Sizi tanıyabilir miyim?
'Beni daha yakından tanımak istiyorsunuz öyle mi?
Bunu gerçekten istiyor musunuz?
Şunca yıl tanımak için gayret ettim, yine de başaramadım ben bunu.
İnsan kendini tanıyamazken başkaları onu nasıl tanısın! İnsan bir meçhul, malumunuz! Kim kimi layıkıyla tanıyabilir ki! Hem de şuncacık zaman içinde. Şurada şu zamanda doğdum, şurada büyüdüm,
MABETSİZ ŞEHİR
Bu şehrin insanlarının mabutları ceplerinde mabudeleri yataklarındadır
Dünyanın başka yerinde var mı bilmem! Türkiye’de mabetsiz bir şehir var... Ankara’nın Yenişehir’i... Bir akşamüzeri bu şehirde dolaşıyorum. Sanki yürümüyorum; ayaklarım kendiliğinden gidiyor. Asfaltlar üzerinde otomobiller, otobüsler, troleybüsler
Ölü Nota
Belgrad ormanlarında koşmak istemişimdir her zaman, ne hikmetse kendimi gecenin bir yarısında ormanda koşarken buluyorum, kanımın hızlanması boğazımdaki damarlarda gerilme nefes alıp verirken soğuk havanın ciğerlerime dolması her şey güzelde arkamdan koşan kimliği belirsiz bu şahıs kim! Elindeki silahın parlak metal yüzeyini bir aralık görür
Gökhan Özcan yazmış...
Sizi daha yakından tanıyabilir miyim?
Beni daha yakından tanımak istiyorsunuz öyle mi? Bunu gerçekten istiyor musunuz?
Şunca yıl tanımak için gayret ettim, yine de başaramadım ben bunu. İnsan kendini tanıyamazken başkaları onu nasıl tanısın! İnsan bir meçhul, malumunuz! Kim kimi layıkıyla tanıyabilir ki! Hem de şuncacık
Enver Paşa, sahra dürbünden gözünü ayırıp geri döndüğünde,
Esad Paşa ciddi bir ifadeyle: Birliklerimiz çok
şey başardı, Paşam..” dedi.
— Kayıplar çok mu?
— Son zamanlarda daha az. Tam zayiatı ateş hiç kesilmediği
ve arada kalanlar alınamadığı için şimdilik veremem.
Yalnız, 5 Mayıs’a kadar sadece bu mantıka da ondört
bin şehit ve yaralı
