Medya kuruluşlarının çıkarları ve iktidarla ilişkileri, gazetecilerin çoğu zaman yurttaş odaklı ve kamu yararını gözeten bir habercilik yapmasını engelliyor.
Sayfa 156Kitabı okudu
Genel olarak bakıldığında, yayın organlarında çıkan fotoğraflarda gösterilen feci biçimde sakatlanıp yaralanmış bedenler Asyalılara ya da Afrikalılara aittir. Bu gazetecilik âdeti, egzotik (yani, sömürgeleştirilmiş) insanları çekinmeden teşhir etmeyi matah belleyen ve kökü yüzyıllara dayalı bir pratiğin mirasıdır:... ....
Reklam
JEREMIE: Yalnızca devlet güdümlü gözetleme değil söz konusu olan, sorun mahremiyet sorunu; verilerin üçüncü şahıslarca nasıl kullanıldığı ve verilerle ne yapıldığına dair insanların bilgi sahibi olup olmaması. Ben Facebook kullanmıyorum, o yüzden hakkında pek fazla bir şey bilmiyorum. Fakat bugün Facebook'la birlikte, kendileri hakkında her tür bilgiyi büyük bir memnuniyetle sunan kişiler görüyorsunuz, onları mahremiyetle kamusallık arasındaki sınırı bilmemekle suçlayabilir misiniz? Birkaç yıl öncesine kadar, dijital teknolojiler henüz ortada yokken, kamunun gözü önünde bir hayat süren kişiler, gösteri dünyasından, siyaset veya gazetecilik alanından figürlerdi; oysa bugün herkes “yayımla” tuşuna bastığı anda kamusal bir hayat sürme olanağına sahip. “Yayımla” demek bir şeyi kamuya açık hale getirmek, elalemin bu veriye erişebilmesi demek. Ve tabii henüz yirmisine ulaşmamış ergenler kendilerinin sarhoş, bilmem ne bir halde resimlerini gönderdiklerinde şunun farkında olmayabilirler: El âlem, muhtemelen çok uzun bir süre boyunca bu resimleri saklayabilecek. Facebook mahremiyet, arkadaşlık ve kamusallık alanındaki bu sınırı muğlaklaştırmaktan kazanç sağlıyor. Yalnızca arkadaşınızın, sevdiklerinizin göreceğini sandığınız verileri de kaydediyor. Yani verilerinizin kimler tarafından görüleceği ayarını nasıl yaparsanız yapın, “yayımla” tuşuna bastığınız anda onları önce Facebook'a vermiş oluyorsunuz, ancak bir sonraki adımda Facebook bunu sizin seçtiğiniz Facebook kullanıcılarına açıyor.
Barış gazetecisi, çatışmaların bağlamı ve ardalanında yer alan kültür ve tarih gibi her türlü ayrıntıya yer verirken, savaş gazetecisi ‘ilk taşı kim attı’ meselesine odaklanır.
Sayfa 153Kitabı okudu
Çatışma/savaş haberlerinde kullanılan dil ve söylem, ya eril, ya bir futbol fanatizmi ya da kurbanlaştırıcı ögeler taşıyor. Sınırları delmek, vatan toprağına el uzatmak gibi eril ifadeler, ezmek, geçmek, geri püskürtmek gibi futbol fanatizmi söylemleri ve trajedi, katliam, suikast, cani gibi kurbanlaştırıcı ya da canavarlaştırıcı sözcüklere sık sık rastlıyoruz.
Sayfa 150Kitabı okudu
Burada bir konuyu belirtelim; basındaki garip meşhurlarımızdan biri "olsaydı, tutsaydı" hesabıyla "Çanakkale'de direnmeyip gemileri geçirsek ne olurdu" yu yazıyor. En çok güldüğüm, adamın birinin Britanya işgalindeki İstanbul'da kendisinin İngilizce gazetecilik yapabileceğine inanmasıydı.
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.