YASAKLI KİTAPLAR LİSTESİ Farklı ülkelerde çeşitli zamanlarda iktidarda bulunanlar tarafından siyasi, toplumsal, dinî veya ahlaki motivasyonlarla süresiz olarak ya da belirli bir süre için satışına, dağıtımına veya erişimine engel olunmuş, basılıp dağıtılmış olanlarının da toplatılmış olduğu kitaplar dünya üzerinde hep olmuştur. Birçok durumda
Bu kısacık hasbihal, kırdığım o güzel yüreğe ithaf edilmiştir…
Hepi topu, eti budu, küçücük, zerrece bir demir tozuydu işte. Bırakmıştı kendini öylece; oradan oraya savrulsa, kaybolsa yerin dibinde umrunda değildi ki. Nefes almak bile yüktü de, ne etrafını duyuyordu ne de görmek istiyordu kimseleri. Canının canı gitmişti ya; o da cansız fersiz, ruhsuz, renksiz, sessiz öylece duruyordu yerde. Paslanmıştı da
Reklam
#Newroz pîroz be
(Kawayê Hesinker) Demirci Kawa efsanesi şöyledir; Bundan çok eski zamanlar öncesinde, daha yeryüzünde kimsenin olmadığı dönemlerde Zervan isimli tanrının iki oğlu olmuştur. Birinin adı Hürmüz'dür, bereket ve ışık saçan anlamına gelmektedir. Diğerininki ise Ehriman'dır, kötülük ve kıtlık saçan anlamındadır. Ahura Mazda’nın kutsadığı topraklarda
Şu geçen süreçte ruhum çok yoruldu.
İçimdeki özgür ve boyun eğmeyen ruh dahi yoruldu bunu hissediyorum. Aslında çoğumuzda görüyorum bunu. Olacakları teker teker sezip bilen ve ezberleyen bir içselliğimiz oluştu artık. Karşı çıktığımız haksızlıklara dahi ses edesimiz kalmadı. Benim içimde lanet okuyup ne olursa olsun böyle gidiyor işte diyen bir iç ses mevcutlaştı bunu duyuyorum. Eminim ki çok kişide bu böyle. Tepkisiz bir amipe dönüşme şeklimiz böyle oluyormuş demek ki. Yıllarca psikolojide anlatılan ve felsefeyle harmanlanan o alışılmış durum ve kabullenilmiş çaresizlik durumu gibi. Bu gece içimde bir isyan dürtüsü tekrar alevlendi. Ölmemiş. Sesini kaldırıyor bir isyan marşı gibi. Bu belirli belirsiz durumlar paylaşmak gibi değil. Bu sosyal medya mesajı vermeye çalışan bir fenomen gibi değil. Bu içsel bir istek. Yeter artık diyen bir duyumsama. Benim ruhum kesinlikle özgürlükle besleniyor. İtaati duydukça isyanla barışıyor ve sonunda o içimdeki en eski isyanı bilgiyle harmanlayan bir konuma geçiyor. Burada tüm otoriter yapıyı .....im demeye gerek duymuyor artık çünkü içinde bir yerde tamamen yok etti ve asla kabullenmeyecek bu yüzden umurumda değil ne seçimler ne sistemler. Bildiğim tek bir şey var bu ruh ölmedikçe ve yokluğu tatmadıkça tutsak değilsiniz. ☆☆☆ Alıntı ☆☆☆
Derviş olamadım ama başıboş da kalmadım . . .
Bir tünelden mi geçiyorsun kalbim, Uçsuz mağaralarda damıtarak yalnızlığını. Hayatı yorumlamak değil yaptığımız; Sürekli bir hüzün yağmurunda ıslanmak belki... Dağlar dağların üstünde, tepeler ve tepelerin üstünde ben... Ayın ondördü, ay bir anne sanki; Ay ışığını emiyoruz tabiatla beraber. Birlikte bir gece dokunuyor üstümüzde... Gece dedimse kastettiğim yaşamak sadece; Yaşamak; aşkı, ıstırabı, vefayı, isyanı...
Erdem Bayazıt
Erdem Bayazıt
Beylik laflar ederdi önceleri. ’’ Kaç yaşındasın, hala?’’ cümlesi ile başlayıp diğerlerini eleştiren. Kızardı babasına, amcasına, diğerlerine. Derdi kendine; ‘’Kırk yaşını geçeli de ne kadar olmuş ama…’’ Kırk yaş peygamberliğin emanet edildiği yaştı. Kalbin kemale erdiği, dünyaya notunu verdiği yaş. Sevdaların, kinlerin, umutsuzlukların ve kibrin
Reklam
178 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.