Tarih içinde Zamanımızın Paradoksunu şöyle sıralayabiliriz:
* Daha yüksek binalarımız, ama daha az sabrımız var.
* Daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var.
* Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz.
* Daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz.
* Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz var.
* Daha
Gözlerime hiç dokunmamış gibi gözlerinle,
Titrek mum alevinde tutmamış gibi elimi,
Dudaklarından içirmemiş gibi hiç can suyu,
Hiç yokmuşum hiç olmamıştır gibi,
Bilmem kim için sessizliği bırakacağını
Bilseydim...
Bilseydim kül rengi sabahlar vereceğini;
Sever mıydım yine seni.
Severdim sonum olan sonsuzum.
Öleceğini bilse de yaşamaktan vazgeçer mi insan hiç.
Kendimi gecesefalarına benzetiyorum bazen. Kızgın güneşlerde, yakıcı aydınlıklarda kapanıp saklanan, akşamın ilk serinliğiyle yeniden açan bir gecesefası. Bir gecelik açıp, ertesi sabah, yeniden kapanan zavallı bir çiçek gibi hissediyorum kendimi.
Okur, gerektiğinde bir gerdek odasına sokulabilir, ama bir bekaret odasına asla! Buna ancak mısralar cesaret edebilir, nesir bunu hiçbir zaman yapmamalıdır. Henüz gonca halinde bir çiçeğin içidir bu; karanlık içinde bir beyazlıktır; güneş görmedikçe erkek gözünün de görmemesi gereken, kapalı bir zambak çiçeğinin en gizli hücresidir. Tomurcuk