Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Ölüm" gazete sütunlarına ilan olmuş, "kıyamet" oturma odalarında karı koca çatışmasıdır, "peygamber" bir masal kahramanı diye anlatılır, "kitap" raflarda bir süstür, "aşk" mini eteklerin üzerinde bir leke olmuş, "kanun" moda dergisi sanılmakta, "millet" oy sandığında kağıt tomarı, "vatan" haritada bir nokta,"aile" bir gecelik serüven olmuştur.
"Milliyet'in diğer önemli yazarı Peyami Safa'yı, Cingöz Recai dizisinden biliyordum. Ortaokulda iken haftada bir çıkan Cingöz Recai, gazete bayimize gelmediğinden İstanbul'dan ödemeli olarak isterdim. Hep merak ederdim, böylesi maceraları yazan adam nasıl bir kişiydi?.."
Reklam
Bir bakan ağzıyla konuşur Dolaşır burnu havada Köylü babasını unuttu Buldu kendine yeni atalar Hacimli bir gazete gibi düşünür Varsa yoksa gelsin paralar Yatarken bile önemli adam...
Bunlar ne hazin şeyler! Bir kısım insanlar,ı görkemli salonlarda, rahatça yaslanmış, gazete okurken görüyorum. Başkalarıysa poyrazın kamçısı altında, gözleri yaşarmış, elleri koçan gibi donmuş, nereye başvuracaklarını bilemez haldeler. Ve kendi kendime hayatta ne büyük bir adaletsizliğin egemen oldugunu yineliyorum.
Dr. Abdullah Azzam, Afgan cihadının masa başında çözülmesine kesinlikle karşıydı. Daima hizip reislerini bu konuda uyarıyor, onlara tavsiyelerde bulunuyordu. İsterseniz bunu kendi dilinden nakledelim: "Amerika ve Rusya'nın canla istediği siyasî çözüm şer'an batıl, aklen de muhaldir. Filistin'de ve diğer bölgelerde tek çözümün sadece silahların namlularında olduğunu geçirdiğimiz tecrübeler bize öğretmiştir. Meseleyi uluslararası meclislere veya toplantılara havale etmek, onu çöp sepetine atmak demek ve kesinlikle ölümüne sebep olmak demektir..." "Biz, Batının rızası için kılıçla cihad hükmünü ortadan kaldıramayız. Bu büyük farzı minberdeki, gazete ve dergilerdeki konuşulan makalelere çevirerek bozamayız." diyordu.
Yorgunum... Yalnızım... Ya da bilemediğim bir hastalığa yakalandım. Geceleri uyku tutmuyor. Karanlıkta, yatağımın içinde oradan oraya dönüp duruyorum. Kalkıp kitap okusam ya... onu da yapamıyorum. Artık gazete bile okuduğum yok. Ölesiye mutsuzum. Ne var ki, ölmek istemiyorum.
Sayfa 100 - Yapı Kredi Yayınları, 4. baskı: İstanbul, Ocak 2022Kitabı okuyor
Reklam
Otobüs durağına doğru yürümeye başladım. İşin en sevmediğim yanlarından biri de burasıdır. Yürüdükçe kalabalığa karışıyorum ve kalabalığa karıştıkça küçülüyorum. Bir otobüse binmeye çalışırken artık hiçleşiyorum. Oysa gariptir ki otobüse binmem bir zorunluk değil, tercih. Bundan nefret etmeme rağmen yavaş yavaş hiçleştiğimi görmek garip bir haz veriyor. Sonra aynı baygın yüzler, umutsuz bakışlar, sıkılgan iç çekişler, gazete sayfalarına gömülmüş beklentiler...
Oblomov böyle eve kapanıp ne yapıyordu? Okuyor mu, çalşıyor mu, yazı mı yazlyordu? Evet, eline bir kitap, bir gazete geçerse okurdu. Önemli bir eser çıktığnı duyunca da okumaya heveslenirdi; kitabı elde etmeye çalışır, ondan bundan ister, çabuk getirirlerse okumaya koyulurdu. Konuyu öyle böyle anladı mı, zihni islemeye başlardı; biraz. daha gayret etse eseri kavrayabilirdi; ama sabrı tükenir, yatağa uzanıp, gözlerini tavana diker, öyle bakakalırdı. Kitap da yannda bitirilmemiş, anlaşılmamış dururdu. Çabuk uyanan hevesi hemen geçiverirdi. Bir defa kapadığı kitabı da bir daha açtığı olmazdı.
— Ne yazar gazete? Rıza Bey: — Hiç! derdi. ... — Nasıl hiç? — Hiç işte, hepsi hava! Okumayayım derim, dayanamam yine okurum, ne var ne yok hepsini okurum, dişe dokunur tek söz bulamam.
Sayfa 131 - Cumhuriyet Kitapları, 13. Baskı: Nisan 2010Kitabı okuyor
Doğruyu bildirmek, dedi, bir gazetecinin görevi değildir. Neyin doğru olduğunu her insan kendi şahsi için bulmalıdır. Gazete bu arayış için malzemeyi sunar sadece fazlasını değil.
Sayfa 94
Reklam
Kadınlar genelde her şeylerini, sıkıntılarını, sevinçlerini, endişe­ lerini başka birileriyle konuşmayı isterler. Bu bazen komşu, arkadaş, dost, anne, kardeş olabilirken erkekte bu durum çok farklı. Erkekler sıkıntıya girdiklerinde genelde konuşmayı istemezler. Yaptıkları tipik tutumları, içe kapanmak olur. İçe kapandıkları dö­ nemde sessizleşirler. Bu sessizlik dönemlerini maç izleyerek, gazete okuyarak geçirirler. Ama kadın durmaz ve bu tutumları genelde kendisine yapılan bir tavır olarak algılayıp erkeğin üstüne gider.
Sayfa 153
2. Tanzimat sonrasından bahsediyor - 10 Temmuz (23 Temmuz)1909
Hatırımda kaldığına göre 10 Temmuzun ikinci senei devriyesi henüz idrak olunmamıştı. Bir gün Şehzadebaşında bir tiyatro binasında mühim bir konferans verileceğini edebiyat öğretmenimizden öğrenmiş ve bu gibi şeylere meraklı birkaç arkadaşımla konferans mahalline gitmiştim. Sahneye iki adam çıktı. Biri Yusuf Akçora Bey idi. Arkadaşını bize takdim
Sayfa 17
İlme talip, çalışmaya ve öğrenmeye arzulu olan genç, kendi nefsi hakkında yüzeysel bir bakışı olmaması gerektiğini tamamen anladıktan ve dikkatsizliğin depreme benzer bir zaaf olduğuna kesin bir kanaat getirdikten sonra aklî hassalarını bir araya getirmek için yeterli vakit bulabilecektir. Bütün arkadaşlarının yaptığı gibi zihnini öteye beriye dağıtmaktan menedip birkaç saat içinde on gazete okumak veya kâğıt oyunu ve lüzumsuz meseleler üzerine uzun münakaşalar yürütmek gibi hiçbir faydası olmayan fiillerden çekinecektir. Nefsine sahip olmayı büyük bir şeref ve iftihar bilerek, başkalarını sürükleyen akıntıya kendisini kaptırmamayı öğrenecektir.
Sayfa 135
Aynı ben...
Dükkânında elinde dikişi yoksa ya okuduğu kitap olurdu ya da gazete. Kahvelerde içkili yerlerde gören olmamıştı onu. Gecelerini evinde okumaya ayırırdı. Selânik'te çıkan Yeni Asır ile Paris'te çıkan L'Humanité'ye aboneydi.
Sayfa 100 - Cumhuriyet Kitapları, 13. Baskı: Nisan 2010Kitabı okuyor
Milli şuur uyanık olunca iltimas, rüşvet ve haksızlık kalkar. Hizmeti olanların hizmeti inkâr olunmaz. Tarihi şahsiyetlere gerçek değeri verilir. Ne ufacık kusurları yüzünden dev gibi adamlar küçültülür, ne de gerçeğe dayanmayan büyüklükler dolayısıyla ahlâksız insanlar devleştirilir. Avukatlar millete hakâret etmiş yabancıların savunmasını üzerlerine almaz. Soysuzlaşmış tipler, yarı çılgınlar, millî dili doğru dürüst bilmediği halde kendini gençliğin önderi sayan manyaklar ve budalalar, gazete ve dergilerde, kendilerinden daha kuvvetli olanlara, fikir ve ülkü savunması perdesi altında, kendi cüce şahsiyetlerinin reklamını yapamaz.
Milli Şuur UyanıklığıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.