu söylemek gerekirse geçmişe gidip aynı konumda olsam, yine aynı şeyleri defalarca yapardım. Seni tekrar tekrar incitirdim. Hiçbir şeye söz veremem. Hakkım olmadığını söylerken kastettiğim şey buydu. İçimdeki bu gücü alt edeceğime inanmıyorum sadece."