Çalışma Hayatının ve Umumiyetle Muvaffak Olmanın Kanunları 5
- Çalıştığın bir dersin, bir kitabın fasıl ve bahislerini bitirdikçe kitabı kapayıp okuduğunu ezberden hülasa halinde not et. Bir dersi,bir kitabı en iyi anlayıp öğrenmenin yolu onu bu suretle yazmaktır. - Bir dersten öğrendiğin,bir kitaptan okuduğun fasıl ve bahisleri arkadaşlarınla ezberden müzakere ve münakaşa et. Bu suretle hem zekan işler ve öğrendiğin hazmolur hem hafızan kuvvetlenir hem de düzgün konuşma ve fikirlerini vuzuf ile ifade etme melekesi elde edersin. - Dikkat et! Sözlerin ve yazıların kısa açık ve manalı olsun. - Fikri çalışmanın herkesin mizacına göre değişen verimli ve aziz saatleri vardır. Bunlar bazı kimseler için sabahın erken saatleri, bazıları için de öğleye doğru,öğleden sonra ve gece saatleridir. Kendini yokla ve senin aziz saatlerin hangileri ise bunları hiçbir eğlenceye feda edip kaçırma. - Okuduğun bir kitapta rastladığın güzel bir parçayı veya orijinal bir fikri yerini ve sahifesini işaret ederek not et. Bu suretle biriktirdiğin notları bir dosyaya veya bir fiş kutusuna sırası ile yerleştir. Bir yazı yazmak veya bir eser yapmak istediğin zaman bu notlar senin için zengin bir malzeme hazinesi olur.
Dr bu ne?
Çift tedavisi uygulamanız olmadığı halde, bireysel hikâyelerden zamanla bazı çıkarsamalarda bulunuyor- sunuz. Biri size eşi ya da partneriyle yaşadıkları sorunlar üzerine bir gece sabahın dördüne kadar konuştuklarını ve meselelerini hallettiklerini anlatır, ama bir süre sonra aynı sorunlar yeniden başlar. Buna karşılık, duygusal tepkilerin sergilendiği, hatta bağ- rış çağrış bir tartışmanın ardından, ilişkide bazı değişiklikler ola- bilir. İngilizlerin de vurguladığı hususlardan biri buydu. İlişki so- runlarının müzakere yoluyla çözümlenebileceğine ben de inan- mıyorum.
Sayfa 120 - MetisKitabı okuyor
Reklam
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
"Ey ruhumun oğlu! Her yerde dalgalanıyorsun, Gece fırtınalarının dalgalarını Şafakla yatıştırıyorsun. Fakat acı günlerin köpüğü Bulanık ve ağır Fırlatıyor seni yeniden Gecelerimin diplerine...
Sayfa 37 - Kavram Yayınları, Çeviren: Ataol Behramoğlu, Birinci Basım - Eylül 1995 "Ruhumun Oğlu"Kitabı okuyor
"Sabahın gecelere ne kadar uzak olduğunu o gece öğrendim " (ENSEST)
Çadırın aralığından süzülen sabahın serinliği sıvazlayacak yüzünü -günün ilk jesti. Gecenin ayazı sırtında, dönüyorsun yorgana sarılı, bilmem kaçıncı kez. Dışarıda ayazla serinliğin arbedesi. Mahmursun, gidiyorsun uykuyla uyanıklık arasında: kopuşun ilk çıtırtıları. Yorganın altındasın; kendi nefesin kulaklarında. Dışarıda uğultu, dışarıda rüzgâr. Gidip geliyorsun. Yorgan seni bırakmıyor, dışarıda münakaşa: yeni günle gece artıkları arasında. Günün ilk ışıkları süpürüyor karanlıktan artakalanları ve loşlukları bir bir boğuyor. Münakaşa sonlanıyor bu fasıl da.
Reklam
Sabahın erken saatinde, Hilâl-i Ahmer’in hademelerinden Halis gelmiş, İstanbul’un gece yarısından sonra saat ikide askerî işgal altına alındığını söylemiş. Hilâl-i Ahmer’i otuz kişilik bir askerî müfreze işgal etmiş. Türk veya Ermeni tercüman olmadığından, sadece İngilizce konuşmuşlar. Telefonlar koparılmış, kâğıtlar paramparça edilmiş, uyuyan hademelerin başına tabanca dayayarak Dr. Adnan’ın nerede olduğunu sormuşlar. Dolaplar, hatta kâğıt sepetleri bile aranmış. Dr. Adnan’ın orada olmadığını öğrenince, evini sormuşlar. Bunların birer işaretle sorulduğunu zannediyorum. Yalnız, içlerinden biri birkaç kelime Türkçe biliyormuş. Nihayet, Balkan göçmenlerinden Hamid adlı ve Dr. Adnan’ın himaye ettiği öksüz oğlanı yakalayarak sorguya çekmişler. O da bilmediğini söyleyince, askerler çocuğu dipçikle dövmeye başlamışlar. Çocuk, Hilâl-i Ahmer’den ayrıldığı zaman, yüzü kan içindeymiş. Bununla beraber, hademe Halis’e ne yapsalar evi haber vermeyeceğini ve Halis’in gidip ablama bunu haber vermesini rica etmiş. Bu, güzel muhabbet nişanesi Dr. Adnan’ı ağlatmaya başladı. Benim gözümden bir tek yaş akmadı. Çünkü, daha iyi günlere kavuşmadan önce, bir damla gözyaşı dökmemeye karar vermiştim.
Adnan, tehlikeden ziyade, verdiği sözde durmamış olmaktan üzgündü. Bundan başka da, Adnan’ın fikrince, şayet Türk mebusları İngilizler tarafından esir alınırsa, Garp efkâr-ı umûmiyyesi bizim tarafımıza dönecekti. Benim tuttuğum yol, tehlikeli olduğu kadar şüpheli idi de. Bütün bunlara rağmen, gece gayet sakin uyudum. Uyandığım zaman, Nigâr’la Dr.
Gezgin. - Aklın özgürlüğüne bir nebze ulaşmış kişi,yeryüzünde bir gezginden başka hiçbir şey olarak hissedemez kendini - nihai hedefe doğru giden bir yolcu olarak hissetmese de: çünkü yoktur bu nihai hedef.Ama elbette gözlerini dört açmak,dünyadaki her şeyin nasıl olup bittiğini görmek ister; bu yüzden yüreğini her türlü ayrıntıya bağlayamaz sıkı
Sayfa 332Kitabı okudu
Ölüm Fügü
ÖLÜM FÜGÜ Akşam vakitlerinde içmekteyiz sabahın kapkara sütünü ve öğlenlerle sabahlarda bir de geceleri hiç durmaksızın içmekteyiz, içmekteyiz bir mezar kazıyoruz havada, rahat yatılıyor Bir adam oturuyor evde yılanlarla oynayıp yazı yazan hava karardığında Almanya’ya senin altın saçlarını yazıyor Margarete bunu yazıp evin önüne çıkıyor ve
Reklam
Gece ile sabahın arasında
Sus ey kalbim! Gökyüzü seni işitmez. Sus çünkü yaslarla, ağlamalarla ağırlaşmış esir senin şarkılarını, ilahilerini taşımayacak. Sus, çünkü gecenin hayalleri senin sırlarının fısıldayışına aldırmaz, karanlığın kervanları senin düşlerinin önünde durmaz. Sus ey kalbim, sabaha kadar sus! Sabahı sabırla bekleyen ona güçlü olarak kavuşur, ışığı arzulayanı ışık da arzular. Sus ey kalbim ve ben konuşurken dinle !
Sayfa 99
“İnsan kadife bir hatıradan başka nedir ki? Geçmiş: üstümüzü her gece onunla örttüğümüz... uykuların derininde kor yankılarına düşer gibi olduğumuz ve sonra unuttuğumuz. Dağın doruğu ile dağın derini arasındaki mesafeden başka nedir ki insan: derininde kor tutmuş haller, doruğunda ıssızlık bilgisi... Güne ait sesler çoğaldığında hatıranın kendisi de kokusu da bilgisi de silikleşecek... Ve , insan sabahın nemi kadar sessiz olmayı isteyecek.”
Sayfa 35 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
En yakın yabancı
Şehre onurlu bir sadakatın varlığını batırarak Üstümü çarptırıp karışık hesaplara Göğsümde kahramanca bir gürültü Kabaran bir kımıltı yükseltiyor Nabzımdan arta kalan çiçek tortuları için Herkesin içinde kaba ,kaypak ihanetleri Bir kenara ittirip Temize çıkmak için Feraget edilmiş bir hayattan En yakın yabancıyı bulmak için En yakın
Ah, yalnız sende sükûn bulur düşüncelerim; İftiharım, bütünlüğümsün, memnunum Çehreni gördüğüme ve sabahın geri geldiğine. Çünkü bu gece, hiçbir geceye benzemez Şekilde geçti. Bir düş gördüm, şayet düş ise.
Sayfa 188Kitabı okudu
Resim