Burada bir konuyu belirtelim; basındaki garip meşhurlarımızdan biri "olsaydı, tutsaydı" hesabıyla "Çanakkale'de direnmeyip gemileri geçirsek ne olurdu" yu yazıyor. En çok güldüğüm, adamın birinin Britanya işgalindeki İstanbul'da kendisinin İngilizce gazetecilik yapabileceğine inanmasıydı.
Gençlik ise kendini İngiliz sporlarına ve daha da kötüsü futbola kaptırmıştı. Eğitimlerini henüz tamamlamamış olan Avrupa gençleri arasında futbol âdeta bir din olmuştu. ..... Sokaktaki halkı heyecanlandırarak geçinen boş kafalı ve cahil bazı gazeteciler, gençliğin bu yeni tutkusunu kışkırtarak sömürme yoluna gitmişlerdi. Futbol için ayrıca köşe yazıları konulmuş ve sığır bacağı gibi güçlü bacakların meziyetlerin­den uzun uzadıya bahsetmek artık gazetecilik sayılır olmuş­tu.
Reklam
Dik duran gazeteciler artık yok denecek kadar az :((
Gazetecilik yetenektir. Cesarettir. İnattır. Dik durmaktır. Özveridir. Düzgün konuşmaktır. Doğru soruyu sormaktır.
Resimde ne kadar kan varsa gazetecilik dilinde o kadar şahane oluyordu o resim.
Sayfa 19
Nellie Bly yolculuğuna 14 Kasım 1889 sabahında başladı. Jules Yeme bu güzel kadıncağızın dünya turunu tek başına ve seksen günden kısa bir zamanda tamamlayacağına inanmıyordu. Ama Nellie gezegeni yetmiş iki günde kucakladı ve bu arada gördüğü, yaşadığı şeyleri köşe yazılarında kaleme aldı. Bu genç gazetecinin ilk meydan okuyuşu değildi, sonuncusu da olmadı. Meksika hakkında yazmak için o kadar Meksikalılaştı ki, çok korkan Meksika Hükümeti onu kovdu. Fabrikalar hakkında yazmak için fabrika işçisi olarak çalıştı. Cezaevleri hakkında yazmak için kendini hırsızlıktan tutuklattı. Tımarhaneler hakkında yazmak için delirmiş gibi yaptı ve rolünü o kadar iyi oynadı ki, hekimler onun zır deli olduğuna hükmettiler. Bu sayede, maruz kaldığı ve herhangi bir insanı delirtebilecek psikiyatrik tedavi yöntemlerini gözler önüne serebildi. Nellie yirmi yaşındayken Pittsburgh' da gazetecilik erkek işiydi. İşte o dönemde ilk köşe yazılarını yayınlama densizliğini yaptı. Otuz yıl sonra, Birinci Dünya Savaşı'nın ateş hattında mermilerden sakınarak sonuncuları yayınlayacaktı.
Gazetecilik mesleğindeki ahlaksızlık zirvedeydi. Kim olduğu meçhul tipler “gazeteci-yazar" sıfatıyla ekranlara çıkarılıyordu. Gazete sayfalarından haber değil, adeta virüs yayılıyordu. AKP’ye karşı olanları “darbeci" ilan ediyorlardı. İşadamlarından yurtsever gazetecilere, profesörlerden siyasilere, yargıçlardan askerlere, yüzlerce kişiye iftira atılıyordu. 2010
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.