Kimse tanımaz sevdiğini, sevdiğinden bir küçük kil parçası alıp ona kendi toprağını ekleyerek büyük bir heykel yapar. Yaptığı heykel, kendisine benzer.
Sevildiğinizi öğrenseniz, bu kez de "yeteri kadar sevilip sevilmediğinize " takılırdı aklınız. Ah, biliyorum, hiçbir kadın "yeterince " sevilemez. Sarah Bernard, boşuna, "Aşk oburluktan ölür," demiyor.
Aşk dedikleri, bir insandan küçük bir kil parçası alıp bir gün yıkılacağını gizliden gizliye hep bilerek, o küçücük parçadan kocaman bir heykel yapmaktır. Ve kendileri bir heykel yaparken, kendilerinin de heykelinin yapıldığını bilmezler.
Bütün ortaklıklarımı yakıyorum... Ortak olduğum her sey utandırıyor beni.
Turgenyev'i okumuyorsunuz, Lermontov'u okumuyorsunuz, Refit Halit'i, Halit Ziya'yı, Ece Ayhan'ı, ismet Özel'i, Nâzim'ı, Necip Fazıl'ı, Fazıl Hüsnü'yü, Mallarmé’yi, Poe' yu, Dickens'ı okumuyorsunuz.
Neden sizinle ortak olacağız.
Dinimizden ve ırkımızdan dolayı mı?
Aynı dinden ve aynı ırktan olduğumuz için mi başka dinden ve başka ırktan olanları öldüreceğiz?
Ben ırkımı ve dinimi artık kitaplardan ve yazarlardan seçiyorum.
Irkdaşlarımla dindaşlarımı da aynı kitaplarla aynı yazarları sevenlerden.