"Âkif için kelimelerin mefhumu tek, bu mefhumların rengi tekti. Ona dörtte gidecekken, dördü on geçe gitmişseniz geç kaldığınız bu on dakika kabahatti. O bundan kocaman bir namus mefhumu çıkarıyordu. Ben de bu iri yarı namusa bazen kızıyor, bazen gülüyordum. Meşrutiyetin ilk seneleri bir cuma adam boyu kar yağdı.Âkif bey gelmişti! "Gelmemem için kar, tipi kâfi değil, vefat etmem lazımdı; çünkü geleceğim diye söz vermiştim," dedi. İnsanların birbirlerine verdikleri sözün bu kadar korkunç bir şey olması o gün beni ürküttü. "Âkif ,dedim; sen eğer verilen sözün manasını bu türlü anlıyorsan, bana izin ver de ben bu türlü anlamayayım." "Benim verdiğim sözün şiddetli bir lodosa bile tahammülü yoktur!" dedi."
1923 yılı yazı. Üstelik, Temmuz ayı! Sevr paçavrasını yırtıp atanlar, İsviçre'nin Lozan kentinde ülkenin tapusunu Avrupa'nın ikiyüzlü politika cambazlarının elinden koparıp almanın son çabaları içindeler! Ankara'nın Çankaya'sında mütevazı bir bağ evindeki Tek Adamın sabırlı ama şaşmaz yönlendirmesiyle... Sonraki yılın yaz sonunda vefat edecek olan Ziya Gökalp de az çok sağlıklı döneminin son aylarında gece gündüz demeden Yeni Türkiye’nin içini doldurmaya aday topluma engin dağarcığından bilgiler aktarmaya çalışmaktadır: Irkların, ulusların ve kadınla erkeğin eşitliğinden söz ederek. O ve Türkiye'deki, tesettürün kalkmasını savunanlar, örneğin Mehmet Akif (Ersoy) Bey'in başyazarı olduğu Sebilür-Reşad dergisinde alçak, zındık veya ahlak anarşisti türünden sözlerle suçlanarak hedef gösterilmekte ve Aksekili Ahmet Hamdi Bey gibi seçkin bir din bilgini bile, aynı dergide fakir erkeklerin evlenmelerini caiz (dinsel açıdan uygun) görmezken, onlara şehvetlerine engel olmak için oruç tutmalarını önermekteydi. Zenginlerin çok kadınla evlenmeleri ise caiz ve yararlıydı, çünkü, kadınların sahipsiz kalmasını önleyecekti.
Reklam
Onda zaten çok şahsilik vardı, çok kendiydi. Eserlerini okuma tarzı bile kendisinindi: Kitabı önce toptan, sonra tenkit ederek okur, dördüncü okuyuşta intihaplarını yapardı: Az eseri çok okurdu. O gece bir aralık: -Bir kitabı bitirmek kolay değildir, dedi.
Sayfa 42 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
BİR HİLAL UĞRUNA YA RAB NE GÜNEŞLER BATIYOR...
Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi, -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Eyy Leyl , nehârın olmasaydı..? Eyy gece,gündüzün olmasaydı...?
Sayfa 104 - Bordo/siyahKitabı okudu
Sadece batının sırf ilmine dönsün yüzünüz. O çocuklarla birlikte, gece gündüz, didinin; Giden üç yüz senelik ilmi el birliğiyle edinin.
Reklam
147 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.