Kitaplarıngamzesi

244 syf.
·
Not rated
·
Read in 5 days
Giyotin sürekli işler ve devrim kendi çocuklarını da yemeye başlar
Anatole France, insan doğasını betimlemede usta tragedya yazarı Euripidie’nin “Oreste” adlı yapıtına atıfta bulunurken, sanatçı Gamelin’in Cumhuriyete adanmışlığını, ancak aşırı şiddete giden yolda kendisini nasıl yokoluşa sürüklediğini dile getiriyor. İhtilalden sonra Fransa 'da halkın en büyük kaygısı adaletin sağlanmasıdır.Rejim değişikliği bunu mümkün kılacak mı? Fransız Senatosu'nca Cumhuriyet'in devamlılığı için İhtilal Mahkemeleri kurulurken kahramanımız Evariste Gamelin gibi yurtseverler arasından yargıçlar atanıyor. Yazar burdan hareketle ihtilal sonrası Fransa'yı betimliyor.Eski aristokratlar,halk kuşku içinde , yurttaşlar ihtilal mahkemelerince körü körüne verilen cezalar yüzünden huzursuz ve gerçek bir adalete ihtiyaç duyuyorlar.Bu durumda ihtilalin getirdiği eşitlik ilkesine inançları sarsılmış durumda. Maurice Brotteaux adlı hümanist ve eski bir aristokratın, halka salınan bu korkuların, bir gün yurtsever Cumhuriyetçilerin de “başına yıldırımlar yağdırmasına engel olunamayacağı” öngörüsü haklı çıkıyor kitabın sonunda. Evariste Gamelin 'in ki sanatçı bir kişiydi, kendisine verilen devrim mahkemesi yargıcı konumu "monarşi ve aristikrasiye son vermek adına"insan kanına susayan bir puta dönüştüğünün resmi oluyor. Bir de bu arada kitabın gayet akıcı bir dili var. Sadece açıklamalara göz atarken yavaşlıyorsunuz. Hem tarihe tanıklık ediyoruz hem tutkulu bir aşka, hem de ihanete. Tarihi olarak olmasa da aşk konusunda kitabın sonunda oldukça şaşırdım.
Tanrılar Susamışlardı
Tanrılar SusamışlardıAnatole France · Ötüken Neşriyat · 2018641 okunma
Reklam
294 syf.
·
Not rated
·
Read in 7 days
Zavallı Rufus
Ailede Bir Ölüm,James Agee'nin Türkçedeki tek kitabı. Yazar, Amerika'nın içe kapalı,geleneklerine bağlı bir yöresinde doğup büyümüş ve aile üzerinden bu gelenek görenek işini bize aktarmış, oldukça sert kuralları olan bir aile bu. Küçük Rufus ailenin oğlu,bir gece babası amcasından bir telefon alıyor dedesinin epey hasta olduğunu ve son günleri olabilir demesi üzerine babasının evden gidip ertesi gün akşam yemeğinde mutlaka olacağım demesiyle olaylar gelişiyor ama ne yazık ki babası trafik kazasında ölüyor. Yazar burda yaşamı ve ölümü sorgulamıyor,bir olgunun, olayın insanlar üzerindeki etkilerini garip denebilecek bir tutku ve yoğunlukla anlatıyor. Annenin,Rufus'un , Catherine'nin ailenin diğer üyelerinin bu acı olay karşısında alt üst oluşunu, belli 'an'larda aralarında kurulan uzaklık ve yakını anlatıyor. Davranışlar, sözler ve jestlerle kurulan bu duygu dünyası olağanüstü bir titizlik ve duyarlılıkla yansıtıyor. Bilinci kılı kırk yararcasına didikleyen Faulkner'ı çağrıştırsa da 'dış dünya' daha ağır basıyor Agee'de. Karmaşıklık, acımasızlıkla önümüze serilen bu hayat hem yabancı hem uzak hem de anlamlandırmalara açık.Bu açıklık aile ilişkilerine, insanlar arası iletişim ve iletişimsizlikle doldurulmuş: Uyulması gereken kurallar, söylenmesi gereken sözler, karşılıklı ödevler ve alttan alta akan gerçek duygu ve düşünceler. Kitabın kapağını kapattığımda zavallı Rufus dedim.
Ailede Bir Ölüm
Ailede Bir ÖlümJames Agee · Ayrıntı Yayınları · 200032 okunma
228 syf.
·
Not rated
·
Read in 11 days
İstanbul İstanbul, yazarla tanışma kitabım kitabım oluyor. Güzel İstanbul'un yerin altında insan hayatını yok sayan işkencecilerin arasında kendi hayatlarını varsaymaya çalışan insanların romanı. Gizlilik nedeniyle kendilerini anlatamayan insanlar birçok masal anlatıyorlar. Öyle bir hücre ki, _işkence, açlık,buz gibi soğuk_ hücrenin içinde on üç gün durdum o işkence seslerinden yerimde duramadığım için, o işkececilerin gardiyanların yok saymasına dayanamadığım için ve en önemlisi işkencenin öyle şehirden uzakta değil sadece iki bodrum aşağıda yapılmasına iki bodrum yukarıda yürüyüp giden insanlar ses çıkarmadığı için okurken parçalandım. "mış gibi” üstü kapalı anlatıyor yazar İstanbul'u ve “mıh gibi” yerleşiyor zihnimize. İnsanı anlatırmış gibi, şehri anlatmış,yer altını tasvir edermiş gibi, yeryüzünü betimlemiş,aşkı anlatmış. Karakterler öyle gerçekçi ki, anlatılan hikayeler de öyle güzel ki,Decameron'dan bahsetmeleri beni cezbetti. Öğrenci Demirtay, Doktor, Berber Kamo, Küheylan Dayı… İstanbul’un yer altında bulunan bir hücrede buluşan dört adam. İşkencenin ağırlığıyla yaslanıp birbirlerine yer üstündeki zamana dalıp “Aslında uzun hikaye, ama ben kısa anlatacağım,” diyerek hikayeler anlatıyorlar birbirlerine... Burhan Sönmez, İstanbul’un siyah beyaz fotoğraflarına bakıp ağlanan kenti, umutla anlatılan hikayelerin kahramanı yapıyor. Geçmiş ve gelecek hepsi İstanbul İstanbul'da çok beğendim yazarı bu kadar geç tanıdığım için pişmanım.
İstanbul İstanbul
İstanbul İstanbulBurhan Sönmez · İletişim Yayınları · 2019961 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
112 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Salah Birsel'in hemşehrimizin bir yılını yansıttığı günlük tadındaki denemeleri az önce bitirdim. Nezlleli Karga kitap ismi için hayli tuhaf bir isim olsa da konu Birsel olunca enteresan ve eğlenceli oluyor. Şiirlerin şairlerin,kitaplarin, yazarların arasında dolanıp duruyor,bir yandan Birsel'in kitaplık rafına kafamızı vurup, bazen de kitap elde uyuyup kalıyoruz. Usta bir kelime üreticisi olan Birsel uçarı,sen şakrak,belleği sağlam bir okur istiyor kitaplığının raflarında gezinirken aradığı kitabı bulduğunda bulmak yerine enseler üslubunu kullanıyor ve daha birçok duymadığım hoş kelimelerle onun hayatı ne derece eğlenceli bir hale getirdiğine şahit oldum. Nurullah Ataç,Halid Ziya, Fransız eleştirmenlerinden Alain'in öğrencisi Andre Maurois'le özellikle karşılaşmak çok hoşuma gitti. Bu yıl kiraz zamanı Manisa'nın Salihli ilçesine bağlı Allahdiyen dağlarında hareketli günler geçirmiştik Kurşunlu Kaplıcaları yine bunları yazıda görünce heyecanım daha çok arttı. Manaya hareket kazandıran kelimeler, anlamı perçinleyen deyimler, didaktik ve monoton duzyazılarin boğuculuğundan kaçmak isteyenler Nezleli Karga'ya merhaba deyin.
Nezleli Karga
Nezleli KargaSalâh Birsel · Sel Yayıncılık · 2013123 okunma
224 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Mideniz sağlamsa okuyun
Kahramanlarımız Akdeniz'de, Marsilya'dan İstanbul'a doğru yol almakta olan bir yolcu gemisinde beş gün sürecek olan bu yolculukta karşımızda. Kitaptaki karakterler zalim,sadist,iki yüzlü.Tutkuyla nefret arasındaki sıkı akrabalık onları son noktaya kadar götürüyor. Franz ile Rebeca'nın bin bir badire atlatan ilişkilerinde artık icat edilecek bir yenilik kalmıyor, çünkü her şeyi deniyorlar.Surekli bir yenilik arayışı içinde fazlasıyla dozu kaçmış bir cellat_kurban ilişkisi bu. İlişkilerine biraz heyecan katmak, tekdüzelikten çıkmak için yola çıkan Didier ile Beatrice'in de bu yolculukta Franz ve Rebecca'yla tanışması,Franz'ın onlara yaşadığı ilişkiyi hem de ta en baştan ve en mahrem noktalarını es geçmeden anlatması Didier ve Beratrice'in de öyle bir mahvına yol açacak ki artık bu tanışma onları cehenneme götürecektir. Roman Polanski tarafından 1992'de Acı Ay adıyla beyazperdeye aktarılan roman, özel hayatın çıkmaz sokaklarına, insan doğasının en karanlık kuytu köşelerine ayna tutuyor. Bazı sayfaları okurken midem bulandı, tutkunun insana neler yaptırabileceğini içim almayarak okudum.
Hınç Ayları
Hınç AylarıPascal Bruckner · Ayrıntı Yayınları · 200637 okunma
Reklam
372 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Yeni Bir Sayfa Calvino'nun dergilerde ve gazetelerde yayımlanan yazılarından oluşuyor. Belli bir süre, bir edebiyat kurma çalışması aracılığıyla bir toplumu kurmaya çalıştığına inanan yazar, İtalyan toplumunu tasarılara ve öngörülere rağmen daha az tepki veren bir şey olduğunu, gidererek daha az yönlendirilebilen,her tür biçimi reddeden bir şey olduğunu farkediyor. Arka arkaya sıralanan sayfalar,kendilerini bitmiş bir deneyimle sunup,bir biçime girerek,anlamını yine bütünleştiren bir öykü/tarih halinde sunulmuş.Öznel bazen de nesnel dönüşüm olarak yazılan bu sunuş 23 yıllık bir birikim.Eleştirel değerlendirmeler, yazarların profilleri, yazı,üslup,dil ve yazı teknikleri üzerine metinleri barındırıyor. Okumak için belli bir yaşın ve birikimin gerektiğini düşündüğüm bu yazılar epeyce zorlayıcı.
Yeni Bir Sayfa
Yeni Bir SayfaItalo Calvino · Yapı Kredi Yayınları · 201716 okunma
392 syf.
·
Not rated
·
Read in 5 days
Öncelikle kitabın ismini çok beğendim Yalnız Bir Avcıdır Yürek,ne kadar güzel değil mi? Bu yalnız yürekler kendilerini anlayan birini bulunca bırakmıyorlar onu,dinlenilmek, anlaşılmak istiyorlar. Sevgi temalı bu roman direk kalplere sesleniyor.Sağır bir de kuyumcu,bir genç kız, siyahi bir doktor,bir lokantacı ve aykırı bir gezgin işçi. İnsanlar anlaşılmak istiyor onları anlayan,kabullenen, saygılı,nazik davranan insanlara kendimizi açıyoruz.Burda da Bay Singer çevresindeki insanların hayatlarına dokunuyor.Sağır ve dilsiz olan Singer kahramanlarımızı dinliyor bir sırdaşı, yol gösterici olarak görüyor herkes onu. Yalnızlık hislerinin işlendiği bu romanda önemli şeylerden biri de karakterlerin kasabaya sığmayan hayalleri.Karakterler ne olmak ve kim olmak isteğinin arayışındalar.Her karakterin kendi mücadelesi var. Carson Mccullers yaşadığı acı, hastalık ve yalnızlaşmayı eserlerine muhteşem bir şekilde işliyor,23 yaşında yazdığı bu ilk romanı otobiyografik öğeler de barındırıyor. Yazıldığı dönem dikkate alındığında, özellikle ABD'deki zencilerin mücadelesine ve gelir eşitsizliğine dikkat çektiği, adaleti savunan bu karakterlerin hepsini çok sevdim, tavsiye ederim okurken içiniz ısınacak.
Yalnız Bir Avcıdır Yürek
Yalnız Bir Avcıdır YürekCarson McCullers · İş Bankası Kültür Yayınları · 2017689 okunma
159 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
"Karım, içeriyi yüzüme kapatmıştı. Ama o, gideceğime inanmıyordu. Yirmi yıl koruyabildiğimiz, katlanabildiğimiz, geliştirdiğimiz bir birlikteliğin bozulabileceğine kesinlikle inanmıyordu. Beni de en çok üzen bu duyguydu aslında... Kendisini, evliliğin bir kurbanı olduğuna ve ölümsüz köleliğine o denli inandırmıştı ki, onun için beyaz gelinlik ancak beyaz bir kefene dönüşebilirdi bu evde..." Yazarın hayatıyla da bütünleşen romanda birbirini seven köy kökenli iki insanın evlenip yıllar içinde geçirdikleri değişim ve dönüşümler anlatılıyor.Maddi sıkıntıların, çocuk sahibi olmanın ki bir çok kez kürtajla sonuçlanan ve diğer dış etmenlerin bunlardan biri de kaynana sorunu bin bir emekle kurulan evlilik kurumuna hasar verip yıktığını, yıllar içinde çiftlerin "halkalı bir köleye" dönüşmesini nükteli kalemiyle kendi yaşam hikayesiyle sunmuş. Aslında evde bulamadığı huzuru 20 yıl sonra gönüldaşıyla bulan karakterimiz kendini öyle ajite etmiş ki onu dinlersek haklı bile bulabileceğiz ne var ki evlilikleri zaten bitmiş gitmiş. Bir de filmi var bu hikayenin 86 yapımı Zuhal Olcay, Tarık Akan ve Melike Zobu başrollerde.
Halkalı Köle
Halkalı KöleBekir Yıldız · Varlık Yayınları · 1986151 okunma
336 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
Serinin 2.kitabı Tazı Payı'nda Rougon ailesinin oğlu olan Aristide Saccard ın hayatını ve Paris'teki yaşamı görüyoruz. Zola Tazı Payı'nı altının ve etin hikayesi olarak nitelemiş ki darbeyle cumhuriyetin yıkımından sonra kurulan imparatorluğun palazlandırdıği yeni zenginleri, ihtişamlı konakları, abartılı giyim kuşamları, gösterişli ziyafet sofraları, danslı ahlaksız eğlenceleri gözler önüne seriyor.Bu altına ete doymayan çürümüş toplumun açgözlülüğü aileden miras gelirken arsa vurgunculuğu, devlet adamlarının da işin içinde olmasıyla girişilen arazi alım satımlarindaki dalavereler ve bu iğrenç hayatın içinde bir de ensest ilişki ve kaçınılmaz son.Öyle güzel betimlemiş ki film izler gibi canlandırıyorum dönemi. Bu külliyatın tamamının Türkçemize çevrilmesini arzu ediyorum.Bunu başaran yayınevi nasıl bir saygınlık kazanır kazanan hem onlar hem biz Türk okurları olur ve okuyucular olarak minnet duyarız.Kültür yayınlarıyla tanıdığımız YKY, İş Bankası Yayınları sesimi duyar mısınız.Çevirilerini çok beğenerek okuduğum Yordam Edebiyat n'olur bu işe bir el atın ve feryadımı duyun.Çok fena taktım bu serinin bütün kitaplarını okumak istiyorum umarım en kısa zamanda da gerçekleşir bu dileğim.
Tazı Payı
Tazı PayıEmile Zola · Yordam Edebiyat · 2020159 okunma
197 syf.
·
Not rated
·
Read in 27 hours
Ah biz kadınlar
Farklı coğrafyalardan, uzak yakın geçmişten,her yaştan,her dinden, her zaman sınıftan kadınlar. Kimi susarak,kimi konuşarak, yaparak ya da yapmayarak küçük veya büyük eylemlerle tarihin akışını değiştiren kadınlar. Dünyanın bütün köşelerinden kadınlar şahsında bir insanlık tarihine davet.Sadece tekerrürden ibaret olmayan, çomak da sokulabilen bir insanlık tarihine... Kitapta Kleopatra’dan Rahibe Terressa’ya, Plaza de Mayo Anneleri’nden Camille’ye pek çok kadının hikayesi anlatıyor şöyle ki:Karalamadan, çarpıtmadan, tüm görkemi ve sadeliğiyle. Dünyanın çeşitli yerlerinde bağnaz bir tutuculukla kadını alaşağı etmeye çalışan bilinç can çekişirken,Galeano kulaklarımıza dostça fısıldıyor.Hadi onun bu fısıltısına bir kulak verin.
Kadınlar
KadınlarEduardo Galeano · Sel Yayıncılık · 20202,076 okunma
Reklam
164 syf.
·
Not rated
·
Read in 22 hours
Yazarla Nagazaki tepelerine gidip Etsiko'nun anlatımıyla kendi geçmişinin izlerine, içine bakışını, romanın bütününe yayılan savaşı, bir dış anlatıyla okuyoruz. Etsuko’nun dilinden okuduğumuz kitap asıl meseleye dair bir şey söylemeden bizim asıl meseleyi anlamamızı bekler gibi.Asıl mesele kızı Keioko’nun intiharı ve bunu Niki’nin cenazeye katılmadığı için annesini ziyaret edişinden, İngiltere basınının Japonlarda intihar eğilimi olduğunu düşündüğü için Keiko’nun intiharının bir Japonun intiharı olduğunun belirtilerek verilisine vurgusundan anlaşılıyor. Kısa bir kitap olmasına rağmen Japonya'da kadının ataerkil ilişkileri içinde rolüne,kentin savaş izlerinden sonraki görüntüsüne, karı koca ilişkilerindeki kadının rolüne ve Japonların kadına bakış açısına bi ileri bi geri anlatımıyla anlatmak istediğini kısaca özetlemiş.Tüm bu anlatımıyla Ishiguro okuru bireyin içindeki gel-gitler arasında dolaştırıyor ve bunu tarihsel ve toplumsal izleklerin etkisini hissettirerek yapıyor ama maalesef sonu tatmin edici değildi.Birden bitivermişlik hissi bıraktı bende.
Uzak Tepeler
Uzak TepelerKazuo Ishiguro · Yapı Kredi Yayınları · 20181,570 okunma
191 syf.
·
Not rated
·
Read in 5 days
İçinde 5 hikayenin bulunduğu Kuşatma birbirinden dokunaklı hikayelerden oluşuyor. Genellikle yoksul kesimden ekonomik bir krize uğramışların anlatıldığı hayatlar.Ama Gül Mevsimi adlı son hikaye ki roman niteliğinde yaşamındaki tek sahici şeyi on altı yaşında tanıyıp, ardından kurgulanmış ve 'ancak ve kesinlikle öyle olabilir' in içindeki özü tükenip gitmiş varlıklı bir kadın Mesaadet Hanım'ın anlatıldığı hikaye apayrı.İşlenilen konu, yaşanılan tarih,sonucu acı, sarsan bir son bir hainliğin çürüttüğü tanıklık bana yazarın bizzat yaşadığı bir durum gibi geldi ki o yaşlarda da böyle bir olaya tanıklık etmiş de olabilir. Çehov'un Gorki'yle karşılıklı mektuplaşması arkadaşlık dolu sözler.Gorki'nin 'sizin yazdığınız piyeslere ulaşabilecek bir şeyler yazabilmek, ah değerli Anton Pavloviç, inanın benim düşlediğim bunlar' deyişi Gül Mevsimi'ndeki söyleşileri hatırlattı. İnce dikkatlerin, ustaca yakalanmış ayrıntıların hiç boşluk bırakılmadan eksiksiz tamamlandığı bir uzun öyküydü kapanışın da onunla olması hoş bir tat bıraktı. Bizden içimizden insanların yaşamları her bir hikayeyi çok beğendim tavsiye ederim.
Kuşatma
KuşatmaFüruzan · Can Yayınları · 1989266 okunma
352 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Herkese iyi akşamlar.Yeni yılın ilk kitabı Emile Zola'dan Rougon'ların Yükselişi olsun istedim.Öncelikle çok güzel bir seri. Rougon ve Macquart aileleri üzerinden(beş kuşak boyunca)Fransa'da bir hükümet darbesi ve 1852_1870'ye kadar sürecek olan İkinci İmparatorluk döneminin başlangıcına uzanan 20 kitaplık bir dizi. Toplam bu yirmi roman pozitivist temelde yazılmış bir tür aile tarihi, bu arada ailenin Rougon kolu burjuvaziyi, Macquart kolu da alt tabakaları temsil ediyor. Zola, sömürüye, adaletsizliğe, haksızlıklara karşı tutumunu edebiyatına öyle bir yansıtmış ki geniş karakter yelpazesiyle hepsi bir temsil Döneminin gelişmeleri karşısındaki açık politik tutumunu çekinmeden aktarmış. Yıllar önce okumaya çalışmıştım çeviri kaynaklı belki de tam verememiştim kendimi şimdiymiş zamanı. Zola okumayı ayrı bir seviyorum serinin bitmesini istemediğim için araya başka kitapları ekleyeceğim. Zola'nın yapıtlarının kalıcılığının belki de en önemli nedeni toplumsal adaletsizliği açık bir biçimde sergilemesinden ve insanlığın durumunun bireysel ve kolektif eylemle düzeltilebileceğine sarsılmaz inancıyla sanatsal niteliklerini ustaca ortaya koymasından ileri geliyor.
Rougon'ların Yükselişi
Rougon'ların YükselişiEmile Zola · Yordam Edebiyyat · 2020194 okunma
208 syf.
·
Not rated
·
Read in 24 hours
Günden Kalanlar/Kazuo Ishiguro Yılın son kitabı Günden Kalanlar.Bu romanın her satırı duygu,umut, özlem,hayal kırıklıkları dolu.Yazarın kendine has bir tarzı var,ben beğendim. İngiliz malikanelerinin ihtişamını yitirdiği bir dönemde büyük başuşak Stevens'la bir yolculuğa çıkıyoruz. Amerikalı yeni işverenin arzuladığı düzeni kurmak için birlikte çalıştığı eski kahyayı ziyarete gitmesiyle yol boyunca karşılaştığı manzaraların ve insanların onda yarattığı izlenimler, mesleğinin olmazsa olmaz gerektirdiği düşünceleri birleşerek büyük bir ihtimamla bastırdığı duygularına tanık oluyoruz. Ne yazık Stevens hayatını idealleri uğruna harcarken basmakalıp fikirleri ve saplantılarıyla aslında yaşamamış. Dokunaklı bir dram, aynı zamanda da özde komik ben beğendim tavsiye ederim, yemek masasındaki konuşmalar dönemi ve bürokrasiye ışık tutuyor. Remaıns Of The Day adlı 93 yapımı filminde başuşağı Anthony Hopkins canlandırıyor. Başka zaman olsa kitap mı film mi dense kitap derdim ama bu sefer film de mükemmel izleyin.
Günden Kalanlar
Günden KalanlarKazuo Ishiguro · Yapı Kredi Yayınları · 20195.3k okunma
232 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Elveda Binbaşı Ortiz, elveda kendini bu yapıdan bir türlü kurtaramayan melankolik dost; elveda senin gibi çok uzun zaman inatla umut eden ve sana benzeyenler: Zaman elini sizden daha çabuk tuttu,sizinse artık her şeye yeniden başlama şansınız yok. Bastiani Kalesi'ne tayin edilen genç teğmen Giovanni Drogo bu kalede kalmak istemese de vaktiyle gözünde büyüttüğü zafer tutkusunun kofluğunu ve askerlik hayatının monotonluğunu hissederek yaşamı boyunca beklediği anın gelmediğini yaşlanmış bir insan olarak burdan çıkışını gösteriyor, çürüyor adeta. Tatar Çölü aslında hepimizin sınır bölgesi. Drogo'da mutlu bir hayat bekliyor,bizler de bekliyoruz bu mutlu hayatı ya ama ne yapıyoruz , daha vakit var, daha genciz derken bir bakmışız yolun sonuna gelmişiz.Tatar Çölü niye harekete geçmemiz, niçin beklememiz gerektiğini içimizdeki düşmanla savaşımımızı vurguluyor ki hepimizin hayatında bir Tatar Çölü var, düşmanın gelmesini bekliyoruz ne yazık ki bu düşman içimizde ve anlamsız bir hayata bizi sürüklüyor. İnsan hayatta her istediğini elde edemezdi ki,yaa, evet, insan hayatta her istediğini elde edemezdi ki, öyle mi Simeoni? Tüm yaşamı, dünyadan tamamen tecrit edilmiş bir şekilde orada geçen,otuz yılı aşkın bir süredir düşmanı beklemek için kendini her türlü zevkten mahrum bırakan Drogo alışkanlıkların uyuşturucu etkisinden, gündelik hayatın durağan ritminden insanlığın sınır bölgesi Tatar Çölü'nü yüzümüze öyle bir gerçeklikle çarpıyor ki insan yaşamını sorgulamadan edemiyor.
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813.3k okunma
65 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.