Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
OĞUZ HAN MENKIBESİ
Türklerin ilk ceddi Türk Han yahut Ebülce Han’dır. Çadır yapmasını, iptida düşünüp icat eden bu zattır. Bunun Tutuk, Amlak, Barsacar, Çigil namında dört oğlu oldu. Türk Han’dan sonra yerine Tutuk geçti. Bu, bir gün geyik avlamıştı. Geyiği kebap ederken, bir parçası yere düştü. Meğer orası tuzla imiş. Kebap, tuzun verdiği çeşni ile gayet lezzetli
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Reklam
Eve girdiğimizde önce şaşkın bir vaziyette odanın ortasında kalakaldım. Evimi daha önce görmüş olması bir yana birlikte yaşadığımız onca şeyden sonra bile böyle hissediyor olmam çok tuhaf. Komik ama erkek arkadaşını ilk defa evine çağıran liseli bir kız gibi mahcubum. Jamie hala spada bu durumda ev tamamen bize kalıyor. Damien da benim
Sayfa 149
Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'in zamanında fetih ordularında yerini alıyor Bilal. Hicretin on altıncı sene- sinde Hz. Ömer'le birlikte Kudüs'e girdiğinde halife- nin ısrarı üzerine ezan okuyor. Aralarında Ebû Ubeyde b. Cerrah, Muaz b. Cebel gibi öncülerin de bulunduğu yüzlerce sahabi, ezanla beraber Kainatın Efendisi'ni hatırlıyorlar gözyaşları içinde. Bilal tekrar söz veriyor kendine bir daha ezan okumamak için. Fakat rüyasında Hz. Peygamber, "Beni ziyaret etmeyecek misin?" diye sorunca, yıllardır uzak kaldığı Medine'de alıyor soluğu. İşte orada Ehl-i Beyt'in göz bebekleri Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'le karşılaşıyor. Onları kırmak mümkün mü! Mescid-i Nebevî'de Hz. Peygamber'in ölümünden sonra ilk defa ezan okuyor Bilal. Şehadetleri duyan Medineliler heyecanla evlerinden fırlıyor, Resûlul- lah'ın mübarek kabrinden kalkıp yeniden aralarına ka- tıldığını düşünerek dolduruyorlar mescidi. Ve hiç ağla- madıkları kadar ağlıyorlar o gün. Ne çok özlediler O'nu. Ölüm döşeği ne tatlı bu yüzden! Ölmeden önce eşine, "Ne kadar hoş! Yarın sevgililerle, Muhammed ve arkadaşlarıyla buluşacağım!" diyor Bilal. Zira öyle bir söz duydu ki O'ndan, yıllardır toprağı hayal ediyor: "Bu gece cennette, önümde senin pabuçlarının tıkırtısını duydum!"
Sayfa 180Kitabı okudu
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Bu alıntının üzerine Haluk Levent'ten Ankara dinlenir :)
Sonra sustuk, sabah oluyordu. O ışığı, o rengi ve o huzuru bir daha unutamayacağımıza içimizden söz verdik. O gece Ankara bizim olmuştu sanki.
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Böyle konuşma, diyor ve ağlamamak için kendini sıktığını görünce Will’in birden içi sızlıyor; her bir zerresi anneannesi adına, kendi adına, onu yapmaya zorladığı şey adına utançla, nefretle ve öfkeyle alev alev yanıyor. Sakın o tehdidi ağzına alayım deme,Will. Söz ver bana. Kuruyup giden kalbimin üzerine yemin et. Hemen şimdi.
Cinayet işlediği için bir insanı öldürmek, cinayetin kendisinden de büyük bir suçtur. Mahkeme kararıyla öldürmek, eşkıyanın öldürmesiyle karşılaştırılamayacak kadar korkunçtur. Haydutların gece ormanda veya başka bir yerde boğazına bıçak dayadıkları insanın içinde hâlâ bir kurtulma umudu vardır. Son ana kadar kaçıp ya da yalvarıp kurtulabileceğini umar. Oysa burada, bu umutla ölmek on kez daha kolayken, o son umudu da kesinlikle alırlar elinden. Bir karar söz konusudur burada, kaçıp kurtulabilme olasılığı olmayan bir karar. İçinde korkunç bir ıstırabın, dünyada eşi olmayan bir ıstırabın bulunduğu bir karar. Savaşta bir eri getirip, topun namlusunun önüne koyup üzerine ateş edin.Erin içinde hâlâ bir kurtulma umudu vardır. Ama aynı ere ölüm cezasına çarptırıldığı kararını okuyun, ya aklını yitirir ya da ağlamaya başlar. İnsan doğasının buna aklını yitirmeden katlanabileceğini kim söylemiş? Böylesine çirkin, yersiz, anlamsız bir hakarete ne gerek var? Kendisine ölüm kararı okunup acı çektirildikten sonra “Hadi git, bağışlandın” denen biri vardır belki. İşte o anlatabilir bize bunu... Bu acıyı da, dehşeti de İsa anlatmıştır. Hayır, bir insana yapılacak şey değildir bu!
varoluş
Search for: Arama.. Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri Atatürk Ansiklopedisi > Genel > Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri 31 Ara Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri PDF
Hurma Sulamak mı Namazı Uzatmak mı?
Enes ibni Mâlik'den rivayet edildiğine göre, bir gün Muaz ibni Cebel bir cemaate imamlık ediyordu. O esnada Hiram ibni Milhan hurma sulamaya gidiyordu. Ezanı duyunca yanındaki birkaç kişi ile beraber Mescide girdi ve cemaate uyarak namaz kılmaya başladı. Muaz namazı uzatınca sabırsızlandı ve Muaz, namazı bitirmeden o tek başına namazını
Reklam
Öfke Yok, Azar Yok, Aşağılama Yok
Aşağıdaki rivayet, tüm hadis külliyatı içinde bana en sevimli gelenlerden biri; hatta belki de birincisidir. Ebû Katâde anlatıyor: "Bir sefer dönüşü, Rasûlullah'la beraber gece boyu yü rüdük. İçimizden bazıları 'Ey Allah'ın Rasûlü, bize mola verseniz!' diye talepte bulundular. Rasûlullah, "Namaz vaktine uyuyakalmanızdan korkuyorum" dedi. Konuşma- yı işiten Bilal, 'Ben sizi uyandırırım' diyerek gönüllü oldu. Rasûlullah bu söz üzerine orduya mola verdi, herkes uy- kuya daldı. Nöbette kalan Bilal, sırtını devesine dayamış, oturarak (sabah namazı vaktinin girmesini) beklemeye başlamıştı. Derken o da uyuyakaldı! Güneş doğup yükselince, sıcağın şiddetiyle Rasûlullah uykusundan uyandı ve "Ey Bilal, sözün ne oldu?" diye ses- lendi. Bilal, "Şimdiye kadar üzerime böyle bir uyku hiç çök- memişti" dedi. Rasûlullah, "Allah, ruhlarınızı dilediği zaman kabzeder, dilediği zaman geri bırakır. Ey Bilal, halka namaz için ezan oku" buyurdu. Sonra kendisi abdest aldı, (kuşluk vaktin- de) cemaate sabah namazını kıldırdı." (Buhârî, Müslim, Ebů Dâvûd, Tirmizi, Nesāi)
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
artık erken uyuyacağım
Bu yüzden, yorgunluğun, aklın ve yargı gücünün üzerine öznel bir karanlık perdesi çektiği akşam saatlerinde, akıl yorgun ve şaşkın olduğundan ve olayların temeline inemediğinden, düşüncemizin nesneleri, kişisel ilişkilerimiz söz konusuysa, kolaylıkla tehlikeli bir görünüme bürünürler ve birer dehşet imgesi olurlar. Bu durum en çok geceleri, yatakta, zihnin bütünüyle yorgun düştüğü ve bu yüzden yargı gücünün işini artık göremediği, buna karşılık hayal gücünün henüz uyanık olduğu saatte geçerlidir. Çünkü gece her şeye ve herkese kendi kara boyasını sürer. Bu yüzden, uykudan önceki ya da geceleyin uyanık durumdaki duşüncelerimiz, bilindiği gibi kapkaradır, hatta korkunçtur.
Sayfa 164
İçerisinde namaz kılınarak, dua edilerek, Kur'an okunup manası ruhların derinliklerine indirilmeye çalışılarak, kalplerin ve ruhların azıklandığı eğitim ve terbiye edildiği en büyük okul; dava yükünü omuzlayıp Peygamber'in (s.a.v.) mirasına kuvvetle ve onu emanet bilerek sarılan kimselerin mezun olduğu böyle bir gece okuludur. Bu okulun en büyük terbiyecisi ve hocası olan Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) Mekke'de davetin ilk günlerinde Allah'ın şu emirlerine muhatap oldu: "Ey örtüsüne bürünen! Geceleyin kalk (namaz kıl); yalnız gecenin birazında (uyu). Gecenin yarısında (kalk), yahut bundan biraz eksilt veya bunu artır ve ağır ağır Kur'an oku. Doğrusu biz, senin üzerine, ağır bir söz bırakacağız."
963 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.