Karahanlı ve Gazneli medreseleri günümüze ulaşamamış olsa da bu medreselerde yetişmiş ya da eğitim vermiş nice âlimin ismi ve eserleri günümüze ulaşmıştır. Bunlar arasında Kaşgarlı Mahmud ve eseri Divanü Lugâti't-Türk, Yusuf Has Hacip ve eseri Kutadgu Bilig, Ahmet Yesevi ve eseri Divan-ı Hikmet yer alır.
Gazneli Mahmud sadece Hint coğrafyasındaki sapkınlarla uğraşmamıştı. O günlerde fitnenin başka bir ucu da Pers topraklarında gelişme gösteriyordu. Persler Sasanilerin ateşperest anlayışından bir türlü kopamamış; Farisiliği yeni dinlerinden daha önde tutan ve Hz. Ali sevgisini kılıf olarak kullanan Şiiliğin içindeki Batini görüşler İslamiyete zarar vermeye başlamıştı. İslamiyet'i bozmayı hedefleyen bu hareketler de Gazneli Mahmud'un gözünden kaçmayacaktı. Bu hareketlerin devletleşmeye başladığı dönemde Multan Emirliği ve başındaki emiri Davut, başını çekiyordu. Gazneli Mahmud fitneyi söndürmek için askeri harekâta girişecek, güçlü ordularıyla Multan'ı kısa sürede ele geçirecek ve Davut'u sığındığı yuvasında kıskıvrak yakalayarak bütün daileriyle birlikte ortadan kaldıracaktı.
Reklam
Gazneli Mahmud, Moğollar ya da Büyük İskender gibi yağmacı değildi. Gittiği bölgelerde orduları yendikten sonra bölgeyi yağmalama, talan etme, yakıp yıkma gibi faaliyetler içine hiçbir zaman girmemişti. Racaların hazineleri ve putperest tapınakların zenginliklerine elbette el konuluyordu. Ancak bölge kısa sürede Türk-İslam kültürüyle mamur ediliyor, bölgeye gönderilen ulema yardımıyla insanlar İslamiyet ile tanıştırılıyordu.
“Sünni Selçuklu toplumu nasıl oluştu, Selçuklu öncesinde İslam düşmanı kavim ve hareketlerle kimler mücadele etti?” soruları sorulduğunda akla ilk gelen isim Gazneliler ve Gazneli Mahmud olacaktır.
254 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Ortadoğu'nun yetiştirdiği nadir insanlardan İbn-i Sina. . Babasının engin eğitim anlayışı ve İbni Sina'nin öğrenme merakı bir araya gelince yüzyıllar boyu adı her sağlık alanında gececek bir dahi çıkıyor ortaya. . Harezm'in , Samanoğulları'nin, Gazneli Mahmud'un ve dahi o dönemdeki yöneticilerin bilime ve yeniliklere bakış açısını cok net görebiliyoruz kitabı okurken. . Bilimin halk için oldugunu savunan İbni Sina her seferinde karşısında kendisini satın almak isteyen bir yönetici ile karşılaşıyor. Halkın garibanlık içinde hastalıktan, cehaletten kırıldığını gören gözleri ona vaad edilen ihtişamı ve saltanatı bilim adina reddediyor. . Günümüzde aşıları ürettik diyerek tüm Dünya ülkelerinden para koparıp saltanat süren, halk için değil, üst yönetimler için bilimle uğraşan doktorlarin kesinlikle okumasi gereken bir hayat öyküsü. Kim bilir belki insafa gelirler de insanliğa yaptıkları kötülüğü farkederler? . Ortadoğu'nun din savaşları adına,dini savunmak adina nasil yüzyıllardır cahil bırakıldığını bu hikayede cok net anlayacaksınız. Zamaninda dünyan bilginleri çıkaran topraklar nasil bir savaş alanına dönüştü cok net göreceksiniz. . Sadece tıp alanında değil birçok alanda bilime adanmiş bu hayat öyküsü benim gibi biyografiseverlere mutlak surette tavsiyemdir.
Doğunun Bilim Güneşi - İbni Sina
Doğunun Bilim Güneşi - İbni SinaVera Aleksyevna Smirnova · Etkin Yayınevi · 2005109 okunma
Dandanakan öncesi
Samanilerin sukutundan sonra mirasları, Maveraünnehir'in hakimi olan Karahan Türkleriyle, Horasan'ın hakimi olan Gazne Türkleri arasında mücadele mevzuu teşkil ettiği zaman, Selçuk Türkleri bugünkü Türkmen kabileleri gibi merhale merhale yol alarak ve umumi kargaşalıktan istifade ederek Maveraünnehir'in göbeğine kadar gelip
Reklam
Sultan Tuğrul Bey
SULTAN TUĞRUL BEY Selçuklu Devletinin Kurucusu Devrinde dünyanın en kuvvetli ve en büyük devleti olan Selçuklu Devleti ve büyük devlet adamı Tuğrul Bey... Biri diğerini hatırlatan iki muhteşem isim... Müslümanların kurduğu büyük devletlerden olan Selçuklu Devletinin kuruluşu ve yükselişi Tuğrul Beyin hayatında düğümlenir. Çünkü Selçuklu
“Bâbür, gerçekten de, Hindistan’da Hintler için ikna edici olmadığı kanıtlanmış Timurlu vurgusunu azalttı ve kendisini miladi 1000 civarında Hindistan’ı on yedi kez işgal eden Gazneli Mahmud çizgisinde hareket eden, İslam’ın galip bir savunucusu olarak yansıttı.”
Sayfa 86 - Kronik KitapKitabı okudu
Gazneli Sultan Mahmud'un başarısının âdeta sırrı olan ve tekrar tekrar okuduğu bu nasihatnâme, ilk olarak Hz. Allah'a ( c .c.) şirkin kötülüğünden ve tevhitten bahseder ki bu imanın da ilk şartıdır...
Reklam
Ezberlik - Salavat-ı Melevan
Rivâyete göre maddi sıkıntıya düşen bir derviş rüyasında Peygamber Efendimizi sav. görmüş, halini arz edince kendisine Gazneli Mahmud’a giderek sıkıntısını giderecek maddî yardımı istemesini tavsiye etmiştir. Derviş ; “Efendim padişah beni kapısından kovar, ona ne diyeyim ki benim ihtiyacımı görsün, kapısından kovmasın?” deyince Efendimiz sav; O’nun bana yatmadan evvel otuz bin, yataktan kalkarken de otuz bin salavât getirdiğini haber ver” demiş. Gazneli Mahmud dervişin bu söylediklerini duyunca ihtiyacından fazlasını ona hediye etmiş. Derviş çekildikten sonra padişahın etrafında bulunan devlet erkânı hükümdara, sürekli yanında bulunduklarını, bu kadar salavâtı ne zaman ve nerede çektiğini sorarlar. O’da “ulemâ-yı ehl-i yakînden duyduğuna göre aşağıda yazılı salavâtı her kim bir defa okursa on bin defa salavât çekmiş gibi olduğunu, kendisinin de yatmadan önce üç defa, kalkarken de üç defa çektiğini böylece otuzardan altmış bin defa okumuş gibi olduğunu söylemiştir. Delailunnurdan **
Büyük Cevşen
Büyük Cevşen
2- Bu salavât-ı şerîfenin üç def‘ası, on bin salavât-ı şerîfe kadar kıymetli ve bir rivâyette otuz bin salavât-ı şerîfe kıymetinde olduğunu ehl-i hakîkat ve keşif haber vermişler. **
"Ben elimi altından çekince, her iki cihan bana teslim olup avcuma geldi. Dünya'yı hakir olarak kabul edince iki cihan da eşsiz oldum." Dedi. Ondan önce kimsenin ismi Sultan değildi. İslam da ilk Sultan olarak adlandırılan Gazneli Mahmud'dur. Ondan sonra bu isimin verilmesi âdet oldu.
Gazneli "Put-kıran" Mahmud
Gazneli devletinin en büyük sultanı Mahmud, çağdaşları tarafından gıpta edilen "put-kıran" ünvanını almıştı.
Gazneli Mahmud ve Mesud'un İslâm Medeniyetine Katkısı
Gazneli Mahmud ve oğlu Mesud, Sünnî İslâm'ın en büyük yayıcıları ve müdafileri arasında haklı olarak yer almışlardır. Zira devletlerini kurdukları coğrafya üzerinde çok farklı etnik kökenlere bağlı topluluklar bulunmakta idi. Bu toplulukları bir devlet çerçevesinde birleştirebilmenin en etkılı yolu da aynı inancın sahipleri olmalarını temindi. Bu durumu iyi kavramış ve aynı zamanda da samimi Müslümanlar olan Sultan Mahmud ve Mesud'un özellikle Hindistan sahasında yaptıkları çalışmalar, onları takip eden Delhi Türk sultanları ve diğer bazı Türk-İslâm devletlerinin de katkılarıyla, çok sonraları bu kıtada Bengaldeş ve Pakistan gibi İslâm devletlerinin ortaya çıkmasına imkân sağlamıştır.
299 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.