Aşk şeriat ı bütün dinlerden ayrıdır. Aşkların şeriat ıda Allah tır mezhebide. Lalin lal olduğunu ispat eden bir damgası olmazsa ne çıkar.
Aşk gam denizinde gamlanmazki.
Can verme sakın aşka aşk afeti candır
Aşk afeti can olduğu meşhuru cihandır
Sakın isteme sevdayı gam aşkta her an
Kim istedi sevdayı gamlı aşk ziyandır
Her ebrulu güzel elinde bir hançeri honriz
Her zülfü siyah yanında bir zehirli yılandır
Yahşi görünür yüzleri güzellerin emma
Yahşi nazar ettikte sevdaları yamandır
Aşk içre azap olduğu bilirem kim
Her kimseki aşıktır işi ahü figandır
Yadetme güzel gözlülerin merdümi çeşmin
Merdüm deyip aldanma kim içtikleri kandır
Gel derse Fuzuli ki güzellerde vefa var
Aldanmaki şair sözü elbette yalandır.
"Üzülme. Çünkü senin gerçek ömrün; mutluluk ve gönül huzuru içinde geçirdiğin zamanındır. Günlerini hüzünle harcama. Gecelerini kaygı ve tasa içinde geçirme. Zamanını gam ve kederle saçıp savurma. Hayatını müsrifçe bitirme. Şüphesiz Allah israf edenleri sevmez."
İyiliği emretme kötülükten alıkoyma sorumluluğu, cihad, şehadet, infak, fedakarlık, adalet, bilinç, tekamül, izzet, vahdet ve amel sorumluluğu yerine; ağlama, gam tevessül, takiyye, nefret, küfür, dalkavukluk ve yersiz sorumsuz, adaletsiz bir şefaat anlayışı konulmaktadır. Bunlar bizim halkımıza ancak ahiretteki kurtuluşu vadetmektedir. Halkımızı uyuşuk, tepkisiz, zayıf ve zulme rıza gösteren bir hale sokmuştur.Her amel karşısında beceriksiz, dirilişe ve direnişe karşı ümitsiz bırakmıştır.
Ey gönül! Hele şu dünyada adam gibi bir adam yokmuş. Var ise de gönülden anlayan sırdaş bulunmuyormuş. Eğer bilge isen şu dünya için asla gam çekme ve tut ki dünya diye bir şey de zaten yok imiş.
aşkın kanununu tahsil etmiştim kalbimin en doğusunda
içimde yağmur duasına çıkmış birkaç köy
birkaç köy sular altında
kalbimin doğusu,
her resme güneş çizen bir çocuktu.
gam yükünün kervanları yürürdü dudaklarımda
kavruk ve çatlaktı dudaklarımın toprakları
ölümün ötesinde bir köy vardı
orda, uzakta, kalbimin en doğusunda
şimdi bana yalnızca
dertli türkülere duyduğum karşılıksız aşk kaldı
güzel beyaz bir tay doğururdu her sene hafızam
yorgundu oysa
durmadan, durmadan hatırlamaya koşmaktan...