YARGILAMA Tapandaki harç kırıntılarından daha hızlı ağaran yüzler; Çocuklar, içine üflenmiş kâğıt torbalar gibi şişmiş göbekleri, Erikler kadar zengin gözleriyle bakıyorlar gazete sayfalarından,- Bu imgeler korku salıyor yüreğime gündüz ve gece. Rahimlerde açlıktan kıvranan, kıvrılan doğmamışları hayal ettim; Sordum: Yaşamın nimetleri, Tanrım, iner mi yaşayanların üstüne. Ama işittiğimde uluyup duran ayyaşları, Duyduğumda kapı eşiklerindeki leş kokularını, Gördüğümde gözkapakları küçük çuvalları andıran kadınları, Dedim ki: Bütün bunların, Ölüm, gel, nazikçe örtüver üzerini.
"Şimdiki amacın insanları sana âşık olduğuma ikna etmek mi?" "Hı-hım. Çok kolay olacak." Beni o iskeleden aşağı it. "Sadece bu gece için mi? Yoksa daha uzun süreliğine mi? Bu projenin zaman çizelgesinden bahseder misin? Duraksadı, parmaklarını göğsümde gezdirdi. O eli tutup parmaklarını emmek için içimde sapkın bir arzu vardı. Sapıkça. "Şu an, yani bu defalığına bu gece üzerinde çalışıyorum. Sana bu geceyi verebilirim-" Bendenim onun kastettiğinden çok daha farkli bir şey duydu, sapkınlığın çok ötesinde fikirleri vardı. Gerçekten utanç verici fikirlerdi. İstediğim şeyler basit ya da hoş değildi. Talepkâr, yoğun ve ilkel şeylerdi. Ve eğer Shay kafamda dönen imgeler hakkında en ufak bir fikre sahip olsaydı, kızıl-sarı saçlarını ve öğretmen çantalarını alıp benden olabildiğince hızlı bir şekilde kaçardı.
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
112 syf.
10/10 puan verdi
·
36 saatte okudu
Kitap okunması zor ve sabır gerektiren bir kitap gibi görünse de aslında anlam bakımından yalnız yaşamın çelişkileri içerisinde yazarın iç dünyasını da yansıtan temelde acı ve ızdırabı bir arada barındıran bir kitap olarak karşımıza çıkıyor. Dili sade ve anlaşılır. Yazarın ölüme olan yatkınlığı aslında intihar eğiliminden geliyor ve iç dünyasında
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Ayrıntı Yayınları · 201628,8bin okunma
Damarların düğüm yeri, bütün öğelerde güçlü olarak dolaşan kanın kaynağı olan yüreğe gelince; (49) onu, gö- züpek kısım organların ya dışardan gelen, ya iç isteklerin doğurduğu bir kötülüğe uğradığını akılla haber alıp öfke­ ye kapıldığı zaman, her duyu organının aklın buyruklany- la korkutmalarını bütün damarların ince geçitlerinden ko­ layca
Uzaksın sen de, ah öyle herkesten uzak daha. Düşünüp, kuşlar salıp, imgeler dağıtıp lambalar gömerken. Uzaksın öyle, sis çanı, orada, öyle yukarda! İniltileri boğan, karanlık umutlar öğüten gece, o sessiz değirmenci yüzükoyun geliyor sana kentin uzaklarından.
ah, evet, bütün kainatı kaplayan boğulma korkusuydu bu! Ve zaten hep var olmamış mıydı? Vergilius'un kendisi böyle bir korkuyu duymadığı herhangi bir zamanı yaşayabilmiş miydi?! Bütün çabaları, dehşet fırtınası karşısında boşuna bir savunma olarak kalmamış mıydı? Ah, evet, geceler boyunca, her gece devam edip gitmişti bu, yıllarca, on yıllarca, gençlik kadar uzak ve daha dün kadar yakın bütün zamanlar boyunca devam edip gitmişti, Vergilius, geceler boyunca, her gece bir büyüklenmenin ürünü olan yanılsamayla ölüme kulak vermekte olduğunu düşünmüştü, oysa bütün yaptığı, sahte ölüm karşısında duyulan dehşete karşı bir savunma olabilmişti; sahte ölüme ait ve her gece gelen ama kendisinin hep görmezlikten gelmeye çalıştığı imgeler karşısında bir savunma, onları görmeyi hep reddetmişti ama onlar buna rağmen hep kalmışlardı
Ateş — ÇöküşKitabı okudu
Reklam
210 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.