Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı ve yüzüm
Alın size sevgi alın size aşk
..Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve
Sayfa 79 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Etkileyici samimilikte bir şiir..
..Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve
"Elimden her nesneyi almışlardı. Zamanı bilmeyeyim diye saati, yazı yazmayayım diye kalemi, bileklerimi kesmeyeyim diye bıçağı; sigara gibi en ufak bir sakinleştirici bile benden esirgendi. Tek bir söz söylemesine ve tek bir soruyu yanıtlamasına izin verilmeyen gardiyandan başka bir insan yüzü görmedim, bir insan sesi duymadım; göz, kulak bütün duyular sabahtan geceye, geceden sabaha kadar en ufak bir besin almıyordu, insan kendi kendisiyle, kendi bedeniyle ve masa, yatak, pencere, leğen gibi dört-beş dilsiz nesneyle çaresizlik içinde tek başına kalıyordu. Suskunluğun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir dalgıç gibi yaşıyordu insan, kendisini dış dünyaya bağlayan halatın kopmuş olduğunu ve o sessiz derinlikten hiç bir zaman yukarı çekilmeyeceğini ayrımsayan bir dalgıç gibi hatta... Yapacak, duyacak, görecek hiçbir şey yoktu, her yerde ve sürekli hiçlikle çevriliydi insan, boyuttan ve zamandan tümüyle yoksun boşlukla. Bir aşağı bir yukarı, bir aşağı bir yukarı yürüyüp durdu. Ama ne kadar soyut görünürse görünsünler, düşünceler de bir dayanak noktasına gereksinim duyarlar, yoksa kendi çevrelerinde anlamsızca dönmeye başlarlar; onlar da hiçbir şeye katlanamaz. İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız. Yalnız.
geceye sahip çıkan bir söz, 1k'dan özür dilerim
En zengin hediyeleri değersiz bulur böyle yürekler, Onları veren sevmez olunca artık.
Reklam
Yazıkk :((
Elimden her nesneyi almışlardı. Zamanı bilmeyeyim diye saati, yazı yazmayayım diye kalemi, bileklerimi kesmeyeyim diye bıçağı; sigara gibi en ufak bir sakinleştirici bile benden esirgendi. Tek bir söz söylemesine ve tek bir soruyu yanıtlamasına izin verilmeyen gardiyandan başka bir insan yüzü görmedim, bir insan sesi duymadım; göz, kulak bütün duyular sabahtan geceye, geceden sabaha kadar en ufak bir besin almıyordu, insan kendi kendisiyle, kendi bedeniyle ve masa, yatak, pencere, leğen gibi dört-beş dilsiz nesneyle çaresizlik içinde tek başına kalıyordu. Suskunluğun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir dalgıç gibi yaşıyordu insan, kendisini dış dünyaya bağlayan halatın kopmuş olduğunu ve o sessiz derinlikten hiç bir zaman yukarı çekilmeyeceğini ayrımsayan bir dalgıç gibi hatta...
Bir söz dedi canan ki keramet var içinde Dün geceye dair bir işaret var içinde #Nedim#
Sayfa 194Kitabı okudu
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI ...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan.
... bu yağmurun, karın, fırtınanın ardından bahar gelecek derdim, bahar yola çıkmış geliyor, yakında otlar yeşerecek, güneş her yeri daha iyi ısıtacak derdim. İçimdeki sıcaklığı besleyen o bahar beklentim, meğerse hayata ait beklentilerimmiş. Okulu bitirdi­ğim zaman bahar da gelmiş olacaktı. Bahar benim okulu bitir­memdi yani. Ama beklediğim bahar hiç gelmedi. Okulu bitirdim bahar gelmedi (...). Her şeyi yaptım, her fedakarlığa katlandım, bahar hiç gelmedi; ne yağmur dindi, ne de kar eridi. Yağmur ve kar beni hiç yalnız bırakmadı, her yerde, bulunduğum evlerin kapı ve pencerelerinden girdi içeri (...). Hep üzerime yağdı, son yıllar­da da hızını hiç kesmedi, hareket alanımı iyice daralttı, çevrem boşaldı, ilişkilerim zayıfladı. Kendimi bir bataklıkta hissetmeye başladım. Öyle bir bataklık ki, ne ben ondan kimseye söz ede­bildim, ne de kimse benim orada bulunduğumun farkındaydı, orada bulunmam kimsenin umurunda da değildi zaten. Böylece yaşadığım günler anlamını yitirdi, günler gittikçe geceye dönüştü. Çok yoruldum, yalnızlığın girdabına girdim...
Sayfa 325 - Sel Yayıncılık, Birinci Baskı, 2020. Baz
430 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.