Daha önce hiç bu kadar çok sayıda insan, gündelik mücadelenin ve tek gecelik zevklerin ötesinde daha büyük bir amaç sahibi olmak konusunda belir­sizliğe düşmemişti.
Aşk ile şefkat en çok kullandığımız sözcüklerdendir. Bu kavramlar üzerinde, bu kavramlar arasındaki fark üzerinde düşünmenin; aşk ile diğer sözcüklerin, mesela şehvetin farkını yakalamanın bir hazzı vardır. Aşk; sevmek demek değildir sadece. Aşk, başkasına muhabbet etmemek demektir; yapışıp ayrılmamaktır. A-ş-k kökünden türetilmiş bir sözcük var: “Aşeka”. Bu sözcük, Türkçedeki “sarmaşık” adlı bitkiye verilen addır. Sarmaşık önce yeşerir, koparılırsa sararır, solar, hemen kurur ve incelir. Âşık da maşukundan ayrılırsa bu bitki gibi hemen solar, kurur, zayıflar. İnsan niçin yeşerir, sonra sararıp solar? İnsanın neye âşık olduğu önemlidir. Paraya mı, tene mi, yeşilliğe mi, akan suya mı? Bunlara âşık olunmaz. Bunlarda haz, tensel ve duyusal bir haz vardır. Aşk sözcüğü ile “sevişmek kod adı altında tek gecelik ilişkiler ima edilir” (Bauman: 2008, 14). Ne var ki aşk, sevgiyi de şefkati de hazzı da şehveti de aşan bir anlama sahiptir. Aşk, bir ifrat durumudur; aşk, sevgi-yoğun bir hâlin adıdır. Aşk'ta aşırı bir bağlanma hâli vardır. Bu nedenle bazıları kendilerine “Aşk mı yoksa muhabbet mi daha çok övgürye layıktır?” diye sorulduğunda “muhabbet” cevabını vermişlerdir. Zira aşkta ifrat vardır. Aşk, insanın duyu organlarının kusurları görmesini engeller. Aşk bazı varlık ve nesneleri güzel kabul etmek konusunda insanın düşünme yetisi üzerinde etkili olan psikolojik bir rahatsızlıktır, bir vesvese hâlidir.
Reklam
Akıl ve Fıkıh
Karısına üç kez "Boş ol" deyip de daha sonra buna pişman olan erkeğin karısıyla tekrar evlenebilmesi için, karısının başka biriyle evlenip en az bir geceyi onunla birlikte geçirdikten sonra boşanması gerekirdi. İşte bu bir gecelik kocaya halk arasında "hülleci" denirdi. Hûlleciler genellikle yetmişli yaşların üzerinde olurdu. Ayrıca kör olmaları tercih sebebiydi.
Bir gecelik dahi ''Marseillaise''
Bir yapıtı oluşturan deha, kesinlikle uzun süre gizli kalmaz. Bir sanatsal yapıt zaman içerisinde unutulabilir, yasaklanabilir ve hatta bütünüyle yok edilebilir. Ancak yaratılmasında var olan cevher, ölümsüz kalmasını sağlamayı her zaman bilmiştir.
Sayfa 108
Bush'un Bush'una Bir Savaş Daha!..
Barış, insanlığa yakışan tek elbisedir. Düğmeleri çoktur : demokrasi, insan hakları, eşitlik, kardeşlik... Bu yüzden bir gecelik gibi sıyrılamaz giyinildiği insan bedeninden.
Sayfa 49 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Çıplak yatmak yalnızca onbir ile onbeşinci yüzyıllar arasında yapılan bir eylemdi. Onüçüncü yüzyılda yapılan bir evlilik anlaşmasında “Kadın kocasının izni olmadan gecelik giyemez” kaydı yer alır.
Sayfa 194 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ne var ki Zeus'un kendisine tebaa diye tahsis ettiği yeryüzündeki eblehler sürüsü,âşık olmayı tek gecelik ilişkilere ya da evlilik denen,aşkı da cinselliği de öldüren şeye tercih etmeye başladığından beri attığı okların, attığı lafın gelişi tabii çünkü o da bütün tanrılar gibi ayak işlerini hizmetkarlarına yaptırıyordu,işte epey zamandır attırdığı aşk oklarının geri sekmesinden mustaripti.
İki-üç yaşlı pansiyoner yaşlı emeklilerdi. Onlarla karşılaşana dek İngiltere’de haftada on şilinlik emekli maaşıyla geçinen kişiler olduğunun ayırdına varmamıştım. Bu yaşlı adamların başka hiçbir gelir kaynağı yoktu. Biri konuşkandı, ona nasıl hayatta kalabildiğini sordum. Dedi ki: ‘ Eh, dan altı için gecelik dokuz peki; eder sana haftada beş şilin üç peni. Sonra cumartesileri tıraş olmak için üç peni gerekiyor; o da etti beş şilin beş şilin altı peni. Sonra ayda bir kere altı peniye saç kestirdin diyelim ; eder haftada bir üç peni daha. Yani yemek ve tütün için geriye yaklaşık dört şilin dört peni kalıyor.’
Sayfa 271
Zaman Paradoksu
Mektubun sahibi, George Carlin (1937 – 2008) 5 Grammy Ödülü kazanmış, ABD’de “100 en büyük TV stand-upçısı” listesinde yer almış bir büyük komedyen, aktör ve yazar. Bu yazı, eşi Brenda’nın kanserden ölmesinden sonra, “Zamanımızın Paradoksu” başlığı ile yazılmıştı. Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız var; daha geniş oto yollarımız,
Sayfa 272Kitabı okudu
Aşk, sen zorsun! Beni yokuşlara sürüklüyorsun. Benim taşram, benim taşram. Küçücük evim, küçücük odam ve küçücük dünyam. Beni aldatıyorlar mı? Ben bu kenti bırakıp gidecek miyim? Nereye? Ne kadar uzaklara? Kırk gün kırk gecelik yollara mı? Ah, ben dayanamam. Hiç dayanamam. Rüzgâr eser ve narin bir gülün dalındaki herhangi bir yaprağı titrer; ben o rüzgardan bile üşürüm.
Sayfa 14 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.