Neye benzediğini bilmiyordum ama gece gündüz onu düşünüyordum. Aslında çok tuhaf bir şeydi bu. Kadınla erkeği birbirine çeken, feromon mu, koku mu, ten uyuşması mı, kişilik mi, tavır mı, davranış mı, ses mi, gülüş mü, bakış mı, boy bos mu, ruh güzelliği mi, kafa denkliği mi her neyse, hiçbiri yoktu bunların. Belki de bir hikayeye vurulmuştum ben; evet, evet bir hikayeye, bir kültüre, bir tarihe vurulmuştum; hiç insan bir hikayeye vurulur mu? Oluyormuş demek ki diyordum kendi kendime.