Gamze Filiz Çalındır

İşin apaçık ortada olan komik tarafı insanın yaşadıklarını hatırlamayı sürdürmesinde gizliydi. Diğer taraftan sadece günü yaşamaya çalışırsanız hatıralar silikleşirdi. Mutluluk bile sadece o anlık bir mutluluk olmalıydı. Benimsenmediği zaman yaşanılanlar giderek unutulan rüyaları andırmaya başlıyordu. Sonunda da çok derinlerde kalmış, hoşnutsuz bir tınıya dönüşeceklerdi.
Reklam
Beyin anlam üreten bir makine; her daim dünyayı anlamlandırma çabası içinde. Dünya görüşümüz insanların iyi olduğu yönündeyse, insanlardan iyi şeyler bekleriz. Bu beklentiyi insanlarla etkileşimimize yansıtır ve böylelikle onlardan da iyilik görürüz. İçsel dünya görüşümüz kendi kendini gerçekleştiren bir kehanete dönüşür: Beklentimizi yansıtınca, beklentimizin gerçekleşme olasılığı artar.
.. her yeni şey bizim stres tepkisi sistemlerimizi harekete geçirir. Yeniliğe verdiğimiz standart tepki şudur: “Eyvah! Bu ne şimdi?” O yeni şeyin güvenli ve olumlu olduğuna ikna olana dek onu potansiyel bir tehdit olarak sınıflandırırız. Çoğu insanın kaygılı ya da bunalmış hissetmesinin temel sebeplerinden biri bilinmezliktir.
.. günümüzde pek çok insan Sokrates’in “kendini bil” derken bireyin önüne en zorlu meydan okumalardan birini sürdüğünü fark edemiyor. Benzer şekilde, “Ve en üst anlamıyla yola çıkmak kendi benliğinin farkına varmaktır” diyen Kierkegaard’ı anlatmakta güçlük çekiyorlar.
İnsanlar bilge olsunlar olmasınlar benlik bilincini yeniden keşfetme sorununun ne denli önemli olduğuna dair inançlarını yitirmiş durumdalar.
Reklam
41 öğeden 1 ile 6 arasındakiler gösteriliyor.