Mustafa Kemal Atatürk, şıklığın Cumhuriyetteki ilk adresiydi...
Ve Dolmabahçe Sarayı'nın bayrağı 10 Kasım 1938'de saat dokuzu beş geçe, yarıya inecekti, Türkiye yasa bürünecekti.
O, kelimenin tam anlamıyla, daima şık ve zarifti.
"...Bütün haberleşme araçlar tarafindan desteklenen ve yaygınlaştırılan verili bir ürüne yönelik heyecan dalgaları büyük bir hızla yayılır. Bir giyim tarzı bir filmden çıkar; bir dergi çeşitli giyim alışkanlıklarını meşhur eden gece kulüplerini tanıtır..."
Eski dostlukları bilmiyorum ancak eski dostlarım var. Senelerce görüşmedik kırılmıştım onlara. Sonra aramıza şehirler girdi. Bir şehirden kaçarken terk etmiştim onları başka bir evrende. O evrende de onlar bana kırıldılar.
Yeniden görüşmeyi düşündüm arada sırada. Tadı olur mu? Olur Elbette. Hiçbir şey olmamış gibi yine muhabbet edilir, gülünür, öpüşülür. O tadı istemediğime karar verdim kibirle. Kibir ne fena duygudur. Bulutlu Gece'deki yıldızlar gibidir Kibir yine de oradadır ve gizlenir
Anadolu'ya gelen eski göçebe* (dergide göçebe denilmiş fakat konargöçer denilmesini tercih ederim) Türkler de yüce dağların, ağaçların güçlü ruhlar barındırdığına inanıyor, onları Gök Tanrı'nın yeryüzündeki varlığının göstergesi olarak kabul ediyordu. Eski Türklerin inanışına göre, ağaçların da bir ruhu vardı ve gece ormandan geçerken, onları haberdar etmek için ağaca vurulurdu (Bugün bazılarının nazar değmesin diye tahtaya vurma alışkanlığı da bu geleneğin bir devamı). Türk mitolojisinde, hayat ağacı olarak kabul edilen "evliya ağaç", Tanrı'ya kavuşmanın bir yoluydu ve çoğunlukla meşe ve ardıça atfedilen kutsal ağacın küçük bir dalını bile kesmeye kimse cesaret edemezdi.
Hepimizin biraz yardıma ihtiyaç duyduğu bir zaman vardır
Şu dünya bir dağ gibidir. Ona nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa hayırlı laf yankılanır. Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında 40 gün 40 gece sadece güzel sözler et 40 günün sonunda göreceksin her şey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse dünya değişir.
Şems-i Tebrizi