15 öykülük kitabım olan Münzevi'nin ilk öyküsü.
Kalamış Münir Nurettin Selçuk’un aziz hatırasına… Kalbim ömrünü nihayete vardıracak kadar huzursuz bir halde atarken ve ay göz alıcı parlaklığıyla karanlık ruhları aydınlatırken taşlı sokakta yürüdüm. Topuklardan gelen tıkırtılar, cırcır böceklerinin sesleriyle raks ediyordu. Perdesi örtük evlerden yayılan sarı sıcak renkler, kurumaya yüz
Hah ne diyordum siyah poşete evet
Parıldamayı öğretiyor bütün meşalelere Bir Habeşin kulağındaki pırlanta gibi, Asılmış gecenin yanağına sanki; El sürülemeyecek kadar güzel, Dünyaya fazla gelen değerli bir taş bu, Akranlarından çok değişik ve başka, Ak bir güvercin kargalar arasında. Durduğu yeri kaçırmayayım dans bitince, Şu kaba elim kutsansın onunkine değince. Gönlüm hiç sevdi mi bugüne dek? Sevdiyse, yalanlayan gözlerim. Görmedim çünkü Bu geceye dek gerçek güzelliği.
Sayfa 29 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, XXXI. Basım, 2021. RomeoKitabı okudu
Reklam
Kitabın tamamı
TARHUN Bir tüccarın kızı olan Tarhun, ablalarına hiç benzemiyordu. Fereng, Sultan, Mahsan, Begüm, Moluk ve Anka’nın, yani tüccarın öbür altı kızının her birinin ayrı bir şımarıklığı, çeşit çeşit istekleri vardı. Bazen, onların gürültülerini, oyunlarını duyan mahallenin erkek çocukları sokağa fırlarlardı. Tüccarın kızlarının neşeli
Ben zaten öyle manken gibi ortalığa çıkmayı pek sevmem. Bütün dikkatler sizin üzerinizde oluyor, insanlar baştan aşağı, dikkatle süzüyorlar gelinle damadı. Gerçi damattan çok geline bakıyorlar Allah’tan. Bilge bütün bunlardan hiç şikâyetçi olmadı. Kızlar gösteri yapmayı seviyorlar. Bir de gelinlik vardı ki üzerin­de, bütün gece o
Gezi Parkı...
Ne olmuştu bize bir gece içinde? Nereden nereye savrul­ muştuk? Sakin bir geceye yatıp bir cehenneme uyanmıştık. Ama neden? Birkaç genç, ağaçlar kesilmesin diye gösteri yaptığı için mi? Hiç adam olmayacak mıydık biz? Neden bu kadar nefret ediyorduk gençlerimizden? Onlarca yıl sol gö­rüşlü olanları dövmüş, süründürmüş, hayatlarını kaydırmış­tık. Dinci söylemleri olanları küçümsemiştik. Sıra ağaç se­venlere mi gelmişti şimdi?
Sayfa 165 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Dırâr b. Damre el-Kinanî, Muaviye'nin huzuruna girdi. Muaviye Dırâr'a 'Bana Ali'nin özelliklerini anlat' dedi. Dırâr 'Ey müminlerin emiri! Beni mazur görünüz' deyince, Muaviye 'Hayır, mutlaka anlatacaksın' dedi. Dırâr 'Mutlaka onu anlatmam gerekirse, o emin, hedefi uzak, kuvvetli bir kimseydi. Hakkı söylerdi, adaletle hükmederdi. İlim onun her
I. Bölüm: Allah'a ve Rasûlüne Davet (Cilt:1)
Reklam
52 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.